İran rejimi yıpranır ama kolay yıkılmaz!

Türkiye'deki seküler kesimin din karşıtlığı daha doğrusu İslam karşıtlığı İran'daki olaylar üzerine tekrar depreşti.

İran'da halk üzerindeki 'dinci baskı'dan dem vurarak İslam'ın tesettür ilkesine saldırıyorlar.

Gitmesek görmesek biz de inanacağız neredeyse.

İslam Cumhuriyeti ilan edildikten sonra nasıl bir değişim yaşandığını merak ediyor olmama rağmen daha önce 'İrancı' damgası yememek için İran'a gitmedim. Yeni anayasalarını incelemiş, mezhepçi rengini eleştirmiş ve yeni rejime hep mesafeli durmuştum. Ama İslami İnkılap neleri değiştirdi merak ediyordum.

Birkaç ay önce Tahran, Şiraz, Isfahan ve Tebriz'i de içine alan bir İran seyahati yaptık ve yeni rejimin eserlerini yakından gördük.

Öyle iddia edildiği gibi sokaklarda ahlak polisinin kadınlara baskı yaptığına dair bir emareye rastlamadık. Tam tersine çarşı pazardaki sokaktaki kadınların ezici çoğunluğu İslami tesettürden uzaktı. Başlarını yarım örten, saçlarının yarısı önden görünen/sarkan ve üzerine pardösü benzeri bir şey giyen boyalı makyajlı son derece rahat ve serbest takılan bir kadın profiliyle karşılaştık.

Bu giyim tarzı kesinlikle İslami tesettüre uygun değildir ve İran sokaklarında hâkim olan kadın kıyafeti genellikle böyledir.

(Bu arada yeri gelmişken hatırlatalım İslam'ın tesettür ilkesini öğrenmek isteyenlere you tube 'İslam'da örtünmenin felsefesi ve yeniden temellendirilmesi' yazıp Mehmed Görmez hocanın izahatını dinlemelerini tavsiye ederim.)

Başını yarım örterek ve sırtına pardösü benzeri bir üstlük alarak rejimin baskısını savdıklarını gördük.

Tekrar ediyorum hiçbir yerde de tesettür baskısı görmedik. Sadece türbelere ziyarete giren kadınlara çarşaf zorunluluğu vardı. Öyle ki bizim başörtülü hanımlara bile kendi çarşaflarını zorunlu tutan bir taassup vardı, onun dışında sokaktaki kadının kıyafetine müdahale yoktu.

İslam İnkılabı adını verdikleri ve getirdikleri yeni sistemin halkı İslam'a yaklaştırmadığını tam tersine İslam'dan uzaklaştırmış olduğunu gördük.

Abartmıyorum İran sokaklarında İslami tesettüre uygun giyinen kadın sayısı yok denecek kadar azdı!

Camilerdeki cemaat de azalmış. Hatta başlangıçta Cuma namazları yüzbinlerle kılınırken şimdi on binlere düşmüş!

Hülasa İran rejimi dini hayatı olumsuz etkileyen bir politika izlemiş!

İran rejimi maalesef iç politikasında başarı gösteremediği gibi dış politikada daha kötü bir görüntü vermiştir.

Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan'da mezhebi yayılmacılık politikasıyla masum kanına girmekten çekinmemiştir, çekinmemektedir.

Bu ülkelerde beslediği milisleriyle Müslüman kanı dökmekten çekinmeyen İran rejimi bölgedeki sorunların da çıbanbaşı konumundadır.

İran sokaklarında altında 'Harem Şehidi' yazan Irak'ta Suriye'de ölmüş genç insanların fotoğraflarını görürsünüz.

Ehl-i beytin türbelerine harem diyorlar, o ölen gençler de türbeleri korurken ölmüş oluyor!

Oysa onların hepsi bölgedeki Sünni Müslümanlara karşı savaşırken ölen çocuklar. Sünniler türbelere saldırıyormuş da onlar da koruyormuş!

İran rejimi maalesef yeri geliyor mezhebi taassubu da bir kenara bırakarak tamamen çıkar ilişkisini tercih ediyor.

Azerbaycan Ermenistan ihtilafında İran'ın büyük çoğunluğu Şii olan Azerbaycan'ın yanında olması gerekmez miydi?

Akıl mantık onu söyler ama İran maalesef Ermenistan'ın yanında saf tuttu/tutuyor!

Hadi buyurun şimdi bu siyasete İslami siyaset mi diyeceğiz?!

İran rejimi maalesef emperyalizmin bölgeye veremediği zararı vererek bölge insanının nefretini kazanmaya devam ediyor!

Ne hikmetse büyük şeytan dedikleri ABD'nin bölgedeki politikalarından kârlı çıkan tek devlet de İran oluyor!

Emperyalistler ve uzantıları İslam'ı karalamak için İran rejiminin icraatlarını kullansalar da İran rejimi İslam'ı temsil eden bir rejim olma özelliğinden çok uzaklarda bir yerdedir.

Ahlak polisinin karakola götürdüğü kadının ölümü üzerine başlayan gösterilerin sadece dinci baskı ile geçiştirilmesi de pek mantıklı görünmüyor.

Bu olay muhalifler için uygun bir bahane oluşturmuşa benziyor.

Nükleer görüşmelere denk gelmesi de manidardır.

Ancak bu gösterilerin rejimi yıkacak güçte olmadığını da görmek gerekir. Çünkü protestolar örgütsüz ve lidersiz tepkilerden oluşuyor.

Bu olayların rejimi biraz hırpalayacağı ve yıpratacağı aşikâr!

Yıpratır ama yıkamaz.

Çünkü rejim bu tür tepkileri etkisiz hale getirecek güce ve imkâna sahip bir rejim.

Umulur ki İran rejimi iç ve dış politikada sorun üretmekten vaz geçer de hem içerde hem de dışarda saygınlık kazanır!

Mevcut politikaları İslam'a ve Müslümanlara zarar vermekten başka bir sonuç doğurmuyor!