Ýlk vaka 10 Mart’ta tespit edildi. Bir ayýn sonunda Türkiye’nin koronavirüs tablosu yaklaþýk 30 bin vaka ve 725 vefat var. Etrafýmýzdaki çok sayýda ülke ocak ayý baþýndan beri enfekte olmuþken salgýnýn bize geç gelmesi avantajýmýza oldu. Bu sayede bocalamadan hemen ertesi günü en sýký önlemleri almaya baþladýk. Almanya, Fransa, Ýtalya gibi ülkelerde okullarýn, yeme içme, eðlence mekanlarý ve parklarýn kapatýlmasý salgýnýn 30 ila 40. gününde baþlamýþken biz tüm bu tedbirleri daha ilk günden baþlatarak sürecin seyrinde kontrolü ele almýþ olduk. Keza saðlýk sistemimiz iyi olmasý ve tedavi için gerekli olan ilaç ve solunum cihazý gibi ihtiyaçlarýn erkenden temini sayesinde süreç çok iyi yönetiliyor.
Fakat diðer ülkelerin bir aydan uzun süredir enfekte olmasý doðal olarak bizdeki vaka sayýsýnda hýzlý artýþa sebebiyet verdi. Yine de vaka ve ölüm sayýlarý arasýndaki orana ve sayýsal artýþýn tedrici oluþuna ve tabii tedbirlerin sýkýlýðýna bakarak bir Ýtalya, Fransa, Ýspanya ya da ABD olmayacaðýmýzý söyleyebiliriz.
Yine de kimse Ramazan orucu sýrasýnda ihtara misafir davet edebileceðini düþünmemeli.
Bu bayram büyük olasýlýkla aile ziyaretleri de yapamayacaðýz.
Demem o ki bu süreci en az kayýpla atlatabilmek için kendimizi kötü senaryoya hazýr etmek durumundayýz.
Hülasa tünelin ucundaki ýþýða daha zaman var.
Kovid 19, sadece bizim baþýmýzdaki bir bela deðil malum, tüm dünyayý etkisi altýna aldý. En çok da büyük ekonomileri, geliþmiþ ülkeleri vurdu. Ama ne var ki Afrika’ya da ulaþtý virüs.
“Aþýyý Afrikalýlar üzerinde deneyebiliriz” sözünün hesabý, o Fransýz doktora sorulmayacaksa Afrikalýlara þimdiden geçmiþ olsun.
Bu önerinin sorgulanmadýðý bir dünyada, Afrikalýlarýn Korona’dan patýr patýr ölmesi kimin umurunda olur acaba?
Avrupa Birliði, birlik üyesi Ýtalya ve Ýspanya’ya bile kendi baþýnýzýn çaresine bakýn demiþken üstelik...
Birileri yeni bir Marshall Planýna ihtiyaç olduðundan bahsededursun ülkeler maske için birbirine çelme takýyor baksanýza.
Ýnsana dair tüm tumturaklý söylemlerin sonunda, geldik mi yine insan insanýn kurdudur noktasýna...
Peki ne olacak bundan sonra? Henry Kissinger gibi dünyanýn son 50 yýlýnda imzasý olan stratejistler baþladýlar yeniden kalem oynatmaya.
Küreselleþmeyi tehdit eden bu küresel virüse karþý nasýl mücadele edileceðinin reçetesini çýkarýyorlar.
Dayanýþmanýn önemini vurguluyorlar; kriz döneminde liderlik yapanýn post-kovid dönemine de yatýrým yapmýþ olacaðýný söylüyorlar.
Evet doðru, bu virüs tüm ülkeleri ve insanlarý tek cephede topladý bir bakýma. Ancak insanoðlu bakalým nasýl bir sýnav verecek bu savaþ karþýsýnda?
Nicedir ne iþe yaradýklarý sorgulanan uluslararasý kurumlar, temsilde adalet ve iþlevsellik noktasýnda kendilerini yenileyebilecek mi mesela? Yoksa büsbütün daðýlýp gidecekler mi?
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn son 10 yýldýr devamlý tekrar ettiði “Dünya 5’ten büyüktür” sözünü anlamak için bir musibet mi gerekiyordu illa.
Ülkeler bu akut evrede nasýl hareket ediyorlar, sonraki sürece dair de fikir veriyor aslýnda. Çin, virüsün merkez üssü olduðu halde bugün “Nasýl baþardýk”ýn propagandasýný yapýyor. Hatta Avrupa Birliði’nin el uzatmadýðý üyelerine yardým göndererek, Çin’e karþý tazminat davasý açmaya hazýrlanan ABD’ye yardým eli uzatarak kovid 19 sonrasý dünyanýn yeni lideri benim diyor adeta.
Peki, Türkiye bu süreci nasýl atlatacak?
Elbette salgýn sürecinin yönetimi kadar salgýn sonrasý dünyaya hazýrlýk, bizim için de çok önemli.
Bir avantajýmýz var ki, son 10 yýlý ekonomik, siyasi ve askeri meydan okumalara karþý varolma mücadelesiyle geçirdik.
Dayanýklýlýðý test edilmiþ bir ülke olarak tutulduk salgýna.
Buradan çýkmasýný da biliriz, evvel Allah!