Yetmişli yıllarda dindar gençliğin en önemli hedeflerinden biri müzeye çevrilmiş olan Ayasofya camiinin yeniden ibadete açılmasıydı.
Bölgede başta Sultanahmet Camii olmak üzere mabet çoktu. Mesele İstanbul'un cami ihtiyacı değildi
Mesele, Ayasofya'nın müzeye çevrilmesinin Müslümanların değerlerine karşı koyan bir uygulama olmasıydı!
Başta Necip Fazıl olmak üzere kanaat önderlerinin tamamı Ayasofya'nın fetih sembolü olmasına vurgu yapar, Ayasofya'nın ibadete kapalı olmasının ülkede Müslümanların hâkim olmadığı anlamına geldiğine işaret ederlerdi.
Mesela merhum Erbakan derdi ki: "Eğer Ayasofya kırmızıya boyanmışsa, kiliseye benzetilmişse, ezan okunmuyor, içinde namaz kılınmıyorsa biliniz ki Türkiye'ye taklitçiler hâkimdir! Biliniz ki yeryüzünde sadece zulüm düzeni yürümektedir.
Yok eğer Ayasofya'da gümdür gümbür ezan okunuyor, Hakk'ın sesi bütün dünyaya ilan ediliyorsa, o zaman biliniz ki Türkiye'de Milli Görüşçüler hâkimdir, inananlar hâkimdir."
Dindarların Ayasofya'nın ibadete açılması rüyası bu dönemde gerçekleşti. Açıldığı günden bu yana öylesine büyük bir akın var ki camiye girişlerin kontrollü yapılması zaruret halini aldı.
Bugün bize bu mutluluğu yaşatanlara teşekkür günüdür!
Taksim İstanbul'un en önemli merkezlerinden biridir ve burada dindarların ibadet edecekleri mabede ihtiyaçları giderilmemişti.
Aslında Taksim'e cami inşası ta 93 (1877) Harbi sonrasına kadar gider.
Ruslar galip gelince Taksim'e bir kilise yaptırdılar.
Aya Triada adı kilisenin Ruslar tarafından yaptırılmış olması, büyüklüğü, kubbeli olması ve halkın o güne kadar alışık olmadığı çan sesleri gibi nedenlerle Müslüman ahali Taksim'de bir cami yapılmasını istiyordu.
Taksim adeta galip güçlerin hâkim olduğu meydanı temsil ediyordu.
Ama Osmanlı döneminde yapılamadı!
Cumhuriyet döneminin tek parti hükümetleri milletin değerleriyle mücadele halinde olduğu için cami talebi gündeme bile gelemiyordu. Millet imanını kurtarma derdindeydi!
Demokrat Parti iktidara geldikten ve Müslümanlar bir nebze nefes aldıktan sonra 1952 yılında tekrar gündeme geldi.
"Mevlana Ailesi'nden gelen tıp profesörü Feridun Nafiz Uzluk'un başkanlığındaki Anıtlar Derneği, İstanbul başta olmak üzere çok sayıda şehirde camiler yaptırmış bir dernekti. 1955'te derneğe, İstanbul Belediyesi'nin Taksim Camii için gerekli arsayı ayırdığı haberleri çıktı ancak proje hayata geçirilemedi. İkinci girişim, 1960'ların ortasında yaşandı. Girişimin öncüleri ise iş adamları oldu ve cami maket olarak hazır hale getirildi. 1965'te Başbakan Süleyman Demirel Taksim'de Ziraat Bankası ve hazineye ait arazinin camii yapılması şartıyla Vakıflar Müdürlüğüne satılması kararı aldı. Fakat arsa tahsisi mahkeme kararıyla durduruldu. 1979'da Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde bakanlar kurulu kararıyla Taksim'e cami yapılması kararlaştırıldı ancak 12 Eylül Darbesi ertesinde bakanlar kurulu kararı iptal etti."
12 Eylül'den sonra Taksim'e cami yaptırma fikrine merhum Erbakan ve tabiatıyla İBB Başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan sahip çıktı. Merhum Erbakan başbakan ve Tayyib Bey İBB başkanı olmasına rağmen yine Taksim'e cami inşa edilemedi!
