Ýnsan, bir kuþ gibidir. Nasýl ki kuþlar çift kanatla uçabiliyorsa insan da tek taraflý olamaz. Oysa günümüzde gerek sosyal medya platformlarýnda gerekse diðer mecralarda daha çok cemaat, tasavvuf, tarikat ve bunlarýn mertebeleri üzerinde konuþuluyor.
Bu konularla ilgili sohbetler, ritüeller daha çok yapýlýyor.
Ýslam, sadece ibadetleriyle gelmiþ bir din deðildir, ahlaki ölçüleriyle de hayatý þekillendiren bir dindir.
Cemaat, tasavvuf, Ýslam'ýn içsel boyutunu temsil eder ve þüphesiz ki önemli bir yere sahiptir. Ancak unutmamalýyýz ki Ýslam, bireysel ritüelleriyle olduðu kadar ahlaki deðerleriyle de yaþamý dönüþtüren bir dindir.
Efendimizin (s.a.v): "Ben, ancak ahlaký tamamlamak için gönderildim." hadisi, ahlakýn Ýslam'daki yerinin önemini gösterir.
Günümüzde birçok sosyal problem, bireylerin ve toplumlarýn ahlaki deðerlere yeterince sahip çýkmamasýndan kaynaklanýyor diyebiliriz.
Ýnsanlar arasýndaki güvensizlik, yalan, hile, haksýzlýk ve adaletsizlik gibi bozukluklar, aslýnda ahlaki deðerlerin zayýflamasýndan kaynaklanýyor. Bu nedenle, cemaat taassubundan, tasavvuftan önce, toplumu ahlaki deðerlere yönlendirmenin önemini anlamalýyýz.
Bugün bizim ve üst sosyolojinin yüz yýl öncesinde olduðu gibi büyük bir iman probleminin olmadýðý kanaatindeyiz. Ancak þerh düþme ihtiyacýnýn var olduðunun da bilincindeyiz.
Müslüman sosyolojiyi, nesli tükenmek üzere olarak deðerlendirmek icap eder. Kendi çocuklarýmýzdan biliyoruz; Müslüman hassasiyetinden uzaklaþmýþ durumdalar.
Bu durum þu sonucu da beraberinde getiriyor: Nesli tükenmek üzere olan Müslüman sosyoloji sonrasý Ýslam'ýn temellendirmesini yapabilecek bir nesil yetiþmiyor!
Ýnanç göçebeliði olarak tarif edilebilecek bu süreç yeni nesli büsbütün dinden uzaklaþtýrmýþ olmasa da dine karþý bir mesafe koyduðu gerçeði de yadsýnamaz.
Dijitalleþmeye ayak uydurmak üzere sosyal mecralarda yer alan cemaat taassubu bireyler ya da sevgi pýtýrcýðýna dönüþtürülmüþ modern tasavvuf ehli, kendilerince buralarda varlýklarýný göstermeye çalýþýyorlar. Her kasada olabilecek bir çürük elma olduðu gibi bunlar arasýndaki çürük elmalar sosyal mecralarda belli bir zaman sonra ahlak problemleriyle arzý endam ettiklerinde, yeni nesil "din buysa mesafe koymalýyým" refleksi gösteriyor.
Ve inanç göçebeliði süreci baþlýyor. Bu göçebelik din içinde bir yolculuk olabilecekken, dinin dýþýna taþarak dinler arasý ya da bütünüyle dinsizliðe varan bir yolculuk da olabiliyor.
Ýnanç göçebeliðinin uðradýðý duraklar sýrasýyla; deizm, agnostizm, panteizm ve son durak ateizm olarak da noktalanabiliyor!
"Ahlaklý birey" yetiþmezse sorunlar daha da çoðalabilir. Öyle olmasaydý ev sahipleri kiracýsýna zulmetmez, sokaklarda insanlarýn canýna, malýna ve ýrzýna göz dikilmezdi. Hapishaneler hýrsýz ve katillerle dolmazdý. Dindarlar hak yemez, ahlak sýnýrlarýný zorlayýcý görüntüler vermezdi.
Hafta içinde kýymetli bir hocamý ziyarete gitmiþtik. Sohbet, Ýslam Hukuku ve fetva meselesine gelince þöyle söyledi: "Fetva verilen konular deðiþmedi ama fetva verilmesi gereken insanlar deðiþti."
Ýslam inancýna göre her yüzyýlda bir gelen müceddid, toplumun eksik yönlerini güçlendirir, tahkim eder. Ýçinde bulunduðumuz yüzyýlýn müceddidinin toplumu "ahlak" konusunda takviye edeceðinin, onlarý "ahlaklý insanlar" olmalarý yönünde yetiþtireceðinde zerre kadar þüphemiz yok.
Sadece dindar deðil, ayný zamanda ahlaklý bireyler yetiþtirmek, toplumun refahý ve huzuru için hayati bir öneme sahiptir. Ýslam, bireylere sadece ibadetleri nasýl yerine getireceklerini deðil, ayný zamanda nasýl 'iyi' bir insan olacaklarýný da öðretir. Ahlak, bu 'iyilik' anlayýþýnýn temelini oluþturur.
Cemaat veya tasavvuf da bu ahlaki deðerler üzerine kurulmuþtur. Ancak modern toplumda, bu deðerlerin zaman zaman göz ardý edildiðini görmekteyiz.
Ahlaki deðerlerin, bireyin iç dünyasýndan baþlayarak toplumsal yaþantýsýna kadar her alanda kendini göstermesi gerekmektedir.
Toplumun refahý ve huzuru için, ahlaki deðerlerin her zamankinden daha fazla önem taþýdýðý bir dönemdeyiz.