Kılıçdaroğlu CHP'ye değilse, kime faydalı?

CHP’ye oy vermeyen bizler, bu partinin kurultayı, genel başkanı ve yöneticileri ile neden uğraşıyoruz.

Çünkü Türkiye’yi uğraştırıyorlar. CHP bugün yönetim anlayışı ile Türkiye’nin bir güvenlik sorunudur.

İki terör örgütü FETÖ ve PKK ile PKK’nın partisi HDP ile ilişkilerinde CHP, ülkemiz için bir tehdit unsuru haline gelmiştir.

“Gülen cemaati”, gerçek yüzünü gösterip FETÖ olduktan sonra CHP ile beraber yürüyüşüne dair bu sütunda belgeleriyle belki 10 yazı yazdım. Başka gazete ve televizyonlarda da yine belgeli onlarca yazı yazıldı, konuşmalar yapıldı.

Bu FETÖ-CHP yoldaşlığı ne zamandan beri var? FETÖ’nün Baykal’la ilgili kasetinin yayınlanması sonrasında Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasından beri var.

Geçtiğimiz hafta sonu CHP’nin kurultayında 9 seçim kaybetmesine rağmen Kılıçdaroğlu 6. Defa CHP’ye genel başkan seçildi.

Tuhaf bir durum bu.

Hayatın normal akışına uymuyor. Siyasette seçim kaybedenler istifa ederler. CHP’de istifa olmuyor. Tam tersi Kılıçdaroğlu bir daha bir daha seçiliyor.

Bunun izahını demokrasi terbiyesi, demokratik işleyiş, siyasetin kuralları ile falaz izah edemezsiniz.

Bir tek izahı var. CHP’ye faydası olmayan Kılıçdaroğlu ve ekibi, demek ki başka güçler/odaklar tarafından faydalı bulunuyor.

Ümit Kocasakal, Ocak 2018’deki kurultayda CHP’ye başkan adayı olmuştu. Yönetimin, “CNN Türk yayınlarına katılanlar partiden ihraç edilecek” kararı gerekçe gösterilerek 2 Nisan 2020 tarihinde CHP'den ihraç edildi.

Prof. Dr. Kocasakal dün sosyal medya hesabından son kurultayı değerlendirdi.

Özetle söylediği şunlar:

1. Fiziki ve fikri işgal altındaki Cumhuriyet Halk Partisinde, Partimizde; yönetimin sergilediği Kurultay tiyatrosu bitti.

2: “Tek adam” rejimine karşı mücadele verdiğini söyleyen, girdiği her seçimi kaybetmiş “tek adam”, “tek aday” olarak girdiği seçimi kazanarak, çok “demokratik” bir süreçle yeniden genel başkan oldu!

3: Fikir yok, ideoloji yok, tartışma yok, program yok, çizgi yok, kimlik yok, altı ok yok, kurucu felsefe ve ruh yok, Atatürk yok, coşku yok, parti ilkeleri yok, liyakat yok, taban yok, bunca başarısızlığın hesabını vermek yok.

4: Ama açılımlar var, saçılımlar var, ekipler var, etnikçilik var, alt kimlikçilik var, küreselcilik var, delege pazarlıkları ve oyunları var, kişisel hırs ve hesaplar var, liste savaşları var, her yere göz kırpma var.

5: En acısı da; ilkelerine, çizgisine, programına güvenerek, halka somut bir alternatif sunarak, kimliğiyle kendi olarak iktidar hedefinden vazgeçip, “dostlarla iktidar” gibi bir teslimiyet ve yabancılaşmanın hedef olarak gösterilmesi var.

6: Öyle anlaşılıyor ki hendekçiler, kandilciler, yıkım ekibinin baş aktörlerinden Bay Davutoğlu (Serok Ahmet), Bay Gül ve Bay Babacan da bu “dostlar” arasında. Sıkı dostlar! Hadi hep beraber, “Gül döktüm yollarınaaa!”

7: Yani bildik ekran ve köşe masalcılarının pompaladığı boş hayaller ötesinde umut yok, heyecan yok.

8. Partinin altı oka gönülden bağlı yurtsever tabanı ve seçmeni, isyan edip bu gidişe dur demedikçe, birlikte Partimizi geri almadıkça; Kurultay illüzyonlarına, parti içi iktidara, masal anlatmaya ve dinlemeye devam!

Kılıçdaroğlu balonuna batırılmış 8 iğne bu.

Bu gerçekleri biz söylemiyoruz.

CHP’ye genel başkan adayı olmuş samimi bir CHP’li feryat ediyor.

Bu feryat, CHP tabanını uyandırır mı? Harekete geçirir mi? Biraz zor…