Özellikle 100 yýldýr bir çýbanbaþý olan 'Filistin Meselesi', hele de Gazze'nin yok ediliþi bize göstermiþtir ki; 2 milyara yakýn Müslümanlar, nihai sözü söyleyebilecek bir riyasetin, Hilafetin fiilen kaldýrýlmasýndan beri, kendilerini temsil edecek bir tek 'irade' merkezine sahip olmadýklarý halde, yaldýzlý baðýmsýzlýk iddialarýna raðmen, topyekûn bir 'iþgal' altýnda ve kocamaaan bir 'baþsýz gövde' halindedirler.
Bunu sadece þu son çeyrek yüzyýl öncelerde, Bosna, Irak, Çeçenistan ve Afganistan'da yaþananlar çok acý þekilde göstermiþti bize. Bugünse, bu acý gerçeði, Amerikan emperyalizmi ve Avrupa Birliði, 2000 yýldýr 'lanetli' bildikleri Yahudilerle ittifak kurup, küçücük Siyonist Ýsrail rejimini 'karþý konulamaz bir heyula güç' gibi göstererek anlatmaktadýrlar.
Müslüman dünyasýndan bazýlarýnýn 'Petro-dolar'dan baþka bir gücünün olmadýðý zaten biliniyor. Diðerleriyse, ilk adýmý diðerlerinden bekliyorlar. Hâlbuki kurtarýlacak olan 'bütün Müslüman coðrafyalarý'dýr. Çünkü emperyalist-þeytanî güçler, bütün Müslüman coðrafyalarýndaki yönetimleri, fiilen 'karar alamaz' bir noktaya hapsetmiþ bulunuyorlar. Böyleyken sözde bazý savunma uzmanlarý ekranlardan, hâlâ, Müslüman birbirinden uzak düþürecek ve terk edilmesi gereken ve geçmiþin mezhebî ayrýlýklarýný devamlý tekrarlayarak, kalplere fitne tohumlarý ekmeye çalýþýyorlar. Ortada, sadece Tayyip Bey devamlý çýrpýnýp duruyor.
Bu açýdan, denilebilir ki, þu anda Müslüman coðrafyalarýndaki en hür Müslümanlar, 'Hamas direniþçileri'dir. Çünkü onlar mücadelelerini, kendilerine tahakküm eden düþmanlarýnýn planýna deðil, kendi inançlarýna göre ve 'þehadet'i en büyük saadet' bilen bir manevi güçle vermektedirler.
Bugün, en çok da Filistin'den -Gazze'den- söz ediyorsak, aldýðýmýz yara, kalbimize en yakýn noktalardan birisi olduðu içindir. Ama her bir yaranýn da, 'kan zehirlenmesi'ne yol açabileceði unutulmamalýdýr.
*
NOT: 4 Aralýk tarihli yazýda deðindiðimiz Kissinger konusunda ek olarak hatýrlanmasý gereken bir not:
Türkiye'nin 1974'deki Kýbrýs Harekâtý sýrasýnda, Baþbakan Ecevit'e verilen askerî bir bilgiye göre, Türkiye'nin çýkarma yaptýðý Kýbrýs sahillerine doðru, üzerinde Türkçe yazýlar bulunan ve Türkiye bayraðý da taþýyan bir savaþ gemisi yaklaþmaktadýr. Ama bu gemiye parola sorulmakta, bir gün öncesine ait parola þifresiyle, yani yanlýþ cevap verilmektedir.
Ýlgili askerî makamlar, bu gemiden, telsiz konuþmalarýna gayet düzgün bir Türkçeyle cevap verenlerin de, Ýstanbul'dan Yunanistan'a gitmiþ Rumlar olabileceði ve bir Yunan savaþ gemisinin yanýltmacasý ile karþý karþýya bulunulduðu düþüncesine kapýlmýþlardýr.
Ecevit, durumu derhal, -aralarýnda þahsî dostluk iliþkisi de bulunan- Amerikan Dýþiþleri Bakaný Kissinger'a bildirir ve o savaþ gemisinin bölgeden uzaklaþmamasý halinde bunun bir 'Türkiye- Yunanistan savaþý'na dönüþebileceðini söyler.
Kissinger, 'Þu anda orada öyle bir yunan savaþ gemisi bulunmadýðý'ný bildirse de; Ecevit, ýsrarla 'Var.' der ve 'geri çekilmezse, vuracaklarýný' söyler. Kissinger, 'Öyle bir gemi yok.' dediyse de, Ecevit'in ýsrarla 'vurmak'tan bahsetmesine, 'Öyle ise, vurun!..' karþýlýðýný verir ve o savaþ gemisi vurulur.
*
Vurulan savaþ gemisi, kendimize ait 'Kocatepe Zýrhlýsý olup, 54 denizci askerle birlikte Akdeniz'in derinliklerine gömülür.
Konu, bir parola þifresinin yanlýþ söylenmesi hatasýndan kaynaklanmýþtýr ve elbette basit deðildir.
'Kocatepe Zýrhlýsý'nýn kendi güçlerimizce vurularak batýrýldýðý yýllarca fýsýltý halinde söyleniyordu, ama yazýlamýyordu. Ama Amerika'nýn, üzerinden 25 sene geçince açýkladýðý gizli askerî bilgileriyle bu durum, 1999 yýlýnda ortaya çýkývermiþ ve konu, yanlýþlýkla, 'dost ateþi'yle vurulduðu þeklinde geçiþtirilmiþti.
Dahasý, Kocatepe Zýrhlýsý'nýn komutaný hesaba çekilmediði gibi, bir de, Erbakan'ýn Baþbakanlýktan uzaklaþtýrýlmasýyla noktalanan 28 Þubat Askerî Darbe Zorbalýðý günlerinde çok etkili olan bir komutaný bile olduðu, o ve diðer denizcilerin, Ýsrail rejiminin kurtarma ekiplerince denizden toplandýðý, daha sonra anlaþýlmýþtý.
'Kocatepe Zýrhlýsý'nýn o komutanýnýn '28 Þubat 1997 Askerî Darbe Zorbalýðý' günlerindeki davranýþlarý bilindiði gibi, kendisini kurtaran Ýsrail rejimine þükran borcunu asla unutmadýðý da yazýlýp çizilmiþti.