Korona biyolojik bir saldırı olabilir mi?

Ertan Özyiğit dostum dün aradı.

Hasbihal ettik.

Bundan bir yıl önce meğer korona benzeri ölümcül bir saldırı tehlikesine dikkat çekmiş de dikkatimden kaçmış!

Hoş, dikkatimden kaçmamış olsa bile o günlerde bunu bir “komplo teorisi” diyerek elimin tersiyle iterdim.

Hep öyle yapmıyor muyuz?

Öngörüler karşısında tedbir alacağımıza “komplo teorisi” deyip kestirip atmak...

Dahası bunu diyenleri itibarsızlaştırmaya kalkışmak...

Oysa iddiası ve öngörüsü olan herkes can kulağıyla dinlenmeli...

Çağırıp konuşulmalı...

Tüm tehdit algılamalarına karşı yapılması gereken bu...

Ne yazık ki hepimiz bunu ihmal ediyoruz...

Bari bu saatten sonra devlet içinde böyle bir mekanizma oluşturulmalı diyorum...

Komplo teorileri dahil her teori ve öngörü masaya yatırılmalı...

Beka meselesinde de bu duyarsızlığı gösterenlerimiz oldu...

Ülkemizin bağışıklık sistemine yönelik küresel saldırılara karşı “Ne bekası kardeşim!” diyerek alay etmemiz yetmiyormuş gibi bu tehdite dikkat çekenleri hedef tahtasına oturttuk.

Küresel çetenin oyun planı doğrultusunda vekalet savaşı sürdüren ayakçıların içimizdeki hamlelerinden medet umduk.

Artık yeni bir bakış açısı edinmemizin vaktidir.

Aksi takdirde hayatta kalamayız.

Ertan dostumun Star medya grubumuzun televizyon kanalı 24’te 2019’da dikkat çektiği bu virütik tehlike ulusal sınırları dinlemedi.

Ertan kahin mi?

Değil elbette.

Dünyaya açık gözleri ve kulakları olan biri.

İzliyor okuyor.

Bir de gören gözleri var.

Nitekim o 2019’daki programda bunu söylerken elinde tuttuğu dergi The Economist.

Onun başlığa çektiği şifreleri çözerek konuşuyor.

2020 ve sonrasında dünya nüfusunu azaltmayı amaçlayan küresel sermaye çetesinin aslında yeni bir dünya oluşturmak istediğini söylüyor.

Bu dünyanın adı: Dijital dünya!

Yaşlı nüfusun ayak bağı olduğu...

Ayrıca o bütün bir dünyanın ekonomik kaynaklarını sömürmeyi amaçlayan küresel çete yaşlı nüfusu ekonomik yük olarak görüyor...

Ertan’ın öngörüsüne göre bu, küresel çetenin bir biyolojik saldırısı...

Bu saldırıyı başlatanlar amaçlarına ulaştıktan sonra durduracaklar...

Sonuçta bütün bir dünyanın iplerini ellerine geçirecekler...

Ekonomileri çökmüş ulus-devletler eski dünyada oldukları gibi varlıklarını sürdüremeyecekler...

Fiilen çökecekler...

Başka tür devlet biçimleri çıkacak...

Tamamen küresel çetenin hegemonyasındaki yeni bir dünya düzeni kurulacak...

Korona günleri bittiğinde bizi bekleyen bu dünya düzenine dikkat çeken Ertan’ın söylediklerini yabana atmamak lazım...

Eminim ki bundan sonra Ertan’ın da telefonda söylediği gibi Dünya Sağlık Örgütü tüm dünya insanlarının sağlığı için bir çip takılmasını talep ettiğinde yaşadığımız bu derin korku yüzünden “evet” diyeceğiz.

Ve sonuçta yeryüzünde yaşayan herkes küresel bir kontrol altında olacak...

Herkesin sağlık bilgileri tek bir gücün elinde olacak...

Ulusal devletlerin ekonomileri de öyle olacak...

Dijital dünyada büyük ağabey ne derse o olacak...

Kontrolden çıkan olursa da korona hatırlatılacak...

Daha beteriyle belki de...

Bu bir teslimiyet hali mi?

Asla!

Umutsuzluk zinhar!

Lakin yeni bir dünya düzeninin kurulacağını, yani bundan sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek gerekli tedbirlerimizi almamız yönünde yapılan yerinde bir uyarıdır bu...

Dijital bir dünya kurulacak...

Korona yok olmayacak ama onunla da yaşamayı öğrenecek dünya insanları...

Tıpkı diğer virüslerle olduğu gibi...

Kendi dünyamızı kendi kültürel değerlerimizle inşa ederken yeni dünya gerçekliğini de bilmemiz lazım...

Çözüm; yeni dünyaya teslim olmaktan geçmiyor asla!

Kendi yeni dünyamızı, oluşturulmak istenen dünya gerçekliğine uygun nasıl inşa edebileceğimiz konusunda fikir üretmek...

Eski hal muhal artık...

Bu günlerde temin edebilecekler için okunması gereken yeni çıkan bir kitap önerisinde bulunuyorum...

Murat Akan, KIYAMET PLANI, Hayat Yayınları.

Küresel çetenin birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra yeni dünya düzenlerini nasıl kurduklarını belgeleriyle ortaya koyan bir kitap bu.

PARALEL VİRÜSLERE DİKKAT!

Korona günleri bitecek elbet.

Bu felaket günlerinde dahi ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına ve hükümete düşmanlıkta sınır tanımayan paralel virüslerin ihaneti asla unutulmayacak.

Sağda-solda kümelenmiş ne kadar paralel virüs varmış meğer!

Hepsinin adını milletimiz biliyor.

Birbirimizin kıymetini bilelim, elbirlik olalım, devletimize ve ülkemize birlikte sahip çıkalım dedikçe o paralel virüsler sosyal medya veya kuruldukları köşeler üzerinden halkı kışkırtmaya, kendi kindar ideolojileri üzerinden Cumhurbaşkanımızı hedef tahtasına oturtmaya çalışıyorlar.

Meğer içimizde ne çok hain ne çok paralel virüs varmış!