Ýktidardaki parti “Yeter… Söz Milletin” diyebilir mi?

Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn, seçim tarihi olarak 14 Mayýs'ý zikretmesi ve "Yeter... Söz de Karar da Milletindir" demesi yeni bir tartýþma baþlattý.

Muhalif kesimler, "1950'de muhalefet, 27 yýldýr iktidarda olan CHP'ye 'Yeter... Söz Milletindir' demiþti. Oysa bugün, 20 yýllýk iktidar 'Yeter... Söz Milletin' diyor" deðerlendirmesi yapýyor. Bu görüþ, düz mantýkla bakýnca haklý gibi görünüyor.

Ýyi de, bu ülkede ne zaman her þey "göründüðü gibi" oldu ki...

Bu sözün zihinlere kazýnmasýnýn sebebi, muhalefetin; iktidara söylemesi deðildir. Sloganýn asýl gücü, 27 yýldýr CHP üzerinden millete karþý yürütülen vesayet iþgaline karþý isyan anlamý taþýmasýndan gelmektedir.

Çünkü millete yönelik vesayet iþgali, CHP'nin diðer zulümlerinden çok daha derin ve aðýrdýr!

Öyle bir iþgal ki, millet yýllardýr yaþadýðý açlýk ve sefalet için deðil; kýyafetine, iman ve ibadetine yönelik düþmanlýða "Yeter..." demiþti.

1947'deki CHP Kurultayý'nda delegeler, bütün Anadolu'dan bu yöndeki aðýr þikâyetleri aktarmýþtý. Durum o kadar vahimdi ki, "29 Mayýs, büyük Bizans medeniyetinin barbarca yýkýlýþýnýn yýldönümüdür, sevinmeyip üzülmeliyiz" diyecek kadar Bizanslaþan CHP milletvekili H. Suphi Tanrýöver bile kürsüye çýkmýþ ve þöyle demiþti:

"TBMM'de 6 Meclis hademesi yanýma geldi ve aðlayarak 'Vallahi, billahi 6 köyümüzde bir tek imam kaldý. Ölülere sýra bekletiyoruz. Bize imam vermezseniz ölülerimizi köpek leþi gibi gömeceðiz' dediler..."

MÝLLETÝN GELECEÐÝ DE ÝÞGAL EDÝLMÝÞTÝ!

CHP'nin "vesayet hýyaneti" bununla da sýnýrlý deðildi. Sadece o günleri kurtarma karþýlýðýnda, milletin geleceðini de emperyalistlere ipotek etmiþlerdi! Zira yerli ve millî sanayideki çok önemli ilerlemeler ýsrarla engelleniyordu. Millete ait uçak fabrikalarý kapatýlýyor, ordumuz için silah ve mühimmat üretenler havaya uçuruluyor veya "sobacý" yapýlýyordu!

Çünkü onlarýn; o koltuklarda oturmasýný saðlayanlar böyle istiyordu. Dönemin Hava Kuvvetleri Komutaný M. Zeki Doðan, "Uçaklarý bizden alýn" diyen Nuri Demirað'a, "Amerika bedava verirken senden uçak alýrsam bu millet beni asar" cevabýný vermiþti.

Oysa yerli üretimleri kapattýrarak ipleri ele geçiren Amerika, bu milletin "yerli" baþbakanýný asacaktý. Kýbrýslý kardeþlerimizi katliamdan kurtarmak istediðimizde, "Benim verdiðim silahlarý Rumlara karþý kullanamazsýn" diyerek katliama destek verecekti! Bu kadar da deðildi. Ne zaman "Yeter..." diyerek vesayete karþý ayaklansak, "darbe" vurup; ayaklarýmýzý kýracaktý!

Yani Cumhuriyet ile yönetildiðimiz söyleniyor; "millet iradesinin tecelligâhý" dedikleri TBMM'nin duvarýnda "Hakimiyet milletindir" yazýyorsa da, her þeye Türk milleti deðil; Türkiye düþmanlarý karar veriyordu.

Anlayacaðýnýz, "Yeter... Söz Milletindir" sloganý, vesayet iþgaline yönelik bir "Ýstiklâl Mücadelesi" davetiydi.

AYNI MÝLLÎ TEHDÝTLER ÞÝMDÝ DE AYNEN GEÇERLÝ

Gelelim bugüne...

