Kimin “Cumhuriyet”i bu? Kılıçdaroğlu'nun mu?

Bu korona günlerinde siyaset bahsine girmeyeyim, kimseye siyasi eleştiri getirmeyeyim dedikçe birileri ısrarla kriz tellallığı yapmak yetmiyormuş gibi sert suçlamaları üzerimize boca etmekten kaçınmıyor.

Siyasi ahlak yerlerde sürünüyor.

Yalan ve iftira gırla.

Koca koca adamlar yalan yanlış haberler üzerinden saldırdıkça saldırıyorlar.

Koskoca genel başkan “Sahra hastanesi” üzerinden Cumhurbaşkanımıza demediğini bırakmadı.

Sonra kendi belediyesinin bilmem kaç günde yaptırdığını iddia ettiği “Sahra hastanesi” fos çıkınca sus-pus oldu.

Bak dünyada eşi benzeri olmayan bir şehir hastanesinin açılışını yaptı Cumhurbaşkanımız.

Hem de bu korona günlerinde!

Sahi o öve öve bitiremediğiniz “Sahra hastahane”niz nerde?

Açılışını yapınız da alkışlayalım sizi.

Sizin yalanlarınız aşikar olduğunda özür dilemek gibi bir huyunuz yok ama bizim yaptığınız bir hizmeti alkışlamak gibi bir ahlakımız vardır, bilesiniz...

İşiniz gücünüz istismar.

Şimdi de Cumhuriyet üzerinden istismara başladınız.

23 Nisan’da Meclis’te yapılacak Cumhuriyet özel oturumu üzerinden kriz çıkartmayı marifet bilen bir dili kuşandınız.

Bilmeyen de sanır ki TBMM Başkanı 23 Nisan’da Cumhuriyet özel oturumu yaptırmak istemiyormuş da, hatta Meclis’e gelmek isteyen milletvekillerini engellemek için barikatlar kurmuş da Kılıçdaroğlu ve partisi o barikatları yara yara Meclis’e gideceklerini açıklıyorlar...

Kılıçdaroğlu’nun sözcüsü “hodri meydan!” bile çekiyor baksanıza!

Ne büyük cesaret!

Keşke o meydan okumayı PKK ve FETÖ için de yapabilseydiniz!

Hem PKK’nın partisi ile işbirliği yapacaksınız hem FETÖ’nün siyasi emelleri doğrultusunda hareket edeceksiniz, hem de kalkıp “Cumhuriyet” üzerinden Cumhurun başkanına “hodri meydan!” çekerek tam da o terör örgütlerinin ve arkasındaki efendilerinin hoşuna gidecek bir siyasi krize öncülük etmeye çalışacaksınız, e pes yani!

Adı Cumhuriyet olan bir gazetenin de adında Cumhuriyet olan partinin de bu ülkede bir milli güvenlik sorununa dönüştüğünü artık milletimiz görmeli.

Cumhuriyet malum güçlerin operasyon gazetesine, Kılıçdaroğlu CHP’si de siyasi merkez üssüne dönüşmüş durumda.

ŞEHİR EŞKİYALIĞINI SİYASET ZANNEDENLER

CHP’nin ilçe başkanı yanına aldığı birkaç kişiyle kalkıp Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı değerli bilimadamı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un evini görüntülemeye gidiyor.

Öncesi var.

Cumhuriyet gazetesinin yalan haberiyle başlayan bir operasyon.

Hani Kandil’deki teröristlere laf dokundurmayan, FETÖ’cü bir savcının sürmanşetten röportajını veren, FETÖ’nün MİT tırlarına yönelik operasyonunun medya kolu olarak işlev gören, savcı Selim Kiraz’ı alçakça şehit eden teröristlere güzelleme yapan gazete var ya, adı Cumhuriyet olan, işte o gazete Altun’un Vakıflar’dan yasal yollarla kiraladığı bir arsa üzerinde kaçak yapılaşma yoluna gittiğini yazdı.

“Boğaz’da kaçak yapılaşma!” haberi tamamen asılsızdı tabii.

Ne böyle bir yapılaşma vardı ne de İBB tarafından yapılan bir yıkım.

Yalan haberin üstüne CHP il örgütü atladı.

“Gezici Başkan”ları “gezi ruhu”nu kuşanarak ayaklandı.

Emrindeki ilçe başkanı durur mu?

Soluğu tıpkı bir eşkiya gibi Altun’un evinin önünde aldı.

Evi teftişe çıkmış bir edayla fotoğraf çekmeler vs...

Evde Altun’un değerli eşi ve masum çocukları var.

Neye uğradıklarını şaşırıyorlar!

Sahi siz kimsiniz ya!

Ne hakla orada bulunursunuz, evi fotoğraflamaya kalkışırsınız ya!

Hangi cüretle o annenin ve masum çocukların yüreğine korku salmaya çalışırsınız ya!

Bu nasıl insanlıktan ve ahlaktan yoksun bir davranıştır ki sahipleri utanacakları yerde kahraman edasıyla konuşmayı sürdürüyorlar!

Sahiden yeter artık!

Sabrımızı ziyadesiyle zorluyorsunuz artık!

Varsa Altun’la bir hesabınız mertçe çıkar onunla görürsünüz.

Evine gitmek, hane halkını taciz etmek hangi mertliğe sığar ha söyler misiniz?

Görünen o ki siz bir türlü mert olmayacaksınız.

O vakit mertçe anladığınız dilden sizinle konuşmasını biliriz elbet.

Sahiden yeter artık!