Kerbelada su neyse, Bolu Beyi'nde vicdan o

Ne demiştik " Mazlumu sevindirmenin en güzel tarafı, zalimini üzmektir".

Allah kimseyi, kimsesizlerin aşını kesmekle guru duyacak leşliğe düşürmesin. Ve Allah, kimseyi mazlum insanlara haksızlık yapmayı hizmet zannedip, faşizmin doruklarındaki alçaklığa düşürmesin.

Bolu'daki et yığını evet et yığını diyorum çünkü içinden vicdanı ve merhameti çekilmiş her canlı yürüyen posadır. Bolu'daki et yığını koltuğunu Esed'e kiraya vermişçesine murdar kelime telefi açıklamalar yapıyor. Koltuğunu dönüşümlü olarak Esed'le paylaşsa kimse şaşırmayacak .

Bu nefes alıcı müzmin vicdansız şöyle söyledi,

'Yabancı uyruklu kim varsa abonemiz olan, su fiyatlarına, katı atık ücretlerine başta olmak üzere bazı ücretlerde 10 kat zam yapacağız. Gitsinler istiyoruz.

Gerçi kadavralar konuşmaz ama bu konuşuyor. Seçilmeden önce seçim vaadi olarak da " Suriyelilere aş vermeyeceğiz" demişti. Kafatası örümcek ofisi olan bu şeyler , mazlumların kursağından geçecek bir tas çorbanın avcısı kesildiler.

Merhamet ne büyük koruyucu, insani bağışıklık düşünce sinek dağıtan bataklığa nasıl da dönüşüyorlar.

Düşünsene bunların torunları " Dedem belediye başkanlığı zamanında mazlum insanlara zulmetmiş" diye anlatacak . ideolojik karşıtlık cepheleşme başka bir şeydir ama merhamette bile birleşemeyen canlı, saksı olsa çiçeğin tenezzülü olmaz o derece.

Hiçbir şeyin ne demek olduğunu anlamak istiyorsan bir defa aynaya bakman yeterli . Kusura bakma da devlet , bu mazlum kardeşlerimizi senin insafına bırakmayacak kadar şerefli bir devlet.

Daha dün Türkiye'den İdlip çatışmasızlık bölgesine dönen , bir fidanı şehit ettiler. Savaşın diyorsunuz ya, eşit şartların olmadığı yerde katliam vardır.

Sözlerimin arkasındayım diyorsun , doğru söylüyorsun , önüne geçemeyecek kadar da korkaksın. Sığınmacıları sığındığın ağaç arkasından izleyen bir fil höykürtüsü sen .

Sen şimdi eğlen , sırıt gurur duy siftahsız vicdanınla , asıl mülteci kimdir biliyor musun , vicdanını merhametini cüssesinde misafir zanneden alçaklardır.

Gelelim aramızdaki, homurdanan canlılara. Mahallemizde vicdana cetvel tutmaya çalışan , faşistlerle düet yarışına giren , Ensar olmayı ahkamına katık edip, soslandırıp sonra yüz çeviren yüzsüzlere gelelim.

Önce kendimize, uğrayalım sonra konuya gelelim bence.

Yaşarken de ruhumuza Fatiha okuyalım olur mu en azından ölmediğimize şükür yerine geçer..

Niye söylüyorum bunu " Yapacak iyi şeylerimiz olduğuna dair ruh bakım çalışmasına ihtiyacımız olduğundan söylüyorum".

Şu sıralar kendi içimizde de kısık ses gevezeliğine gark ettiğimiz bir konu var. Kürdanı ağzımıza takıp kovuk arama fonu haline gelen " Suriyeli kardeşlerimiz" konusu. Nedense masaya oturduğumuzda kolay lokma menüsü bu. Kendi içimize bakmak yerine başkalarının şikayetinin notalarını çıkarıp seslendirme modundayız.

Suriyeliler bize kaybettirmiş. Bizimkilerdeki onay cümlesi: Ama haklılar gerçekten çok tepki var" gargaramız da cepte!

Kimse kusura bakmasın bize kaybettiren Suriyeli kardeşlerimiz değil, bize kaybettiren kafatası içinde faşizme nazır ırkçılıkla, vicdansızlarla mücadele edemeyişimiz.

Bize kaybettiren, onların yaptığı algıya tav oluşumuz. Bize kaybettiren, algı yapıcıları görecek feraset boşluğunu " Aman koltuğuma nazar değmesin" evhamıyla dolduruşumuz.

Bize kaybettiren, aylaklıktan avladığımız sineklerle uğraşırken büyükbaş vicdansızların hakaretlerine maruz kalan garipleri unutuşumuz.

Bize kaybettiren, bir akşam yavrusuyla pazara çıkıp çürük sebzeleri toplamaya giden Suriyeli annenin evlatsız döndüğü eve kör oluşumuz. Algıcı şeref züğürtlerinin zevk ve sefa içinde yaşıyorlar diyerek salya sıvayışlarına kolay yoldan kafa sallayışımız. Gidin bakın sefa nerede? İki tahtayla ahır olmaktan son anda kurtulmuş evlerde ne dramlar yaşanıyor.

Bize kaybettiren kendi eteğimizdeki ifşası zor taşları dökmeye üşendiğimizden, gariplerin tenceresinde kaynayan taşa kafa yoruşumuz.

Yahu, o ağzı havada adamlığı nal toplayan algıcıların, maaş alıyorlar, nargile içiyorlar yalanına ensarlık ahkamı kesenler de inanmışsa Allah müstehakımızı versin.

Senin ülkendeki işsizler iş beğenmeyince Suriyeli gariban talip olup çalışır " İşimize mani oluyorlar" dersin.

Ağız dolusu gereksiz cümlelerle geviş endamı eyleyip rahatsızız dersin ama ucuz çalıştırır üstüne bir de hakkını vermezsin.

Köpek bağlasan durmaz dediğin yere fahiş kira bedeli koyarsın o zaman kıymetli olur bizim kiracı Suriyeli..

Bakın asıl hezimet bizi bizle vurmaya çalışanların ekmeğine bu kardeşlerimizi sürmekle başlayacak.

Bizi bir oy eksiği değil ama bir dua eksiği bir ah fazlası bitirebilir.

Eyvallah.