Gazze'de tüm dünyanýn gözleri önünde pervasýzca iþlenen katliam devam ederken yazmak ne kadar da zor. Bunca masumun en gaddar yöntemlerle katlediliþi karþýsýnda insan ruhu paramparça oluyor, insaný kendinden þüpheye düþürecek derecede iþleniyor Gazze'deki cinayetler, öldürülen her çocuk, 'sizler de insan mýsýnýz' diye soruyor çünkü sessizliðimize...
Gazze'de sadece Gazzeliler öldürülmüyor, insanlýk ölüyor, insanlýk deðersizleþtiriliyor, insanlýk þerefini kaybediyor...
Þu hepimizin tekrar edegeldiði 'tüm dünyanýn gözleri önünde' ibaresi, yaþanan insanlýk dramýna, Gazzelilere yönelik o apaçýk soykýrýma körlüðü, saðýrlýðý ifade ediyor aslýnda. Dünyanýn vicdana dair bir gözü olmadýðýný iyice öðretiyor bizlere, dünyanýn mazlumlarýn gökleri çatlatan ah'larýna saðýr olduðunu da... Týpký ayette olduðu gibi her þey aslýnda; gözleri olsa da görmeyen gözler onlar, kulaklarý olsa da iþitmeyen kulaklar onlar, sanki kalplerinde apaðýr mühürler var, insanlýklarýný unutmuþ gibi saldýrýyorlar...
Bu yaþananlar, seyrederken bile bizi hasta etmeye yeten apaçýk katliamlar, acaba Ýsrail'in geçirdiði bir cinnet nöbeti mi, yoksa Ýsrail zaten böyle bir þey mi, yani Ýsrail'in normali mi, bu çýlgýnca zulüm?
Ýnsanlar hastaneye sýðýnýyorlar çaresizce, bunu üzerine Ýsrail, hastaneleri vuruyor. Ýnsanlar kiliselere, camilere sýðýnýyorlar, Ýsrail bin yýllýk ibadethaneleri bombalýyor. 'Gazze'yi insansýz bir otopark'a çevirmekten bahsediyor Alman bir Bakan, haysiyetsizliðin sýnýrlarýný aþarak. Ve bu onlarýn cinneti deðil normali oluyor... Ýsrail Savunma Bakaný ise; ''Gazze'deki insanýmsý hayvanlarý öldürüyoruz' diyor. Bu bir cinnet söylemi mi, yoksa onlarýn normali mi? Yahudi olmayanlarý hayvan olarak gören bu bakýþ açýsý, þeytana pabucunu ters giydirecek çapta bir bozgunculuðu deklare ediyor aslýnda.
Gazze, hedef tahtasýna döndürülmüþ, çepeçevre kuþatýlmýþ, içecek suyu bile yok, insanlarý teker teker þehit ediliyor... Mahmut Derviþ'in çok sevdiðimiz ''bir Filistin vardý, bir Filistin yine var'' mýsralarý havalara uçuþuyor, havada beyaz fosfor, çocuklarý kör ediyor... 1948'den beri santim santim yok edilen bir Filistin var çünkü, insan insan öldürülen, çocuk çocuk yok edilen, zeytin aðaçlarý ve kedileriyle bile tahammül edilemeyen bir Filistin o... Öteki'ni severek, ikram ederek, baðýþlayarak sonsuzluðun bir parçasý olabileceðimizi þiirsel ifadelerle anlatan meþhur felsefeci Levinas bile iþ 'Filistinli'ye geldiðinde, parantez açýp, o iþ baþka diyebiliyor, Filistinli öteki'nin ötekisi diyebiliyor.
Normalleri bu: Ýsrail'in Yahudiler için arýndýrýlmýþ bir dünya, bir Siyon Krallýðý olduðu fikri sabiti! Kendileri için temizlenmiþ bir dünya!
Oysa arýndýrýlmýþ bir dünya fikrinin basbayaðý kaba saba bir ýrkçýlýk olduðunu görmemek için yalancý olmak þarttýr, kendini-insanlýðýný reddetmek þarttýr, ruhu ve kalbi inkar etmek þarttýr...
Bir suç, ne zaman insanlýk suçu olur?
Ýnsanlýk suçu masumiyetin katledildiði yerde baþlar. Gazze'de yaþanan insanlýk dramý, týpký Bosna faciasýnda olduðu gibi, yeryüzündeki tüm insanlarý yaþananlardan sorumlu kýlan, sessizliðimizi vahþete suç ortaðý olarak ekleyen, her birimizin ruhunu eksilten, her birimizin onurunu zedeleyen, lekeleyen, her birimizi zehirleyen, kalplerimizi öldüren bir insanlýk suçudur...
Sadece Gazzelilerin ve Filistin'in kurtuluþu için deðil, insanlýðýn haysiyetini kurtarmak için Ýsrail durdurulmalýdýr!