Çünkü Taksime cami bir mabed inşasının ötesinde seküler kesimin ve vesayet sisteminin egemenlik simgesi haline gelmişti.
Taksim'e cami yapmak vesayet sistemine kafa tutmak demekti.
Uzatmayalım inşa edilen Taksim Camii 2021 yılında ibadete açıldı. Artık Taksim meydanına hâkim olan kilise değil camiydi!
Bugün o camiin inşa edilmesini sağlayanlara teşekkür günüdür!
Ataşehir'e yapılan Mimar Sinan Camii'nden sonra Çamlıca'ya yapılan o büyük camii de İstanbul'a bu dönemde vurulan mühürlerden oldu.
Çamlıca Camii'nin sıradan bir mabed olmanın ötesinde kelimeni tam anlamıyla bir külliye olduğunu hatırlatmak isterim.
İki hafta önceki yağmurlu Cuma günü Belçika'dan gelen bir dostumla orada buluştuk. O büyük cami yağmurlu havaya rağmen dolmuştu!
Sadece ülke içinden değil dünyanın dört bir tarafından ziyaretçiler vardı.
Çamlıca Camii İstanbul'un simgelerinden ve cazibe merkezlerinden biri haline gelmişti.
İstanbul'a vurulan önemli mühürlerden biri oldu Çamlıca Camii.
Bugün o camiin inşasına sebep olanlara teşekkür günüdür!
Bundan iki hafta önce 12 Mayıs 2023 Cuma günü İstanbul'a vurulmuş bir diğer mühür olan Barbaros Hayreddin Paşa Camii ibadete açıldı.
Açılışı TV'den seyrettim. Ama geçen hafta özellikle ziyarete gittim.(Metro ile Levent durağında inilip Plazalar tabelası takip edilince doğrudan camii avlusuna çıkılıyor. Bu durakta Plazalar tabelasına Barbaros Hayreddin Paşa Camii ibaresinin eklenmesi isabetli olur!)
Camisiz semt görüntüsü veren Levent'e böyle bir camii inşa edilmesi hem tıpkı Taksim'de olduğu gibi önemli bir ihtiyacı karşılıyor hem de bölgeye hâkim gökdelenler arasında yükselen minareler anlayana çok düşündürücü mesajlar veriyordu.
Ana caddedeki bu muhteşem cami mimarisi itibariyle de öncekileri sollamış ortaya bir şaheser çıkmıştı.
Mimari açıdan Taksim Camii'ni de Çamlıca Camii'ni de gerçekten sollamış bir eser çıkmış ortaya.
Dikkatlice gezdim mimarideki insicam, renklerin uyumu, çevre düzenlemesi fevkalade güzel olmuş. (Camiler için milyonlarca para harcayıp ses düzenini bir türlü kuramamak da camilerin kaderi galiba. Mesela Çamlıca camiinde ses sisteminin bozukluğundan ne imamın hutbesi anlaşıldı ne de namazda ne okuduğu. Dün öğle namazını Sultanahmet camiinde kıldım orada da ses düzeninin bozukluğundan vaaz veren hocanın ne söylediği anlaşılmıyordu. Maalesef büyük camilerde ses düzeni sağlıksız. Ama gördüm ki Barbaros Hayreddin Paşa camiinin ses düzeni de çok güzel ayarlanmış!)
Sadece arsa küçüklüğünden dolayı arka taraftaki revaklar bölümü kısa kalmış onun dışında Barbaros Hayreddin Paşa Camii Yahya Kemal'in 'Ezansız Semtler' makalesinde söylediği gibi bölgeyi imana getirmiş!
Yahya Kemal o uzun makalesinin bir yerinde şunları söyler:
"Ah! Büyük cedlerimiz! Onlar da Galata, Beyoğlu gibi Frenk semtlerinde yerleşirlerdi, fakat yerleştikleri mahallede Müslümanlığın nûru belirir, beş vakitte Ezân işitilir, asmalı minare, gölgeli mescid peydâ olur; sokak köşesinde bir türbenin kandili uyanır; hâsılı, o toprağın o köşesi imana gelirdi!"
Bugün o camiin inşasına sebep olanlara ve destek verenlere teşekkür günüdür!
Ben onlardan razıyım Allah da razı olsun!
Amin.