14 Mayýs 2023 seçimleri, bütün partilerin; vatan ve millet menfaatlerini "kýrmýzý çizgi" olarak kabul ettiði demokratik bir ortamda, ülkeyi; kimin daha ileri götüreceðine karar vereceði bir yarýþ olsaydý, iktidar partisinin "Yeter... Söz Milletindir" demesi çok garip kaçardý.

Ama mevcut manzaraya bakýlýrsa, maalesef öyle "normal" bir seçime gitmiyoruz...

Öyle bir seçime gidiyor olsaydýk, Batý bizim seçimimizle uðraþmazdý; Amerika ve Avrupa teyakkuza geçerek açýkça taraf olmaz, "Muhalefet kazansýn" diye; devlet gücüyle abanmazdý.

Dahasý; Hindistan, Kanada ve Avustralya gibi 14 ülkeyi hâlâ sömüren, halkýn seçtiði yöneticiyi görevden alabilen bir "krallýk"la yönetilen Ýngilizler, 20 yýldýr; halkýn güçlü desteðiyle yönettiði ülkeyi yine seçime götüren bir cumhurbaþkanýna "diktatör" diyorsa... Herkesin demokrasiye saygý duyduðu bir Türkiye'de; muhalefet liderleri de tepki gösterir, "Hangi diktatörün ülkesinde gerçekçi seçim yapýlýyor" diye sorardý.

Milletin menfaatlerini önceleyenlerin gittiði bir seçimde, "Parlamenter Sistem" denilen o "vesayet ve istikrarsýzlýk çukuru"na tekrar yuvarlanmamýz teklif dahi edilemezdi.

Muhalefet partilerinin milletin duygularýný esas aldýðý bir ülkede, askerimizi güçlendiren ÝHA; SÝHA vb. yerli üretimler asla hedef olmaz, bunlara daha büyük destek sözü verilirdi.

Normal bir seçim öncesinde ülkeyi yönetmeye talip olanlar, PKK'dan gelen "Aman muhalefet kazansýn, yoksa biz biteriz" küstahlýðýna isyan eder, "Teröristlerin bize destek vermesi züldür" derdi.

Ülkeye hizmet fýrsatý olarak görülen bir seçimde, hiçbir cumhurbaþkaný adayý, 7 yýldýr iðneyle kuyu kazýlarak yürütülen FETÖ mücadelesini "baþladýðý yere" döndürmeyi vadedemez, "Beni seçerseniz Fetullah Gülen'i getirip yargýlayacaðým" sözü verirdi.

Aslýnda çok uzatabileceðimiz bu ayrýntýlara hiç gerek yok...

Ýcraatta rekabet yerine, "Erdoðan gitsin gerisi önemli deðil" cephesi kurarak seçim kazanmaya çalýþmak, kurtlar sofrasýndaki Türkiye için tam bir "Beka" meselesidir.

1950'de "Yeter, Söz Milletindir" diyen Menderes'in devamý olduðunu iddia eden DP, 28 Þubat maðduru Erbakan'ý temsil ettiðini söyleyen SP, hatta "daha iyi milliyetçi parti" diye kurulan ÝYÝ Parti ve diðer muhafazakârlar(!), bir zamanlar "Yeter..." dedikleri millet düþmanlarýna "merdiven" olacak kadar savrulmuþsa... Hele bir de, milletin iradesini hâkim kýlarak Türkiye'yi vesayet zincirinden kurtaran Erdoðan'a ateþ püsküren Amerika'dan ve Avrupa'dan "destek" dileniyorlarsa, millete bundan daha büyük "kumpas" kurulabilir mi?

Makam hýrsý yüzünden emperyalistlerle iþbirliði yapan Ýttihatçýlarýn acý itiraflarý hâlâ kulaklarýmýzý çýnlatýrken, tarih; feci bir "tekerrür"e daha zorlanmaktadýr.

Oysa Avrupa ve Amerika'nýn desteðiyle iktidara gelenler ancak onlara hizmet eder.

Kýsaca Türkiye 14 Mayýs'ta, "normal" bir seçime deðil; sandýða gizlenen "Haçlý Saldýrýsý"na yönelik bir "Ýstiklâl Mücadelesi"ne hazýrlanmaktadýr.

Gerçekten Yeter... Söz Milletindir...