İnsanlığa ışık tutan ''dört uzun çizgi''

Rebiülevvel ayında, kalplere bahar gelir.

Çünkü Hz.Resulullah Efendimizin (sav) dünyayı teşrif ettikleri ay, Rebiülevvel ayıdır. Ay takvimi, Güneş takvimi gibi yerinde çakılı kalmaz. Zamanlar içinde gezinir durur ve zamanın bereketini tüm vakitlere, tarihe ve geleceğe yayar... Evvelki gün Hz. Resulullah'ın veladet günüydü, salavatlarla, dualarla gönüllerimiz şaduman oldu.

Bugün sizlere, edebi literatüre 'dört uzun çizgi' olarak geçmiş, zamanlara ve insanlığa ışık tutan dört mukaddes annemizden bahsetmek istedim.

Dört Uzun Çizgi:

Resulullah Efendimiz bir gün elindeki hurma dalıyla yere dört uzun çizgi çekti ve bunların kimler olduklarını bilip bilmediklerini sordu arkadaşlarına... Onlar bilmediklerini söyleyince de; bu dört çizginin cennetin sultanı olan kadınları remzettiklerini ifade etti. Bunlar; 'Müzahim kızı Hz. Asiye, İmran kızı Hz. Meryem, Huveylid kızı Hz. Hatice, Muhammed (sav) kızı Hz. Fatıma' idi... İslam kadınlarının rol model olarak çağlar üstü mahiyette takip edecekleri ilham nurları olarak bu mukaddes anneler, aslında insanlığa örnek hanımlardır. Onlar, hepimiz için ama özellikle biz kadınlar için yol haritası hükmündedirler. Başta kulluk ve salih amel, sabır ve hakkı tavsiye ile mücehhezler. Cesaret, alçak gönüllük, fedakârlık, dayanışma, merhamet, sadakat, dostluk, söz güvenilirliği, umut konularında takva timsalleri, o dört uzun çizgi...

Hz. Asiye:

Onun portresinde, Allah'a kul olma yolunda ısrar eden ve bunun bedelini canı ile ödeyen bir annemizi görüyoruz. Hz. Asiye, dünyaya getirmediği halde bağrına şefkat ve merhametle bastığı bir çocuktan, bir peygamber ve bir millet lideri yetiştiren bir annedir. Bugünkü anlamıyla tarihte ilk koruyucu anne... Başını, zulmün prototipi olan Firavun'a bile eğmemiş bir irade, sabır ve özgüven var onda... Tarihte ilk ebelik teşkilatını kuran hanım, infakıyla, bağışlarıyla nam salmış bir melike... Güçlü irade, tokgözlülük, dünyaya aldanmamazlık, yalnızlıkla baş edebilme, merhamet ve iyilik mertebesi konusunda başöğretmen...

Hz. Meryem:

Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Meryem hakkında 34 ayet var. Rabbi onu özenle yetiştirdi... Yani terbiyesini Allah'tan almış izzetli bir annemiz. İffet timsali olduğu kadar fedakârlık ve sükûnet timsali. Onunla birlikte 16 bin kadar öğrencisi olduğu söylenir Beyt-i Makdis'in, 4 yaştan 20 yaşlara kadar Allaha adanmış, seçkin talebelerin tahsil gördüğü bu okuldan, dini rehber ve yönetici sınıf yetiştirdi. O ise, tek kız öğrencisiydi Kudüs'ün ve döneminin en iyi fakihesi, en iyi öğretmeni, en iyi hatibi ve en iyi hattatı olarak mezun olmuştu okulundan. Hz. İsa "Bana okumayı ve yazmayı annem öğretmiştir." der. Her peygamberin bir hicreti vardır. Hz. Meryem'in iki kez hicreti vardır; ilki Mısır'a diğeri Şam'a... Evladının hem ana hem babası olmuştur. Çalışan bir kadındır, Mısır'da ırgatlık yapmıştır. Ardından babasız olarak dünyaya gelen bir çocuğun annesi olduğu için iffetiyle yargılanmıştır. Dışlanmıştır, izole edilmiştir, mülteciliği tatmıştır... Tüm zorluklara evladı için katlanmıştır. Hz. Meryem, Allah'a adanmış bir çocuktu ve Allah'ın kelimesi olan peygamber oğluna da analık etmişti...

Hz. Hatice:

Annemize baktığımızda ilk göze çarpan değerler olarak, aile içi sevgiyi, fedakârlığı, paylaşmayı görüyoruz. Hz. Hatice aile fotoğrafının çerçevesi gibidir. Resulullah'a (sav) yoldaş, eş, dayanak, sadakat menbaı, aşk imkânı, merhamet melikesidir adeta... O, infak denildiğinde akla gelecek ilk isimdir. Hayatını Efendimiz'e (sav) infak etmiş bir aşk ve fedailik eridir... Teskin makamıdır. Meveddet makamıdır. Çölü deniz eyleyen bir aşkın sembolüdür... Fatıma'nın annesidir. Kur'ân evinin annesidir. Hz. Cebrail'in selamına nail olmuş bir şefkat denizidir...

Hz. Fatıma:

Onun için; annemize "Peygamber Efendimiz (sav) hakkında bilgi almak isteyen, O'nun kokusunu duymak isteyen Hz. Fatıma'ya baksın" sözü akla geliyor. Babası Hz. Muhammed (sav)'in "canımdan bir parçadır" dediği kızı Hz. Fatıma 'ebrar' kelimesinin hakikatini anlatıyor bize.

İnsan suresinin ilk sekiz ayetinde anlatılır ebrar makamı. Yani hakiki iyilik mertebesine erişmiş kimseler. Onlar fazlalıklarından veya biriktirdiklerinden değil, canlarından verip ikram edenlerdi ve karşılık da beklemeden... Hz. Fatıma tathir ehlidir, yani gerek iffeti gerekse haramdan uzak yaşayışlarıyla tertemiz kimselerdir Ehl-i Beyt olarak o aile. Yine Hz. Fatıma yemin ehlidir. Hz. Peygamber (sav)'in, mübahele gününde, evrensel manada tüm insanlığa örnek olarak sunulacak kadın anlamında ortaya sürdüğü kimsedir.

Ehl-i Beyt'in annesidir, nurudur. Ehl-i Beyt ise, (Sevgili Hz.Peygamberimiz, Hz.Fatıma, Hz.Ali, Hz.Hasan, Hz.Hüseyin) Resulullah (sav)'in örnekleştirdiği bir aile olarak bizlere timsal ve vasiyettir. Kur'ân'ı Kerim'de anlatılan kamil insan kavramının fiili hayattaki pratiğidir Ehl-i Beyt. Kur'ân'ın yaşayan halidir o aile.

Allah hepsinden razı olsun, ilhamları gönüllerimizi aydınlatsın...