Ýnsan karþýtlýðýnda; kürtaj ve trans...

ABD Yüksek Mahkemesi, kadýnlarýn kürtaj hakkýný güvence altýna alan 1973 tarihli, "Roe-Wade' kararýný iptal etti. 1973 yýlýndaki emsal karara göre, hiçbir mahkeme, Anayasa tarafýndan koruma altýna alýnmýþ, kadýnlarýn kiþisel haklarýna sýnýrlama getiremezdi. Hakimler, kadýnlarýn hamileliklerini sonlandýrma haklarýnýn ABD Anayasasý ile güvence altýnda olduðu sonucunu açýklamýþlar ve "ilk üç ay sistemi' olarak adlandýrýlan sistemi kurmuþlardý. Buna göre; ABD'deki kadýnlar, ilk üç aylýk hamileliklerinde mutlak bir sonlandýrma hakkýna sahipler. 2. üç aylýk dönemde ise bazý eyaletler sýnýrlama getirmiþ, bazýlarýnda ise týbbi kontrol þartlarýna baðlý olarak serbest. 3. üç aylýk durumda ise, kürtaj hakkýndaki sýnýrlama ve yasaklar çok daha kuvvetli, ama bunun bile serbest olduðu eyaletler var...

ABD Yüksek Mahkemesi þimdi 1973 kararýndan vazgeçtikten sonra, kürtajýn anayasal hak olmadýðý sonucu çýkýyor ortaya. Büyük gösteriler ve itirazlar arasýnda süreç devam ediyor... "Benin bedenim, benim kararým' pankartlarý itirazlara damgasýný vuruyor... Peki, erkekler nerede? Anne karnýndaki cenin, annenin karnýnda olduðu için onun mukadderatý hakkýnda sadece anne mi karar verecek? Her ceninin bir babasý vardýr... Peki, bu büyük tartýþma hatta kapýþmada, babalarýn sesi niçin duyulmuyor. Cenin, yavru veya bebek, sadece anneye mi ait, annenin bir organý mý? Kaldý ki bir organ bile olsa, onu dahi kesip atmanýn bu kadar kolay olmadýðý ortada...

Peki ya ceninin hakký ne olacak? Öyle ya onun eylem yapacak, itiraz ortaya atacak bir kudreti yok henüz. Ama öte yandan hukuken bir insan o... Yani anne rahmine düþtüðü andan itibaren bir hukuka baðlý. Hukuken þahsiyet olarak kabul ediliyor. Anne, onun yaþayýp yaþamamasý hakkýnda karar verecek bir uluhiyete mi sahip?

Çocuklar kime aittir? Onlar bir organ, bir vücut parçasý, bedene dair bir uzuv, uzantý veya bir mal, eþya, obje midir? Yoksa çocuklar da bizler gibi birer insan mýdýr?

Bu felsefi-ahlaki tartýþmaya söz gelimi Ýslam aleminin vereceði cevaplar çok deðerli. Ýnsanýn tekilleþmesi, insanlýðýnýn mükemmellik adý altýnda implant endüstrisi aracýlýðýyla giderek azaltýlmasý, insandan insanýmsýlara geçiþin ciddi olarak çalýþýldýðý bir ortamda, gözünü doðmamýþ ama doðmak üzere olan küçük insanlara dikmiþ bu yok edici, tüketici akým hakkýnda ciddi olarak düþünmemiz gerekiyor.

"Bedenim bana ait' cümlesinin ardýndaki karamsar kibir, size kimi hatýrlatýyor?

..............................................................................................................................................................................................

Ýstanbul Sözleþmesi'nden çýkýþ hikayemiz Danýþtay'ýn önünde. Sözleþme tartýþýlýrken de üzerinde durmuþtum. Ýstanbul Sözleþmesine hakim ideolojik-dayatmacý tavýr, gözden kaçmamalý demiþtim. Kadýna yönelik þiddeti önleme amacýný taþýdýðý halde, þiddeti önlemenin çareleri ve tedbirleri yerine kendine has felsefe dayatmasý yapan sözleþmeye göre; insanlarýn farklý cinslerde oluþunu kabul etmek, kalýplaþmýþ bir ön yargýdýr ve þiddetin esas kaynaðýdýr. Farklý cinste olmak ne kadar törpülenirse, nötralize edilirse, yok edilirse, sözleþmeye göre þiddet azalacaktýr.

"Çocuklarýn trans olma hakký'' üzerinden dillendirilen dayatmaya da dikkat çekmek istiyorum. Sözleþmeyle ilgili en önemli çekincelerimizden birisiydi bu... Sözleþmenin 14.md/1 ve 2. fýkra'sýnda eðitimin, boþ zaman ve kültrel faaliyetlerin, "kýz' ve "erkek' dayatmasýna gidilmeden yapýlmasý gerektiði anlatýlýyor söz gelimi: "Taraflar gerektiðinde öðrencilerin geliþen kapasitesine uygun olarak kadýn erkek eþitliði, kalýplaþmamýþ toplumsal cinsiyet rolleri, karþýlýklý saygý, kiþisel iliþkilerde þiddet içermeyen çatýþma çözümleri, kadýnlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalý þiddet ve kiþisel bütünlük hakký gibi konulara iliþkin öðretim malzemelerinin resmi müfredat içeresine ve eðitimin her seviyesine eklenmesi için gereken adýmlarý atar' deniyor. Sözleþmeye göre; resmi eðitim de dahil tüm ek eðitimler, spor, boþ zaman, hobi ve kültür faaliyetleri de kalýplaþmýþ rol modelleriyle mücadele edecek biçimde yapýlandýrýlacaktýr.

Yine Sözleþmenin 12.md/1.fýkrasýna göre: "Taraflar kadýnlarýn daha aþaðý düzeyde olduðu düþüncesine veya kadýnlarýn ve erkeklerin toplumsal olarak alýþýlagelmiþ rollerin bulunduðu düþüncesine dayalý ön yargýlarý, örf adetleri, gelenekleri ve her türlü farklý uygulamalarý ortadan kaldýrmak amacýyla, kadýnlar ve erkeklere iliþkin sosyal ve kültürel davranýþ modellerinin deðiþimini saðlamak için gereken tedbirleri alýr' þeklindedir. Sözleþmeye göre; kadýn ve erkeðe has alýþýlagelmiþ kimlikler, önyargý oluþturmaktadýr. Yine sözleþmeye göre; örf, adet, gelenek bunu kuvvetlendirmektedir, bu yüzden tüm bu ön yargýlar ortadan kaldýrýlmalýdýr. Ortadan kaldýrýlmasý gereken ön yargý kapsamýna, ne yazýk ki kadýn ve erkeði "ferdiyyet'çerçevesinde farklý kimlikler olarak tanýmlayan dini inancýmýz ve geleneklerimiz de girmektedir. Avrupa Konseyi Ýstanbul Sözleþmesi'nde ise durum daha vahimdir, çünkü ayný maddede, ortadan kaldýrmak yerine "kökünün kazýnmasý' ifadesi kullanýlmýþtýr.

ABD yüksek yargýsý doðmamýþ çocuk olan ceninin hakkýný sormak konusunda etik bir tartýþmaya girmiþken... Biz, çocuklarýn trans olma hakkýný, trans aktivistlerce Ýstanbul Sözleþmesi'yle tartýþýldýðýný konu bile etmiyoruz...