M. Yalçýn Yýlmaz
M. Yalçýn Yýlmaz
Tüm Yazýlarý

Ýttifaklar için laik dindar kitle

Laiklik ve dindarlýk, bugüne kadar sýklýkla içine çekildiðimiz tartýþmalardan oldu. Özellikle de seçim yollarýna koyulurken... Sanki insanlarýn dindarlýðý veya laikliði ölçülebilirmiþ gibi anketlere uzanan bir tartýþma sürüp gidiyor.

Erken Cumhuriyet uygulamalarýndaki aþýrýlýklar Türkiye muhafazakârlýðýnýn temel motivasyonu olmuþtu. Otoriter devletle yurttaþ arasýndaki uçurum sessiz bir muhalefet oluþturmuþ ve 1946 seçimlerinin sonuçlarýna yansýmasa da 1950 seçimlerinde kendisini göstermiþti.

Demokrat Parti, Milli Mücadele'de yer almýþ ve CHP içinden çýkan eþrafýn kurduðu, deðiþim isteyen bir kadroya sahipti. Devletçilikten liberalizme yelken açmak isteyen küçük sanayici ve tüccar, toprak reformundan tedirgin olan toprak sahipleri, dini alanda serbestlik isteyen mütedeyyin kitle, kimlik politikalarýndan rahatsýz olan azýnlýklar, sendikalaþma isteyen iþçiler Demokrat Parti'yi iktidara taþýmýþ ve bugüne dek sað-muhafazakâr nüfusu siyasette temsil etmiþti. DP, AP, ANAP, DYP ve Ak Parti ise benzer kesimlere hitap ederek ülkenin her þehrinde birinci yahut ikinci parti olma baþarýsýný göstermiþ merkez partiler oldu.

Bu sosyolojinin dindarlýðý ortalama dindarlýk diyebileceðimiz belli kaideleri gözeten farklý bakýþ açýlarýný barýndýrmakta. Nitekim, 70'lerde baþlayan göç dalgasý þehirlerin periferine farklý bölgelerden akýn eden ve aslen ekmek davasýnda olan kitleyi siyasal alana dahil etti. Kýrsalda babasýnýn partisine oy verenler artýk þehirde dayanýþmayý, sivil toplumculuðu, parti teþkilatçýlýðýný öðrendiler.

Taþrada eþrafýn hâkim olduðu CHP ve DP yönetici makamlarý, büyükþehirlerde çalýþýp partisinde öne çýkanlarýn elindeydi artýk. Çok partili hayata kâðýt üzerinde 1946'da geçilmiþ olsa da, yurttaþýn siyasete, en azýndan partisine nüfuz edip parti politikalarýný yazmasý 90'larý bulmuþtu.

Ak Parti ise çevreden merkeze akan kitlenin doðurduðu bir hareketti. Merkezdeki umutsuz, kokuþmuþ siyasetten býkkýn kitleyi de bünyesine katýnca güçlü bir iktidarýn kapýlarý aralanmýþtý.

Þimdilerde yüksek þehirleþme oranýna sahip ve þehre intibakýný tamamlayan kitlenin ikinci ve üçüncü kuþaðý seçmen. 60 ve 70'lerde þehre gelen 1930-1950 doðumlular ya þehirden uzaklaþarak emekli oldular yahut bu dünyaya veda ettiler. Bu nedenle seçimlere hazýrlanan ittifaklarýn Türkiye'deki seçim sonuçlarýný belirleyen büyükþehir sosyolojisini iyi okumalarý gerekecek. Çünkü þehirlerde çekirdek aileler kendi dünyalarýnda orta sýnýfa dahil olma telaþýndalar. Bu kitlelerin karþýlýklý özgürlük ve farklýlýklara tahammül katsayýsý daha yüksek.

Türkiye'de her türlü inanç, ibadet ve kýyafet özgürlüðünün anayasal güvenceye alýndýðý bir laiklik tanýmý elbette önemli. Toplumsal huzuru ve deðerleri rencide etmeyen yaþam tarzlarý hukuki güvence altýna alýnmalý ve birlikte yaþamanýn önündeki engeller rafa kalkmalý. Ancak siyasetin ve toplumsal meselelerin birinci maddesi artýk laiklik ve dindarlýk deðil.

Muhafazakârlar kendilerinden öncekilere göre orta sýnýfa yerleþmenin doðal bir sonucu olarak daha 'seküler' yaþýyor. Gardýrop Atatürkçülerinin torunlarý ise dedelerinin ötekileþtirdiðine daha saygýlý ve anlayýþlý. Yani zýt kutuplar merkeze doðru yaklaþýyorlar. Öncelikleri ise orta sýnýfta var olmak. Bugün artýk bu kesimlerin buluþma noktasý olan tüketim standardýný yakalama heyecaný/öfkesi, yaþam tarzlarýndaki ayrýþmanýn çoktan önüne geçti.

Laiklik ve dindarlýk temelli tartýþmalarýn yerini ekonomi, eðitim, dünyadaki rekabet, sýnýr güvenliði gibi baþlýklar almýþ durumda. Sosyal medyadaki kavga kýyamet, sokaðý ve mahalleyi yansýtmýyor. Bu nedenle ittifak bileþenleri geçmiþ sanrýlarý diriltmek yerine bugünün sorunlarýna çözüm önermeli. Dýþarýya çýkýp birbirini anlamaya çalýþan, birbirine saygý duyan ama orta sýnýfa tutunmaya çalýþan çoðunlukla tanýþmalý.

Semâ safa cana þifa...

Semâ iþitmek ve duymak manasýna gelir. Hak'tan gelir ve kalpleri Hakk'a ulaþtýrýr.

Uzun zamandýr Mevlevi ayin-i þerifinden çalýnýp ticarileþtirilen 'semâ ve semâzen' AVM açýlýþlarýnda, düðünlerde, toplu açýlýþlarda bir gösteri malzemesine dönüþtürülüyordu. Turistlere raký balýk satan iþletmeler sözde Türk gecelerinin içine semâzen katmayý adet edinmiþlerdi. Þimdi ise Ýzmir Büyükþehir Belediyesi'nin bir etkinliði gündemde.

Dünya Belediyeler Birliði Zirvesinde semâzen, doðasýna yakýþmayan bir koreografiye yerleþtirilmiþ. Ýþin kýlýfý da 'yerelden evrensele'. Yerel olaný evrensele çýkarmanýn yolu otantikliðini korumak, saf haliyle yüzyýllardýr ilgi çeken semâzen motifini kendi özgün koþullarý içerisinde, orijinalitesine sadýk kalarak dünyaya tanýtmaktýr. Birçok sanatçý bu motifi özgün bir þekilde kullandý ve tepki çekmedi.

Geçmiþ yýllarda Kültür ve Turizm Bakanlýðý bu meseleye el atmýþ ve nerede, nasýl semâ yapýlabileceðini belirlemiþti. Þimdi konuya titizlikle yaklaþýlýp kültürel/dini motiflerin gösterim usulünü belirleyecek denetim mekanizmalarý artýrýlmalý. Bize düþen her türlü dini/kültürel deðeri korumak ve yaþatmak. Yerel yönetimler ise daha hassas davranmalý ve ehline müracaat etmeli.