Meral Hanım ile Kemal Bey arasında milletvekili alışverişiyle başlayan siyasi paslaşmanın ahengi, İETT otobüslerinin her gün bir yerlerde bozulması gibi teklemeye başladı.
"Seviyeli ilişki" pozunu sürdürseler de ittifakın cumhurbaşkanı adayı kim olacak sorusu, belli ki ortakları geriyor.
İkili arasında eli daha güçlü olan ve bu ittifaktan avantajlı çıkmayı başaran Akşener oysa.
Bunu Kılıçdaroğlu da biliyor.
Aylarca kapı kapı dolaşarak olgunlaştırdığı, Gül'ü Erdoğan'ın karşısına çıkarma projesini "ben kendim aday olacağım" diyerek "hoyratça" bozuvermişti Meral Hanım.
Sonuçta kendi partisinden bile az oy alarak boyunun ölçüsünü aldı ama bu onun ittifak içindeki belirleyici rolünü budamadı.
Faturası ortağına ağır oldu aslında.
Zira Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem Muharrem İnce'ye muhtaç oldu, hem de CHP tarihinde görülmemiş oyu alarak tabana umut veren İnce'yi genel başkanlık koltuğundan uzak tutmak için epey efor sarf etti.
Parti içi mobingin kralını uyguladı rakibine. İspatlayamadığı iddialar attı ortaya... "Saraya giden CHP'li" imasında bulundu...
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayını kamuoyuna "Gel bakalım Muharrem" diye takdim etmekten tutun, İnce'yi Kurultayda umumi tuvaletin yanına oturtmaya kadar vardırdı işi... Kendisini paranteze alarak CHP'ye umut vermek ne demekmiş bir güzel gösterdi Muharrem İnce'ye. En sonunda partiden attı da kurtuldu.
Akşener'in ise Kemal Beyin başına aştığı işler bu kadarla da kalmadı.
CHP-HDP ittifakını gizlemek için ihtiyaç duyulan siyasi kamuflajı sağladı diye Meral Hanıma 15 adet milletvekili verdi Kılıçdaroğlu. Ağlayarak İP'e giden "seçilmişler", sonradan "seçilme garantili" döndüler CHP'ye.
Koltuğa oturduğu günden beri -ki 11 yıl oldu- CHP'nin oyunu tek puan bile artıramadı, hatta hem HDP'ye, hem İyi Parti'ye oy kaybetti ama Millet İttifakı'nın lideri pozisyonu siyasi kariyerinin zirvesi sayılır.
Meclisin onurundan, siyasilerin iradesinden bahsetseler de sık sık, milletvekili alış verişinden hiç gocunmadı bu ikili.
Ama mesela HDP -CHP'nin aksine- hiç minnet duymadı Meral Hanıma.
Hatta her fırsatta yüzlerine yüzlerine "o koltuklara HDP sayesinde oturdunuz, haddinizi bilin" bile dediler İyi Partililere.
Muhalefet bileşenleri koro halinde "erken seçim" istese de seçime en hazır olamayanlar onlar aslında.
Cumhur İttifakı'nın adayı en başından itibaren belli. Hiç tartışma yok. İttifakın gizli gündemi yok, gizlenen bir ortağı yok.
Bilakis uyum ve hedef birliği var.
Karşısında ise bir kez daha aynı şekilde çalışıp çalışmayacağı bilinmeyen, gizlenen ortağın isyanlarda olduğu çok parçalı bir olasılıklar bloğu var.
Son haftalarda ise Millet İttifakı'ndan kamuoyuna yansıyan tek konu adaylık yarışı artık.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarıyla CHP genel başkanı arasında çok da gizlenemeyen bir yarış sürmekte.
Ekrem İmamoğlu'nun ajansıyla Mansur Yavaş'ın ajansları alttan yürüttükleri kampanyalarını Kılıçdaroğlu'nun hayli düşük çıktığı kamuoyu araştırmalarıyla destekliyor. Sosyal medya performansları, hastag çalışmaları falan hayli acul.
CHP medyasında da klikler arası rekabet açıktan ekranlara yansımış vaziyette. İşler hayli karışacak gibi.
Son meydan okuma heyecanı iyice artırdı.
İBB'nin 30 Ağustos etkinliğinde Ekrem Bey ile Meral Hanım arasında cereyan eden "vals" karşı ittifakın kahrını çeken Kemal Bey'i epey rahatsız etmiş. Akşener İmamoğlu'nu çağ açıp çap kapatan Fatih Sultan Mehmet'e benzeterek sadece ölçme ve değerlendirmede değil, analiz etme - ifade etmede de yetersiz olduğu için bozulmamıştır elbette Kılıçdaroğlu.
Açıkça CHP Genel Başkanını bırakıp belediye başkanına "lider" demesi kırmış olmalı onu.
Bu hamleye bir cevap vermeliydi Kemal bey, verdi.
Hem adaylığını sürdürmek, hem de Akşener'in İmamoğlu cilasını silmek için "çok adayla girebiliriz seçimlere" dedi.
Ve hamle sırası Meral Hanıma geçti.
Fox ekranlarında "Meral Akşener olarak kendim için en ufak bir plan yapmıyorum. Türkiye'nin önünü tıkayan ben olmayacağım" dedi Meral Akşener.
Bakalım bu çekişme nereye varacak.