Kılıçdaroğlu'nun tezgâhı dağıtılmalıdır!

Seçimlere dizayn edilmiş muhalefetle girip HDP’li, İyi Partili, Saadet Partili elitlerin itaatiyle kendi kendinde “Türkiye muhalefetinin lideri” payesi vehmeden Kemal Kılıçdaroğlu üzerine oturtulduğu köpüğün farkında değil.

Tek başına çıksa er meydanına -bırakın Millet ittifakı bileşenlerini- CHP’ye oy verenlerin dahi kendisine oy vermeyeceğini ezbere biliyor ama. O yüzden cesaret edip de aday olamıyor Cumhurbaşkanlığına.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok imreniyor. Düpedüz kıskanıyor.

Düşünüyor düşünüyor çıkamıyor işin içinden. Hesabı da iyi değil zaten.

Düşünüyor biteviye.

Adam” yeni kurduğu partiyle ilk seçimde iktidar olmuş. CHP dahil bütün eski-köklü partilere nal toplatmış.

Vesayetçilere, muhtıracılara, eskiden olsa minik bir organizasyonla hükümet kurup hükümet yıkabilen beşli çeteye, darbeci baroya, manipülatif medyaya resmen kök söktürmüş.

Girdiği her seçimi kazanmış üstelik. 18 yıldır Türkiye en çok ona güvenmiş, hep ama hep en çok oyu ona ve partisine vermiş.

Kendisi ise hiçbir seçimi kazanamamış. CHP’nin oyu artmadığı gibi eksilmiş de zamanla.

Beceriksizlikleri, gafları, hizipleri, rakiplerini yiyişi…

Gündem olmuş ama saygı görmemiş kimseden. Benimsenmemiş.

Alay konusu olmuş hatta.

Ama işte beğenmese de, güvenmese de kendini oy vermek zorunda hisseden kemikleşmiş bir kitlesi var CHP’nin. Şansı Kemal Bey’in.

Oraya da seçimle değil kasetle gelmiş zaten Bay Başkan.

Siyasi tarihi bir yenilgiler tarihi. Seçime girmiş kaybetmiş, girmiş kaybetmiş, girmiş kaybetmiş...

Sözcü, Cumhuriyet, Halk TV, KRT vesairenin soluduğu fanusta gazlanarak yaşıyor ve iktidarın kendilerine teslim edileceği günü “hasetle” bekliyorlar hep birlikte.

Tek umutları ötelerden gelecek destekte.

Madem darbeyle terörle yaptırımla olmuyor, bir de sandığı deneyelim” demiş “okyanus ötesi”.

CHP’ye teveccüh göstermiş, sevince boğmuş ittifakı.

Güvencesi kıvancı hep bundan Kılıçdaroğlu’nun.

Küreselcilere güvenip Türkiye’nin seçilmiş anayasaya göre yetkilendirilmiş Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini tartışmaya açıyor o yüzden. Açabileceğini sanıyor.

27 Nisan e-muhtırasının Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın “sözde değil özde cumhurbaşkanıtehdidini tekrarlayarak güç devşirmeye kalkıyor.

O muhtıranın ertesi gün sahibine iade edildiğini; açılan kapatma davasına, 367 garabetine, Cumhuriyet mitinglerine, “411 el kaosa kalktı” manşetine rağmen AK Parti’nin ilk seçimde oyunu katladığını unuttu mu yoksa?

15 Temmuz’da kendisi güvenli evde terlik-televizyon konforu sürerken bu milletin Cumhurbaşkanı’nın arkasında meydanlarda, caddelerde verdiği mücadeleyi unutturmak mı istiyor? Geçti bitti mi sanıyor? Kendini kahraman mı sanıyor!

15 Temmuz’a iftira eden şuursuzun Cumhurbaşkanını da lekelemeye kalkması normaldir, denebilir.

Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun ettiği hakaretin Erdoğan’ın şahsına değil Türkiye devletine ve milletine olduğunu CHP’ye oy verenler dahil herkes görmeli.

Türkiye Cumhuriyeti’nin meşru Cumhurbaşkanına, savaşta Başkomutanına, esasen milli iradeye iftira ediyor Kılıçdaroğlu.

Cezası da buna denk olmalıdır.

CHP Genel Başkanı’nın CHP vekillerinden aldığı haraca güvenip “neyse parası…” anlayışıyla istediği hakareti, iftirayı edebildiği bu siyaset ve ahlak dışı tezgah artık dağıtılmalıdır.