2008 finansal krizinin etkileri devam ederken Covid-19 salgýný dünya ticaretini olumsuz yönde etkiledi. Çalýþmayan fabrikalar ve lojistik sektöründeki aksaklýklar piyasalarý alt üst etti. Alýnan tedbirleri dünya ticaretini aksatýrken IMF devreye girmiþ ve baþvuran ülkelere destek vermiþti.
Türkiye ise salgýnla mücadele ederken üretim çarklarýný aksatmadý ve turizmini de ayakta tutmaya çalýþtý. Her ülkenin kendine göre çareler aradýðý bir dönemde yakýn zamanda yaptýðý saðlýk yatýrýmlarý sebebiyle yurttaþlarýný sokakta býrakmadý ve hastanelerindeki yatak sayýsýyla dünya genelinde iyi bir performans sergiledi.
Salgýnýn ekonomik etkileri elbette olacaktý. Bu süreçte ücretlilerin iþten çýkarýlmasý önlendi. Geliri olmayan ailelere nakdi destekler yapýldý. Cüzi de olsa esnafa kira katkýsý saðlandý.
Salgýn dönemi Türkiye'nin dýþarýda en aktif olduðu döneme rastladý. Bir yandan Karabað savaþýnda kardeþ Azerbaycan'a destek verilirken Suriye'de ve Irak'ta terörle mücadele hýz kesmedi. DAEÞ, YPG/PYD, PKK terör örgütleriyle içerde ve dýþarda mücadele sürdürülürken savunma sanayimizdeki yerlilik oraný arttý. Libya'da seçilmiþ hükumetin davetiyle askeri varlýðýný sürdüren Türkiye farklý aktörler ve ülkelerin hedefleriyle kendini çatýþma içinde buldu. Ancak bu gerilim ortamýný dünya kamuoyunda bir sýçrama tahtasýna çevirebildi.
Salgýn döneminde dünya politiðini etkileyen önemli olaylardan biri ABD'nin Afganistan'da ayakta tuttuðu hükumeti yüzüstü býrakarak ülkeyi kaosa terk etmesiydi. Katar dýþýndaki Körfez ülkelerinde bu süreç sessiz bir rahatsýzlýk yarattý.
Ekim 2020'den itibaren BAE medyasýnda Türkiye ve Erdoðan hakkýnda olumlu haberler çýkmaya baþlamýþtý. 17 Kasým'da Bahreyn Dýþiþleri Bakaný'nýn ziyareti Ankara ve Körfez arasýnda pragmatik bir dönemin baþlayacaðýný iþaret ediyordu.
Erdoðan – Al Nahyan görüþmesi gerilimli bir dönemden sonra yeni bir sayfa olarak deðerlendirilebilir mi? Beyaz bir sayfa için henüz erken. Ancak birtakým sorunlar ve anlaþmazlýklara raðmen bazý baþlýklarda ortak çýkarlar ve iþbirlikleri mümkün. Türkiye üretim sisteminde olduðu F35 programýndan çýkartýldý, ABD tarafýndan BAE'ye söz verilmesine raðmen F35 satýþý iptal edilmedi ancak Biden döneminde süreç yavaþlatýldý.
Þüphesiz iki ülkeyi bir araya getiren geliþmelerin baþýnda savunma sanayindeki üretimler ve Türkiye'nin sahada elde ettiði baþarýlar göz ardý edilemez. Sert güç yalnýz baþýna yeterli deðildir. Ancak akýllý güç etkili oldu ve Libya gibi hassas bir bölgenin geleceði için taraflar farklý baþlýklarý konuþabilir hale geldiler. Körfez sermayesinin Türkiye gibi üreten, lojistik altyapýsýný tamamlamýþ enerji koridoru bir ülkeye gelmesi gayet gerçekçi bir durum. Elbette son yýllarda savunma araç gereçlerinin üretimi ve ihracý dikkatleri Türkiye'ye çekti. Bütün bu geliþmeler, mevcut ekonomik atmosfer ve sert gücün maliyeti bölge ülkelerini ideolojik bakýþtan pragmatizme ve reel politiðe zorladý.
Ankara, Abu Dabi'den sonra Riyad ve Kahire'yle de iliþkilerini yumuþatacak görünüyor. Tel-Aviv'deki yeni iktidarýn Ankara ile diyaloða istekli olduðu da bir gerçek. Ýbrahim anlaþmasýnýn bileþenlerinin Ýran'a karþý tutumlarý her ne kadar belli olsa da bir çatýþmadan çok dengeli mücadele arayýþýnda Türkiye'yi kendilerine yakýn görme arzularý var.
Önümüzdeki dönemde iklim krizi ve Paris Ýklim Anlaþmasý'nýn sanayileþmiþ ülkelere ve petrole dayalý sektörlere etkisi olacak görünüyor. Körfez'in en önemli gelir kaynaðý olan petrolün fiyatýnýn epeydir düþük olduðunu, gelecekte de kýymetinin azalacaðýný unutmayalým. Fosil yakýtlarýn yerini sürdürülebilir enerjinin aldýðý bir dünyaya çok az kaldý.
2016 yýlýnda Londra finans piyasalarýnda Ýstanbul'un katýlým bankacýlýðýnýn merkezi olacaðýna dair analizler yapýlýyordu. Bu süreç DAEÞ/PKK terörü ve ardýndan 15 Temmuz kalkýþmasýyla kadük kalmýþtý. Yakýn gelecekte böyle bir zemin oluþacak mý birlikte izleyeceðiz.