İran Türklerini “kullanma” gayreti mi var?

İran konusuna "özel hassasiyet"in gösterilmesi gerektiğine inananlardanım.

Evvela: "istikrarsızlığın" cümle bölgeyi "olumsuz" etkileyeceği gayet açıktır.

İkincisi: İran'ın içindeki "etnisite" üzerinden oynanması muhtemel oyun, kimin işine "yarar" ona iyi bakmamız gerekiyor.

İran hükümeti, 40 yıldır "etnik" yapılara ve Sünnilere uyguladığı amansız "baskı" inkar edilemez.

İran içindeki sadece Türkler veyahut özel olarak Güney Azerbaycan konusu, sorunlu konu değildir. İran yönetimi; Beluçları, Kürtleri, Türkleri, Arapları ve Sünni Müslümanlara ayrı ayrı dönemlerde uyguladığı "zalimlikler", "derin" yaraların açılmasına neden olmuştur. Bu tabloya bakılınca, İran içindeki baskılara "başkaldırı" konusunun özellikle "etnik" yapılar üzerinden "depreştirilmesi"; planlı bir "uygulamadan" ve "mühendislik" çalışmasından başka bir şey değildir.

İran'daki Türkleri sokaklara çıkarma "çabasını" da, bu "senaryo" içinde değerlendirmek gerekiyor.

Oysa İran içindeki Türk, Kürt, Arap, Beluç aktivistleri dışarıdan "provoke" edenler, en büyük sorun oluşturma gayretinde olanlardır kuşkusuz.

İran yönetimi sokaklara çıkanları "idam" ediyor, yargısız "infaz" ediyor. İran dışındaki yönetim karşıtı muhalefet için, yurtdışından kahramanlık teraneleri ile; İran içindeki halkın sokağa çıkmasını "tetiklemek" ahlaki olamaz.

ABD, İsrail, Avrupa ve Suudi destekli fonlanan herkes, uzaktan bakılınca gözüküyor. Milli mücadele adıyla fonlanarak İran içindeki baskıcı yapıya orada yaşayan insanları ezdirmek, milli isimleri hedef göstermek, idam olunması için zemin oluşturmak, olsa olsa İran'la sonradan anlaşarak masaya oturacak küresel aktörlerin işine yarayacağı açıktır.

Israrla İran'daki Türkleri sokağa çağırmak, kendi devleti ile karşı karşıya koymak, sadece oradaki mümkün olacak kazanımların değil, topyekün bölgenin gelecek refahını da engellemektedir.

Evet, İran rejimi, İslam adına ciddi "sorunlar" oluşturmaktadır. Hem Türkiye ve Azerbaycan'a dolaylı düşmanlık da yapmaktadır. Ama bu İsrail, ABD ve diğerlerinin kazanımları için, Türkleri kullanmak; Kürtleri, Arapları, Beluçları "maşa" olarak görmek ihanettir. Gerçi İran pek komşuluk "hukukuna" sadık değildir. Lakin coğrafyanın "kaderini", coğrafyanın halkları ve devletleri belirlemeli. İran içindeki sorunların çözümünde yönetimin "akıl" tutulması sonlanmalı. Tam tersi insanların radikalleşmesini pekiştirmesi, "kadim devlet" anlayışının içinin "boşaltılmış" olduğunu bize "ispat" etmektedir.

İran içindeki olayları başkalarının "kozu" olduğu için değil, coğrafyamızın istikrarı açısından "değerlendirmek" mecburiyetindeyiz.

Amerikan merkezli "medyanın", İran üzerine yayın siyaseti anlaşılıyor; hatta haksızlık-hukuksuzluk kimsenin iç meselesi olamaz. İran içindeki olaylara hassas olmalı ve uzaktan gözüken Türk kozunun kullanıma sokulmasına, sıradan bir olay olarak bakmamalıyız.