Madrid'deki NATO zirvesi hakkýnda son söyleyeceðimi önce söyleyeyim.
Pensilvanya ve Kandil'de þu an kýsmî felç durumu var.
Kandil'in elebaþlarý ve FETÖ elebaþý Fetullah Gülen, etraflarýndaki çemberin iyice daraldýðýný, güvendikleri daðlara karlar yaðdýðýný gördüler.
Avrupa'daki PKK'lýlar ve FETÖ'cüler panik halinde nereye kaçacaklarýnýn telaþý içindeler.
FETÖ elebaþýnýn bedduasý, döndü kendilerini vurdu. Önleri kesildi, periþan oldular, dünya onlara þimdi dar geliyor.
Üstelik de 6'lý masanýn kendilerine af vaatlerinde bulunduðu sýrada tokat yediler. Asýl bundan sonra çok çekecekler...
Madrid'de Türkiye açýsýndan, yeni bir sayfa açýldý.
Finlandiya ve Ýsveç'in üyelik talebine, Türkiye'nin fren koymasý bir þantaj deðildi. ABD'ye ve Avrupa Birliði'ne kabul ettiremediðimiz hakikati, yerinde ve zamanýnda masaya getirdik.
Madem ittifak, üye ülkelerin güvenliði içindir, neden bu ülkeler FETÖ ve PKK terör örgütlerine destek veriyorlar?
Bu konuda elimizdeki saðlam delilleri, inkâr edilemeyecek belgeleri ortaya koydukça, baþta genel sekreter, üye ülkeler tarafýndan "Türkiye'nin haklý talepleri dikkate alýnmalý" sesleri yükselmeye baþlandý.
Önceki gün varýlan mutabakatla Türkiye, istediðini aldý.
Finlandiya ve Ýsveç, Türkiye'ye silah ambargosu uygulamayacaklarýný imza altýna aldýlar.
Ýlk defa resmi bir NATO belgesinde PYD/YPG ve FETÖ'ye destek saðlanmayacaðý sözü verildi. PKK'nýn yasaklanmýþ bir terör örgütü olduðu Finlandiya ve Ýsveç tarafýndan teyit edildi. (PKK ile PYD/YPG'nin ayrý tutulmasý, canýmýzý sýksa da, bu husus, söz konusu ülkelerin iç politikasý ile ilgili. Türkiye bu konuda zaman içinde istediðini alacaktýr. Maksat, bu iki ülkenin içeriden karýþtýrýlmasý deðildir. Teenni ile hareket edilmiþ, Ýsveç ve Finlandiya'da hükümet krizlerine yol açmama hassasiyeti gözetilmiþtir.)
Þimdi sýrada, bazý PKK ve FETÖ'cülerin iadesi taleplerimizin karþýlanmasý var.
Kimileri haklý olarak, kimileri de fitne fesat için, "bunlar sözünü tutmaz, Türkiye'nin kazandýðý bir þey yok" algýsý peþindeler.
Evet, baþta ABD, biz Batý'nýn ikiyüzlü, samimiyetsiz ve ciddiyetsiz politikalarýndan çok çektik.
Ancak Ýsveç ve Finlandiya konusunda ipler hala Türkiye'nin elindedir.
Tam üyelikleri için bir süreç var ve Türkiye, varýlan mutabakatýn nasýl yerine getirileceðini takip edecektir.
Yan çizerlerse, NATO üyelikleri de suya düþer...
Bu konuda bizdeki muhalefetin, özellikle CHP'nin duruþu içler acýsý ve gayrý millidir...
Geçtiðimiz 2 Haziran'da Kýlýçdaroðlu, Erdoðan'a seslenerek þunu demiþti:
"Finlandiya ve Ýsveç'ten talep edilenler doðrudur. Ancak biz biliriz ki diplomasi kapalý kapýlar ardýndan yapýlýr. Sonuçlar masada alýnýr. Ciddi devletler böyle yapar. Senin bu yaptýðýn ise ancak kabile devletlerinde olur. Üç-beþ oy almak için ülkenin itibarin yok sayarak, ucuz bir iç reklam malzemesine dýþ iliþkileri kurban ediyorsun."
Sakýn yuh demeyin, nezaketsizlik olur.
Kýlýçdaroðlu'nun eleþtirdiði; Erdoðan'ýn dik duruþu, bize has üslubu oldu.
Bir de akýl veriyor. Boþa konuþuyor. Ýþte sonuç yine masada alýndý.
O "kabile devleti" ifadesi de tam þeflik döneminin CHP'sine yakýþýr...
ÝYÝ Parti Genel Baþkaný Meral Akþener de partisinin dünkü Grup Toplantýsýnda Türkiye'nin baþarýsýný küçümseyen bildik laflar etti:
"Ülke çýkarlarýmýz açýsýndan, son derece önemli bir fýrsat, Sayýn Erdoðan'ýn, dýþ politikayý iç politikaya malzeme yapma sevdasý uðruna, kaçýrýlmýþ gözüküyor."
Bu 6'lý masadakiler milli meselelerin hiçbirinde Türkiye'nin yanýnda olmadýlar. Olamýyorlar.
Bugün olsalardý þaþardýk doðrusu...