Birkaç gündür bana en çok sorulan soru “Kıdem Tazminatı kalkıyor Mu?” şeklinde.
Öyle ya, kıdem tazminatı ile ilgili taslaklar her gündeme geldiğinde çalışanların aklına gelen ilk soru kıdem tazminatının kalkıp kalkamayacağı oluyor.
Burada ilk elden başta belirtelim, kıdem tazminatı konusu daha çok tartışılır.
Önceki modellerden farklı olarak bu sefer kıdem tazminatının bir kısmı işveren üzerinde devam ederken, diğer bir kısmı Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi üzerinden ikinci basamak emeklilik sisteminde değerlendirilecek.
Daha önce de yazmıştım, ülkemizde işyeri esaslı emeklilik sistemi bulunmuyor.
Çalışan herkes için zorunlu olan sosyal sigortacılıkla ve SGK tarafından sağlanan sosyal güvenlik sistemi uygulanıyor. Yine, üçüncü basamak olan gönüllü emeklilik sistemi (Bireysel Emeklilik Sistemi) uzun yıllardır uygulanıyor.
Ancak, ikinci basamak olarak adlandırılan ve 2017’de BES’e otomatik katılım uygulaması ile uygulamaya konulmaya çalışılan işyeri bazlı emeklilik sistemi ise tam olarak uygulanmıyor. hem zorunlu tutulmadı hem de işveren katkısı eklenmediği için amaca ulaşılamadı. Dolayısıyla eksiğimiz, çalışanın maaşından kesilen, işverenin de katıldığı, devletin de desteklediği ikinci basamak işyeri bazlı emeklilik sistemidir. Gerçi bu sisteme de geçtik ancak.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, emeklilikte oluşacak gelir kaybını telafi edecek, çalışma dönemindeki yaşam standartlarını korumayı sağlayacak ek emeklilik gelirinin oluşmasını ve hane halkı tasarruflarının artırılmasını amaçlayan bir sistem olarak kurgulanıyor.
NE DEĞİŞECEK?
İşçinin bir yıllık çalışması karşılığında hak ettiği 30 günlük kıdem tazminatı mevcut durumda brüt ücretinin yüzde 8,33'üne karşılık geliyor. Yeni sistemde ise, bu oran iki farklı şekilde hesaplanacak. Birincisi 8,33 oranının 3 puanlık kısmı (ki bu bir yıl için 30 günlük kıdem tazminatının yüzde 36’sına karşılık geliyor) işveren katkısı bireysel fon hesabında toplanacak. Kalan 5,33 puanlık kısmı (ki bu bir yıl için 30 günlük kıdem tazminatının yüzde 64’üne karşılık geliyor) işveren üzerinde kalmaya devam edecek.
60 yaşını doldurmamış katılımcıların talep etmesi halinde, bir defaya mahsus olmak üzere evlilik, bir defaya mahsus olmak üzere işsiz kalınması, ilk konut edinimi ve ağır hastalık gibi sebeplerin her biri için, başvuru tarihindeki bireysel emeklilik hesabındaki birikim tutarının yüzde 10'unu ve çoklu yararlanım halinde kısmi çekiş hallerinin tamamı için her halükarda kısmi çıkış oranının yüzde 20'sini geçmemek üzere defaten ödeme yapılabilecek.
ESKİ HAKLAR YANACAK MI?
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, 1 Ocak 2022 itibarıyla başlayacak ve tüm özel sektör çalışanları yeni sisteme girecek.
Devlet memurları ile serbest çalışan, vergi mükellefleri, şirket ortakları ile esnaf ve sanatkârlar Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi kapsamına girmeyecek.
En çok merak edilen soru olan eski haklarda bir kayıp olmayacak. 1 Ocak 2022'de kanunun yürürlüğe girmesiyle tüm çalışanların kıdem tazminatına tabi geçmiş döneme ilişkin hakları aynı şekilde korunacak. Şartlar sağlandığı takdirde 1 Ocak 2022'den önceki haklar işveren tarafından işçiye ödenecek.
Yine 1 Ocak 2022'den sonra kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek bir şekilde işten ayrılan işçiye hem eski hakları hem de işveren uhdesinde devam edecek yeni döneme ilişkin hakları ödenecek. Sadece bireysel hesaba ödenen kısım 60 yaşına ödenmeyecek olup, belli şartlarla kısmi çekme hakkı tanınacak.
Çalışanın bu tarihten önceki çalışma sürelerine ilişkin kıdem tazminatına ilişkin hakları güvenceye alınarak karma TES'e geçiş yapılacak. Dolayısıyla 1 Ocak 2022'den sonra kıdem tazminatını hak edecek şekilde işten ayrılan çalışan, geçmiş kıdem tazminatını alabilecek, ayrıca yeni sisteme bir aktarım yapılmayacak.
NE YAPILMALI?
Konunun yeniden gündeme gelmesiyle birlikte Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TİSK ve TOBB olmak üzere emek ve iş dünyasını temsil eden örgütlerin görüş ve endişelerini Sayın Cumhurbaşkanımıza ayrıntılı olarak paylaştıklarını belirtmiş olalım. Umarım burada sağduyu ve aklıselimle hareket edilir, tarafların talep ve beklentileri dikkatle not alınarak iş barışı bozulmaz.
Toplumun tümünü ilgilendiren bu kadar önemli bir konunun çözümü için işçi, işveren ve kamuyu temsilen uygulamacı ve akademisyenlerden bir bilim kurulu oluşturularak detaylı çalışmalar yapılması faydalı olacaktır.