Zaten zor bir yýl olan 2020’yi bir günde iþlenen dört kadýn cinayetinin verdiði dehþetli acýyla kapatýyoruz.
Malatya’da üç çocuk annesi gencecik bir kadýn, Selda Taþ sabýkalý, uyuþturucu baðýmlýsý eþi tarafýndan kafasýna kurþun sýkýlarak öldürüldü. Çocuklarý bunu gördü. Katil koca cezaevine gitti, çocuklar baþ etmekte zorlanacaklarý büyük bir acýyla kalakaldý.
Diðer üç kadýn da en yakýnýndaki erkeklerce öldürüldü. Katili akademisyen Aylin Sözer’i Maltepe’de, þizofren oðlu Vesile Dönmez’i Gaziantep’te, üniversiteli oðlu Betül Tuðluk’u Ýzmir’de katletti.
Bir bile fazladýr ama ne yazýk ki 2020’de 250’yi aþan sayýda kadýný bu þekilde kaybettik.
Aileler acýlý, hepimiz endiþe içindeyiz. Toplumun her kesiminden tepki geliyor. Yakýnmalar, önlem alýnsýnlar, suçu baþkasýna atanlar. Kadýn cinayetleri üzerinden siyaset yapanlar da var ama biz ana meseleden sapmayalým.
Neticede evet, kadýnlar erkekler tarafýndan katlediliyor. Hem de çok büyük oranda tanýdýklarý ve -en azýndan bir zamanlar- sevdikleri erkekler tarafýndan...
Ama bunun 90’lar, 2000’ler boyunca tartýþýldýðý gibi coðrafi ve kültürel kodlarla ilgisi yok. Toplumun her kesiminden, ülkenin her bölgesinden erkek kadýn öldürebiliyor.
“Duyarlýlýk arttý, cinayetler fark edilir oldu” tespitini aþan bir durum var. Ama CHP ve HDP’nin “yüzde 300 arttý” diyerek suistimal ettiði gibi de deðil. Çünkü emniyet ve hastane kayýtlarýna “cinayet” diye girilen bilginin 2003 sonrasýnda “kadýna yönelik þiddet” ve “kadýn cinayeti” þeklinde iþlenmesiyle oran aniden çýktý ortaya.
Tahammül edilemez bir durum var ortada. Ne yapmalýyýz? Birkaç nokta:
· Yasalarýmýz gayet saðlam ama mevzuat yetmiyor. Yasalarý hayata geçirecek olan hakim ve savcýlarla kamu görevlilerinin meseleyi iyi kavramasý ve vakaya, dosyaya uyarlamasý gerek.
· Hem daha fazla saha çalýþmasý yapýlmalý hem de yargý mensuplarýnýn bu çalýþmalarý iyice sindirmesi.
· En önemlisi topyekun zihniyet deðiþimi. Kadýnlarla erkeklerin hayatý algýlama, hayata karýþma biçimleri deðiþiyor. Ýki cins arasýndaki farklýlýk basit gözlemlerle bile tespit edilebiliyor. Haliyle evlilikten beklentiler, sorun çýktýðýnda alýnan tutumlar da deðiþiyor. En büyük sýkýntý araya ayrýlýk ve þiddet girdiðinde yaþananlarda.
· Cinsiyete yapýlan aþýrý vurgu eþler/cinsler arasý rekabete dönüþüyor. Eþit ve adil bir iliþki için kadýn da erkek de, hem kendinin hem karþýsýndakinin önce ÝNSAN olduðunu unutmamalý.
· Þiddeti sorun çözme biçiminden çýkarmak þart. Anlaþamama, boþanma halinde hayatý ona dar etmek, þiddete baþvurmak ve hatta öldürmek yerine susabilmeyi, kabul etmeyi, çekip gidebilmeyi de öðrenmek gerek.
· Cinayetlerin kahir ekseriyeti ayrýlýk kararýný kaldýramayan erkeklerce iþleniyor. Eski eþ, eski niþanlý, eski sevgili… “Ne yapacaðýmý bilemedim”, “o duyguyla baþ edemedim” dedikleri sýkýþmýþlýðý aþmayý öðrenmeli erkekler. Þiddeti çare görmenin feci sonucunu bertaraf edemeyiz yoksa.
· Kadýn katillerinin hepsi -istisnalar hariç- sonradan piþman oluyor. Prof. Dr. Mazhar Baðlý’nýn kadýn cinayeti iþleyen hükümlülerle görüþerek yaptýðý çalýþmanýn sonuçlarýndan biri de buydu. O son bakýþý, son sözü unutamýyorlar. Özgürlüðü kaybetmenin dýþýnda ölünceye dek vicdan azabýyla yaþýyorlar. Dolayýsýyla cinayet sonrasýna iliþkin verileri de ýslah için kullanabiliriz.
· Medyanýn günahý ise çok, reytingin anahtarý gibi. Marjinal, tekil olaylarýn bile toplumda yaygýnmýþ gibi gösterilmesi büyük sorun. Ayrýca dizilerde, haberlerde, tartýþma ve gündüz kuþaðý programlarýnda þiddetin her tonu öyle iç içe ki çarký durdurmak da deðiþtirmek de kolay deðil ama mümkün.
Yeni yýlýnýz kutlu olsun, 2021 hayýrlar getirsin inþallah..