Dünya nasıl da aynı değil mi? Hakka hukuka sessiz!
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni, sadece küresel güçlerin hakkı söz konusu olduğunda "Uluslararası Hukuk ve Adalet" diye bakar olaylara, halen aynı tablo ile yönetilen dünya, nasıl nizama ulaşır acaba?
Filistin topraklarında İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan İsrail Devleti, şimdi bu coğrafyanın insanını imha ediyor. Maksat açıktır. Filistinlilerin elinde kalan topraklar işgal ediliyor. Peki neden? Tabii ki İsrail'in söylemlerine bakılırsa, terörle mücadele ettiğini ifade ediyor. Kulağa iyi geliyor. Çünkü kimse terörü kabul etmez, etmemeli! Ama burada mesele kökünden farklıdır. Yok etmek istediği halk, karşı koyuyor. Mescid-i Aksa'da ve tüm camilerde başlatılan provokatif eylemlerin neticesinde büyük olaylara yol açacağını, en iyi Netanyahu bilir. Ama bu provokatif eylemler sonucunda, yeni topraklar işgal ederler. Zemin oluşturulur ve terör bahanesiyle daha fazla Filistinli öldürülür. Dünyanın üç maymunu oynayan geri kalanı da, ya bu söylemi destekler, ya sessiz kalır yada direkt olarak işgale ve zulme destek verir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası, tabii ki ciddi analiz edilmelidir. Savaşlar sonrası kurulan dünya, yeni düzen muhakkak haritaların yeniden çizilmesi ve menfaat paylaşımı ile yekünleşir. Maalesef İkinci Dünya Savaşı hesapları tam kapanmadı. İsrail'in devam ettirdiği terör süreci de bu kapanmayan hesabı kapatma maksadı gütmektedir.
Yüzlerce masum insanların ölmesi ve öldürülmesi, kimsenin umurunda değil. Çünkü mesele kapanmamış hesapların parça parça olsa da kapatılmasıdır. İsrail'in bölgedeki rolü, özellikle Amerika için büyük anlam taşımaktadır.
Coğrafyanın haritasının değiştirilmesi sürecinde, İsrail ve Netanyahu bakış açısı hareket vericidir çünkü.
Suriye'de PKK uzantılarına verilen desteğin ve terör devleti hayalinin baş aktörü de İsrail ve ABD'dir. İşte buradaki ittifak gözüyle Filistin'in geri kalan topraklarının işgaline bakılırsa tüm sahil bölgelerine, denizlere çıkan limanlara neden tam kontrol arzu edildiğini görebiliyoruz.
Akdeniz, Libya, Suriye, Irak hattına ve planlara iyi bakalım. İsrail'in Filistinlilerin geri kalan topraklarında yapmak istediği yok etme, imha etme, BM kararlarını umursamama politikalarını net anlamak için coğrafyanın tamamında yapılmak istenilenlere bakmak şarttır.
Tabii Orta Doğu'daki bazı kukla yönetimlerin sessizliğinin de bir manası vardır. ABD-İsrail ittifakının, bu yönetimler üzerindeki etkisi ve gücü yeterince güçlüdür.
Türkiye'nin bu dayatmaya ilk günden karşı koyması, belki de coğrafyanın kaderindeki yeni çizimlere kapı kapatan önemli tek engeldir.
Filistin topraklarında başka devletin kurdurulması süreci, aynı dönemlerde Türk topraklarında Ermenistan kurulmasına çok benzer. Orta Doğu coğrafyasındaki Arap milliyetçiliği dalgası ile oluşturulan bazı Arap ailelerin dahil olduğu Türk karşıtı ortama Ermeni ve Yahudi grupların da ortaklığı söz konusu oldu. Dikkat ederseniz, Osmanlı'nın çöküşündeki bu üçgen, belirleyici esas anahtar koz oldu.
Şimdi yeniden, bölge coğrafyasında haritalar düzenleniyor. Avrupa'nın bu konuda ABD ve İsrail'den farklı duruş sergilemesi, Rusya'nın tutumu Türkiye'nin ilkeli siyaset anlayışı, önemli karşıt duruş için manidardır.
Orta Doğu yeniden şekillendirilmek isteniliyor. Tıpkı 1. ve 2. Dünya Savaşları sonrası belirlenen ortam gibi. Yeni dünya düzeni ve vazgeçilmeyen yeni haritalar.
Filistin konusuna, eğer bu bakış açısı ile bakılmazsa, yerel basit nedenleri gerekçe getirerek söylem ve eylem planlanırsa, büyük resimdeki hedefleri görmeden büyük felakete yol açılır. Türkiye bu hususta, büyük resim konusunda en kesin kartal bakışına sahip devletlerdendir.
Ortada bir halkın gözler önünde yok edilme süreci tamamlanmak isteniliyor. Göz önünde Filistinlilerin topraklarında İsrail tam sahip olmak istediği devlet sınırları belirlemek istiyor. Gözler önünde İkinci Dünya Savaşı sonrası, aynı dünyanın kurguladığı dünya sistemi yok sayılıyor. BM'in tüm kararları hiçe sayılıyor. Filistinlilere devlet hakkı imha ediliyor. Ve bu dünya nizam sağlamak istiyor öyle mi! Ve bazıları bu büyük resimde, küçük anlamsız gerekçeler ile sessizliği tercih ediyor veya zulme destek veriyor öyle mi!
Yeni dünya kuruluyor! Adalet, hukuk, vicdan masaya gelmezse, gelecek vahimdir. Bunu sağlamak isteyenler ile istemeyenlerin cephesinde tercihimiz; adalet, hukuk ve vicdandır.