Küresel bir dehþete dönüþen koronavirüs salgýný her gün yeni boyutlar kazanýyor. Sanki “kýyametin mikro-denemesi” yaþanýyor. Ýnsanlar, daha iki hafta öncesinde “vazgeçilmez” zannettiði þeyleri birer birer terk ediyor. Sonu gelmeyen talepler, kolonya þiþesi ile maskeye indirgeniyor.
Dünyanýn asýrlýk düzeni de hallaç pamuðu gibi atýlmýþ durumdadýr.
Düne kadar sýnýrlarý kaldýrarak, globalleþmek için çabalayan devletler bugün elinden gelse bütün sýnýrlarýný surlarla çevirecek.
Marjinal yorumlar peþinde deðilim ama teknolojide ulaþtýðý seviye ile böbürlenen insanlýk aleminin mikroskopla dahi göremediði bir virüs karþýsýndaki acziyetinden ders çýkarmamak da ahmaklýk olur.
Aileden toplumlara ve devletlere kadar uzanan küresel düzenin yapýtaþý “insan”dýr. Bu yüzdendir ki dünyanýn gidiþatýný “insan”ýn sahip olduðu ilke ve deðerler belirliyor.
O halde ey insan… Kendi oluþturduðun izafî “deðer”lere neden “insan”lýðýný inkâr edecek kadar abanýyorsun?
Senden güçsüzlerin haklarý üzerine kurduðun sanal imparatorluklarýn her an bir “hiç” mesabesine düþeceðini neden düþünmüyorsun?
“Hak” mefhumundan yoksun; emperyalist zihniyetler yüzyýllardýr “bencil” bir düzen sürdürüyor. Güzel olan her þeyi kendilerine alýrken, bütün kötülükleri de “diðer”lerine verdiler. Dünya dediðimiz kürenin, kainatta bir “zerre” mesabesinde olduðunu bu yüzden de, “baþkasý”nýn ayný zamanda “kendisi” demek olduðunu hiç düþünmediler. Ayrýca dünyada her þeyin “bileþik kaplar kuralý”na göre çalýþtýðýný, baþkalarýný evlerinden yurtlarýndan ettikleri zaman kendilerinin de evlerinde rahat oturamayacaklarýný, diðerleri için ürettikleri terörün bir gün kendilerine de bulacaðýný, ürettikleri “virüs”lerin sýnýr tanýmayacaðýný, gelip kendilerini de vuracaðýný anlayamadýlar.
Koronavirüsün laboratuvarda üretilip üretilmediði basit bir ayrýntýdýr. Dünyanýn içinde bulunduðu durum her hâlükârda insanlýðýn eseridir. Çevreden enerji, su ve diðer kaynaklarý hatta “insan”ý yok etme pahasýna sömürü yarýþý yapanlar, dünyayý getirdikleri bu durumu iyi anlamalýdýr. Kontrolsüz gücün yýkým getirdiðini görme zamanýdýr.
Ýnsanoðlunun bu salgýndan alacaðý çok ders var.
Ýnsan, kendisi için istediði her þeyi baþkalarý için de istemedikçe asla mutlu olamayacaðýný öðrenmelidir. Bunun için de dünyayý geçip uzayý tanýma peþinde koþarken, önce bütün kötülüklerin kaynaðý olan nefsini tanýmalýdýr.
Dünyada doðal bir düzen vardýr. Doðan her varlýðýn rýzký, yaratanýn garantisi altýndadýr. Þayet herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde bu düzen bozulmuþ; birileri maðdur olmuþsa, onlarýn hakkýný mutlaka birileri gasp etmiþtir.
Oysa en büyük zenginlik, etrafýndakilerle hatta bütün dünyadakilerle birlikte ortak bir huzur, güven ve refah ortamýnda yaþamaktýr.
Dünyanýn kontak kapattýðý, kimsenin evinden çýkmadýðý bu dönemin yýllar boyu devam ettiðini düþünün… Ne iþe yarayacak o baþkalarýný maðdur etme pahasýna toplananlar?
Sadece bir virüsün insanoðlunun bütün alýþkanlýklarýný, hedeflerini ve önceliklerini nasýl deðiþtirdiðini ibretle izliyoruz. Oysa her insanýn “kendi kýyameti”nin kopmasý demek olan ölüm, koronavirüs gibi hayatý sýnýrlayan deðil, tamamen ortadan kaldýran bir gerçektir. Ve herkesin kendi “korona”sý bir gün mutlaka gelecektir.
Emperyalist emeller uðruna dünyayý cehenneme çevirmeye çalýþanlar, “En çoðu benim olsun, en güçlüsü ben olayým” hýrsý uðruna bütün insanî deðerleri yerle bir ederek kurduklarý düzenin her an anlamsýzlaþabileceðini görmüþlerdir umarým.