Ýsrail, hiç de kendisi için, kendi geleceði için, hatta kendi güvenliði için savaþan bir devlet görüntüsü vermiyor. Sanki kandýrýlmýþ, tuzaða çekilmiþ biri gibi davranýyor. Bu yüzden hem kendisini hem de kendisini bu tuzaða çekenleri mahvedecek bir çýlgýnlýða kalkýþmýþ. Ýsrail, çýldýrmýþ. Hamas'a duyduðu öfkeden deðil, kendisini bu akýbetle yüz yüze getirdiðini düþündüðü Batýlý güçlere duyduðu öfkeden. O yüzden Batýnýn dünya üzerindeki egemenliðine dayanak yaptýðý, sömürü düzeninin gerekçesi olarak kullandýðý bütün deðerleri tarumar edecek bu çýlgýnlýðý yapýyor. Bunu, Ýsrail yetkililerinin yüzlerinden anlamak mümkün. Batýlý liderler de en az onun kadar neye uðradýklarýný þaþýrmýþ vaziyette, ne diyeceklerini bilemez þekilde mahcup, el pençe gelip teselli vermeye çalýþýyorlar. Oysa normal zamanlarda Ýsrail'in biraz ölçüyü kaçýrdýðý her saldýrýsýnda göstermelik de olsa "ama siviller...ama insan haklarý..." diyebiliyorlardý, Ýsrail'in kendini savunma hakký olmakla beraber, iki devletli çözüm, doðu Kudüs...vs þeklinde demeç veriyorlardý. Bugün tamamen özür diler bir vaziyette kendi deðerlerini unutmuþlar. Çünkü Ýsrail onlara çok öfkeli. Ýsrail'in onlara duyduðu öfkeyi dindirmeleri de mümkün gibi görünmüyor. Nitekim kimisini hava alanýnda yerde süründürüyor. Kimisinin, cüzzamlýymýþ gibi elini sýkmaktan bile imtina ediyor. Kimisini de protokol gereði hava alanýnda resmi törenle karþýlamaya dahi tenezzül etmiyor. Tamamen ipleri koparmýþ vaziyette. Beni yaktýnýz, ben de sizi yakacaðým diyor. Sonunun geldiðini anlamýþ bir intihar saldýrganý gibi.
Batý, Yahudileri Filistin'e yerleþtirecek, onlara güçlü bir devlet kuracak, düþmanlarýný da peyderpey devre dýþý býrakacak, etkisiz hale getirecek ve böylece Ýsrail'in bölgede yenilmez, dokunulmaz bir imajýnýn olmasýný saðlayacak, bütün eylemlerini adýna uluslararasý kurumlar dedikleri ama sadece kendilerinin çýkarý için faaliyet gösteren yerlerde onu her þartta koruyacaktý. Yahudiler de adeta cehennemin ortasýnda bir cennette yaþayacaklardý. Buna karþýlýk Ýsrail, Batý medeniyetine vekaleten Ýslam'ý durdurma, Müslümanlarý oyalama vazifesini görecekti. Ýsrail'in kurulduðu günden 7 Ekim saldýrýlarýna kadar geçen süreci gözden geçirdiðimiz zaman bu planýn saat gibi iþlediðini görebiliriz. Mýsýr, yatalak bir hasta gibi bir köþede atýlývermiþ. Irak, Suriye, Libya, Yemen, Sudan darmaduman edilmiþ. Lübnan varla yok arasýnda. Ýran dört tarafý üslerle çevrilmiþ. Körfez ülkeleri Ýbrahim oðullarýnýn barýþý hülyasýyla "ya leyli" havasýnda. Türkiye Kemalizm prangasýndan kurtulma derdinde. Batý Þeria'daki Abbas yönetimi, Ýsrail'in lütuf sofrasýndan dökülecek kýrýntýlarla beslenmeye tav olmuþ, halinden memnun. Gazze ise küçücük bir yer. Hamas dediðin, uzaktan çakar almaz silahlarla bir iki taciz atýþý yapar. Ýsrail de üzerine biri iki bomba atýnca yerine oturur.
Ne olduysa 7 Ekim gecesi oldu. Ýsrail, yetmiþ yýllýk rüyadan bir kabusa uyandý. Stratejik bir darbe aldý. Bütün imajý, bütün karizmasý, bütün gelecek hayalý darmadaðýn oldu. Vekalet savaþýnýn bedelinin bu kadar aðýr olacaðýný düþünememiþti demek ki.
Bugünden sonra Gazze diye bir yer haritadan silinse dahi, Ýsrail diye bir devlet kalmayacak. Beli kýrýldý çünkü.
Bunu Hamas'ýn 7 Ekim saldýrýlarýndan beri Ýsrail yetkililerinin yüzlerinden, hatta Ýsrail'e teselli vermek için ilk andan itibaren koþup gelen Batýlý liderlerin yüzlerindeki mahcubiyetten anlamak mümkündür.