Toplumlarýn zamana ve deðiþime karþý kalkanlarý vardýr. Ýnsanoðlu hangi dine mensup olursa olsun arketiplerinden, kolektif hafýzasýndan ve semavi dinler öncesi taþýdýðý yüklerden kolay kolay kurtulamaz.
Dünyada tek tanrýlý dinlere inanan kitlelerin uygulama pratiklerinde, tanýþtýklarý coðrafyanýn ve güzergahlarýn etkisiyle hissedilir farklar vardýr. Þüphesiz Allah kötülüðü men eder ve iyiliði emreder. Ancak bu özün etrafýnda teferruatlar vardýr. Bizim Ýslamlaþma sürecimizde dilimizin anlama/algýlama biçimi bazý kolaylýklar saðlamaktadýr. Bir toplumun anlayýþ ve kavrayýþ biçimi kelamýn idrak edilmesini kolaylaþtýrýr yahut zorlaþtýrýr. Meraklýsý için bu konuda Sait Baþer'in ömrünü verdiði çalýþmalarý rehberlik edebilir.
Kabaca Güney ve Kuzey Ýslam'ý diye ayýracaðýmýz iki anlayýþýn biz Kuzey tarafýndayýz. Türklerin anlama, algýlama ve pratik uygulamalarýnda Ýmam-ý Azam ve Maturidi etkili olmuþtur.
Akýl ve nakil arasýnda tereddüde düþen Türkler bugüne dek aklýn rehberliðinde ilerlemiþlerdir. Herhangi bir olayýn ardýndan konuþmak zarureti yerine karþýmýzda giderek büyüyen meseleler için kafa yorma konforunu önemsiyorum. Herkesin baðýrdýðý, savunduðu, reddettiði bir ortamda anlamak ve toplumsal dönüþümü kavramak zorundayýz.
Türkiye gibi imparatorluk bakiyesi bir ülkede herkes ayný tarihte Müslüman olmadý. Toplumsal zenginliðimizin içinde nüfusumuzun Ýslam'la tanýþma hikayeleri farklý zamanlara ve mekanlara dayanmaktadýr. Tartýþmalarda göz ardý edilen bu boyutu kitleleri ayrýþtýrmaktan ziyade anlamak için vurgulamakta yarar görüyorum.
1970'lerden itibaren kýrsaldan gelen hareketin kentlerde yaþadýðý yalnýzlýðý ve ihtiyaç duyduðu dayanýþmayý tarikatlar, modern cemaatler, hemþehri dernekleri gibi kurumlar karþýlamýþtý. Modern bireyin kendisini tasavvufa veya sýra dýþý bir alana taþýmasý tercih iken çevreden gelen kitleler topyekûn alýþkanlýklarýyla/ deðerleriyle merkeze akýn ettiler. Taþýdýklarý anlayýþý sabitleyip güvenli alanlarýnda var olacaklarýna inandýlar.
Kente tutunma sürecinde, ailesi üzerindeki tehlikelerden çekinenler, sýnýrlarý çizilmiþ korunaklý alanlarý tercih ederler. Koruma/savunma merkezli bu tutum ebeveynin dýþardaki kurtlara karþý çocuðunu kafese koymasý gibidir. Ancak artýk kafes yahut fanus metaforu içinde bulunduðumuz dünyayý resmetmiyor. Ýnternet aðý hiçbir esareti kabul etmeyeceði gibi bilgiye eriþimi de kolaylaþtýrmakta.
Klasik paradigmanýn sorgulandýðý bir evredeyiz. Geçtiðimiz yüzyýllarda Osmanlý ulemasý ve ardýndan Cumhuriyet elitleri kafa yormuþtu. Tepeden gelen keskin politikalar kýrsaldaki kitlede tepkiye neden oldu. Ezan'ýn Türkçeleþtirilmesi ve Türkçe Ýbadet gibi kýrýlmalar devlet-yurttaþ arasýnda yarýklar açtý. Bugün bu sancýlý dönemin yaralarý sarýlýrken toplumsal huzuru temin edecek ve dini alaný günün koþullarýna göre güncelleyecek bir sürecin eþiðindeyiz.
Toplumsal gruplarý ve dinamikleri anlamak yerine genel hükümler vermek problemi kuma gömmekten ibarettir. Bugün devletin dini alanla iliþkisini belirlerken denetim ve özgürlük ikilemi yaþanmakta. Bir taraftan Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý'nýn bütçesi sorgulanýrken bir taraftan da bu kurumun yetki/denetim imkanlarý tartýþýlýyor, ilave tedbirler isteniyor. Oysa dünyada aynýlaþmak, homojenleþmek yerine kimlikler öne çýkýyor. Birey varoluþunu kimliðiyle, farklýlýðýyla ortaya koymak istiyor. Bugün bizden farklý olana verdiðimiz tepki yarýn bize de verilebilir.
Kentlerde doðan gençleri deizmle suçlayan ebeveynlerin cevaplayamadýðý sorular var. Sorulara zamanýn ruhuna uygun ve güncel cevaplar aramak yerine geçmiþ tatbikattan ve tarihten misaller vermek ne yazýk ki bugünün gençlerini tatmin etmiyor.
Bilgiye eriþebilen gençler okuduklarý kaynaklardan kendisine öðretilenleri sorgulayabiliyor. Ýslam inancý ve uygulama pratikleriyle ilgili birçok safsatanýn Kur'an'la ve tevhid inancýyla çeliþtiðini gençler saf akýllarýyla tespit edebiliyorlar.
Batý'da çok konuþulan ve zaman zaman öne çýkan reform meselesi ise Protestanlýk ve Vehhabilik gibi iki tarihsel tecrübeye dayanýyor. Oryantalist Batý'dan, Mýsýr'dan, Ýran'dan Pakistan'dan ve Suud'dan gelen reçetelerin dini alana faydasý olmadý. Ýthal hareketler bu kadim coðrafyada mayalanmadý. Çünkü makul yol bu topraklarda daha önce tecrübe edilmiþ ve yaþam pratiklerinde var olmuþtu. Eksik kalan ise hakikate ulaþmak için bugünün yöntemlerini kullanabilmek.
Türklerin Ýslamlaþmasý ve bu topraklarý yurt edinmesi bir baþarý hikayesidir. Yesevi ocaklarýnýn Balkanlara kadar taþýdýðý tevhid inancý anlatý geleneðiyle mayalanýr. Her biri anlatý kahramanýna ve unsuruna dönüþtürülen dini/milli motifler nesillerin inancýný mayalamýþtýr. Hz. Muhammed'in insanlýða rol model olduðu, adalet, erdem, sadakat, dürüstlük, yardýmlaþma vb. davranýþlarýyla insanlýðýn kurtuluþ elçisi olduðu toplumsal bilincimizde yer edinmiþtir.
Bugün tartýþtýðýmýz meseleler dün daha çok konuþulmalýydý. Deðiþime direnmek ve zamanýn ruhunu kavramak için referanslarý var bu toplumun. Bu meseleyi travmalý kuþaklar çözemeyecektir. Zor dönemeci ebeveynlerini eleþtiren, sorgulayan, hakikati arayan gençler aþacaktýr. Onlar kelâmýn kýymetini bilecek olgunluða ve maziye sahipler.
Umudumuz gençlerde. Onlar erdemli ve özgür Müslüman modelini, bugünün yöntemleriyle yorumlayarak dünyaya ulaþacaklar.