Üçüncü dünya savaşının bir nükleer saldırı ile başlayacağı konuşulurken bambaşka bir savaşla karşı karşıyayız.
Bir virüs; askerî, ekonomik, siyasî bütün öngörüleri darmadağın etti.
Virüs salgınları daha önce de oldu. Ama dünyada daha önce görülmedik sarsıntılar yaşanıyor.
Fakir ülkeleri, yoksulları, varoşları vuran salgınlar yaşandı. Ama daha çok, devlet başkanlarını, siyasileri, meşhur sporcu ve sanatçıları, iş adamlarını yakalayan böyle bir salgın görülmedi.
Daha önceki salgınlarda da karantina uygulanan bölgeler oldu. Ama koskoca ülkelerin, başkentlerin, en büyük Avrupa şehirlerinin karantinaya alındığı bir salgın yaşanmamıştı.
Farklı, beklenmeyen, öngörülemeyen bir kaos; küresel bir tsunami dalgası ile giderek yıkıcı oluyor.
Silahlarına, teknolojilerine güvenen, bununla övünen, kibir abidesi nice devletlerin eli ayağına dolaştı.
Komplo teorileri birer birer tedavülden kalktı.
ABD, Çin odaklı komplo teorileri, yaşananları izah etmiyor.
Çünkü küresel aktörlerin hepsi aynı büyüklükte sıkıntılardan, problemlerden muzdarip.
Yaşadığımız aslında bir savaş hali.
Her ülke koronavirüs tehdidine karşı toplumsal, kamusal bütün alanlarda bir savaş veriyor.
Artık virüsün kaynağının, nereden nasıl çıktığının bir önemi de kalmadı.
Birbirinin hasmı bütün devletler şimdi kendi derdine düşmüşken, bir yandan da durumdan vazife çıkarmanın hesabını yapıyorlar.
ABD, Çin’e nasıl zarar verebilir. İran’ı nasıl daha fazla darbeleyebilir?
Çin, ABD’den intikam almanın farklı yollarını nasıl bulur?
AB ülkeleri, tarihsel düşmanlıkları için hangi fırsatları yakalayabilir?
İnsanlık düşmanı yönetimler, aşı bulduk diye insan sağlığı ne şekilde oynayabilir?
Küresel sermaye, insanoğlu daha fazla nasıl ezebilir de, semirir?
Biraz sütre gerisine mevzilense de bizdeki muhalefet acaba Erdoğan düşmanlığı için ne hesaplar peşindedir?
Bu kötümser sorulara rağmen, insanlık yeniden bencilliği, menfaatçiliği, kendinden başka kimseyi düşünmemeyi sorgulamak için bir fırsat yakalayabilir.
Başkaları için yaşamanın, iyilik ve hayır yapmanın insanî bir erdem olduğunu hatırlamanın uyanışı başlayabilir.
Böyle arayış dönemlerinde Müslüman’ın hâl diline büyük ihtiyaç doğar.
Kelimelerin anlatamadığını maddileşen şu dünyada insanca bir duruş, Müslüman’ca bir davranış gönüllerin fethi için kim bilir ne kapılar açar?
Gözle bile görülmeyen bir virüs karşısında acizliğini iliklerine kadar yaşayan insanlık tefekkür iklimine girer de Allah’a giden yollara düşerse ne büyük kazanç olur…
Koronavirüs savaşında Türkiye çok başarılı bir imtihan veriyor. Sayın Erdoğan’ın Başkanlığında, bütün bakanlar örnek bir kriz yönetimi sergiliyor.
Bilhassa Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca sakin, ağırbaşlı, konuya hâkim tavrı, hızlı, güven verici tedbirler ile sürekli inisiyatifi elde tutuyor. Her kesimden büyük takdir ve tebrik alıyor.
CHP bile, şahsını tebrik etmese de “Sağlık Bakanlığını” tebrik etti.
Bu da bir aşama sayılır…
Her bakanlığın aldığı radikal tedbirlerin, halkımızın büyük çoğunluğu tarafından destekleniyor olması da krizi atlatmanın en önemli dayanağını teşkil ediyor.