Influencer siyaseti

Yedi yıldır Ülke TV ekranlarında Özlem Zengin ile program ortaklığı yaptığımız İnce Fikir'in son konuğu AK Parti Grup Başkanvekili, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'dı.

Tıpkı Özlem Zengin gibi Mahir Bey de AK Parti'de, Meclis'te farklı zamanlarda farklı görevler alan başarılı bir siyasetçi.

Ünal sıcak siyasi gündemi konuşurken hayvan hakları ile ilgili yasa çalışmasının Meclis tatile girmeden tamamlanacağının müjdesini verdi.

Karşı ittifak partilerinin parlamenter sistemi geri getirmeyi vaat ederken milli iradeye saygısızlık ettiklerini;

Çünkü 2007 referandumunda halka "Cumhurbaşkanını halk seçsin mi? diye sorulduğunda yüzde 68.95 oranında "evet" diyerek halkın tercihini yaptığını;

2017 Anayasa referandumunda ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yüzde 51,4 "evet" oyuyla anayasal hüküm haline geldiğini hatırlattı.

Siyasetin değişen doğasını konuşurken ise önemli bir kavramsallaştırma yaptı Mahir Ünal. Dijital medyanın konvansiyonel medyayı yaya bıraktığı çağda siyasetin de zemin değiştirdiğini söyledi ve bu yeni hali "ınfluencer siyaseti" diye tanımladı.

Son dönemde dünyada ve Türkiye'de örnekleri olan "ınfluencer" siyasetçilerin sahada ya da kürsüde varlık göstermeden ajans işi kurgularla, sosyal medya etkileşimleriyle "takipçi" sahibi olur gibi "taraftar" topladığını ve siyaset yapmak yerine ekileşim yaratmayı öncelediğini vurguladı.

Bu tespiti önemsedim. Tartışılmaya, üzerinde düşünüp çalışılmaya değer bir kavramsallaştırma olduğunu düşünüyorum.

Türkiye'de siyaset yapmak, bilfiil sahada olmak siyasetin değişen doğasına, sosyolojinin değişen taleplerine hakim olmayı gerektirir.

Ve elbette mesajlarınızı geniş kitlelere ulaştırabilmek için iletişim araçlarını doğru kullanmanız da gerek şarttır.

Ancak dijital medya, sosyal medya çağında işler tersine dönüyor gibi.

"Siyaset için medya" demek yerine "medya için siyaset" yapan, algıyı olgunun önüne çıkaran yeni bir anlayış yerleşmekte.

Bir yandan konvansiyonel medya telaşla kendini dönüştürmeye çalışıyor. İnternetin hızlanmasıyla beraber cep telefonları dijital medyanın en pratik araçları artık.

Kullanıcıları kendi kanallarının habercisi, yayıncısı, yorumcusu haline getiren sosyal medya platformları ise kitle iletişiminde yeni bir zemini çoktan oluşturdu bile. Odaksız, hedefsiz, hukuksuz, çok parçalı ve manipülasyona, algı operasyonlarına çok açık bir zemin bu.

Yalan ile doğru, gerçek ile kurgu öyle bir mix ediliyor ki ak ile karayı ayrıştırmak da, anlatmak da hem zorlaşıyor, hem "doğru ayağa kalkana kadar yalan dünyayı turluyor".

İngilizce kökenli bir kelime olan influence "etkilemek, nüfuz etmek, tesir etmek" anlamalarına geliyor. Influencer da "etkileyen, nüfuz eden, tesir eden kişi" anlamına.

İşin işleyişi açısından şu tanım daha zihin açıcı olabilir:

"İnfluencer Twitter, Facebook, Youtube gibi sahip oldukları sosyal medya ve dijital kanallar aracılığıyla herhangi bir ürün ya da servis hakkındaki deneyimlerini takipçileri ile paylaşmaları yoluyla tanıtım ve pazarlama aktiviteleri yapan, belirli bir topluluğu etkileme ve yönlendirme gücüne sahip kişi, kişiler ve gruplara influencer denir".

Kapitalizme emperyalizme meydan okuduğunu söyleyen sol sosyalist çevrelerin 1980 darbesi sonrası en fazla yer aldığı sektör olmuştu reklamcılık ve pazarlama sektörü. Bu uzmanlığın ve sahip olunan networkün muhalefet partilerine getirdiği bir kolaylık var. Hemen hemen hepsi orada artık.

Bilhassa son dönemde Z kuşağına Erdoğan düşmanlığı pazarlamak, kurgulanmış siyaset satmak ve yakın rakipleri arasında öne çıkmak için pörsümüş dinozor heykelleri fonunda Youtube videoları çeken, oyun platformlarında sahne alan 70'lik siyasetçi bile var, düşünün.

Sosyal medya platformlarının siyasallaşması ve kendi hukukunu topluma, devlete ve kullanıcılara tek taraflı olarak dayatması yeniçağın medya-siyaset ilişkisinde en büyük problem alanlarından biri.

Bunun en keskin örneği ABD'nin eski Başkanı Donald Trump'ın başına gelenler. Hatırlanacağı üzere Twitter paylaşımlarını silmişti Trump'ın. Facebook ve Instagram ise hesaplarını iki yıllığına askıya aldı eski de olsa ABD Başkanının.

Dünyanın halihazırda en güçlü ülkesi durumundaki ABD Başkanına posta koyan, sansürleyen, engelleyen şirketlerden bahsediyoruz artık.

Sınır aşan bu küresel şirketlerin kurguladığı dünya gerçekten giderek kopuyor, yeni kurgusal bir gerçeklik üretiyor. Kullanıcılara ait bilgilerinin tek yönlü olarak alınıp satıldığı, reklam ve pazarlama şirketlerine sunulduğu, size ait bilgilerin, ilgi alanlarınızın, zayıf yanlarınızın size karşı kullanıldığı, çeşitli algoritmalar aracılığıyla zihninizin ve beğenilerinizin yönlendirildiği korkunç bir zemin bu. Vahşi, adi ve hukuksuz...

Ve giderek yeni gerçek burada şekilleniyor.