Kudüs'ün dördüncü fatihi kim olacak?

Tarih boyunca dünyanýn merkezi olmuþ topraklar zalimler tarafýndan yine kana bulandý. Zalimler eliyle Kudüs ne zaman kana boyansa, cezamýzýn süresi bittiðinde bir fatih çýkýp mukaddes topraklarý fethetmiþtir.

Ýngilizler dünyayý kendilerine göre þekillendirirken Filistin, Ürdün, Suriye, Irak, Lübnan, Katar, Bahreyn, Ýran, Kuveyt, Arabistan, Umman ve Yemen'in olduðu bölgeye "Orta Doðu" demiþler.

Ýþin doðrusu ise bu bölge "Orta Doðu" deðil dünyanýn merkezi olan bir bölgedir.

Filistin'in baþkenti Kudüs bölgesine Hz. Ýshak boyundan birçok peygamber gönderilmiþtir. Gönderilen peygamber ümmetleri arasýnda Mescid-i Aksâ'ya sahip çýkmak için çok defa savaþlar yapýlmýþ ve bölge her zaman huzursuzluða ev sahibi olmuþtur.

Kudüs'te sadece üç defa uzun soluklu denilebilecek huzurlu yýllar yakalanabilmiþtir.

Hz. Davud peygamber ve Hz. Süleyman peygamber döneminde takriben yüz elli yýl süren bir huzur devri yaþanýr.

Hz. Ömer döneminde ise fethedilen bu topraklarýn en huzurlu süreci baþlar. Fetihle beraber Ýslam'a geçen bu toplumda ve coðrafyada beþ yüz yýl, deyim yerindeyse altýn devir yaþanýr.

Kýsa bir zaman haçlýlarýn zulmü altýnda kalan Kudüs ve Mescid-i Aksâ, Selâhaddin Eyyûbî ile üçüncü ve en uzun (730 yýl) huzurlu dönemini yaþamýþtýr.

Kudüs'te barýþ ve esenliðin, sadece Müslümanlarýn bu mukaddes þehrin yönetimini ellerinde bulundurduklarý dönemlerde sürmüþ olmasý tesadüf deðildir.

Çünkü Müslümanlar hem Hristiyanlarýn hem de Yahudilerin varlýðýný kabul etmiþ ve orada kendi dinlerini yaþayabilecekleri imkânlarý onlara sunmuþlardýr.

Eðer bugün yeryüzünde Hristiyanlýk ve Yahudilik varsa Müslümanlarýn sayesinde vardýr. Eðer Müslümanlar olmasaydý muhtemelen Hristiyanlar ya da Yahudiler kalmamýþ olacaktý.

Zira yapmýþ olduklarý zulme ve iþgale aynýyla karþýlýk verilmiþ olmasý durumunda yok olacaklardý.

Ýngiliz-Yahudi "medeniyeti", Osmanlýnýn zaaflarýndan faydalanarak düþmanlýk tohumlarýný eker ve 1917 yýlý itibariyle bu bölge yeniden zulmün pençesine düþer.

Unutmayalým ki uzun zamandýr bu coðrafyada yaþanan zulüm ve kargaþa, Mescid-i Aksâ ve Kudüs üzerinde yapýlan planlarýn bir sonucudur.

Son peygamberin kendisinden önceki peygamberlerle buluþup onlara orada imamlýk yapmýþ olmasý dini önderliðin Ýsrailoðullarýndan alýnýp Ýslam ümmetine verildiðinin tescilidir.

Yahudiler egemenliklerini kaybettiklerini fark ederek Ýslam'a ve Müslümanlara zulüm etmeye baþlamýþlardýr.

Ýttihatçýlar, Sultan Abdülhamid'in azli sonrasý 1909'da coðrafyamýzda çokça Yahudi bürokrat görevlendirir. Yahudiler, illegal örgütlenmeleri olan çeþitli teþkilatlarla (Ülkemizde BETAR gibi) Müslüman toplumlarýn, Filistin'de yapmayý planladýklarý teröre karþý reaksiyon göstermelerini engellemeye çalýþýrlar. Belli ölçüde de baþarýrlar!

Ýllegal örgütlenmelerden biri de Yahudi paramiliter örgüt HAGANAH. BM'nin, örgütü finans ve silahlanma açýsýndan desteklemesiyle Filistin topraklarýnda kasabalara ve köylere terör saldýrýlarý baþlar. Köy ve kasabalarda yaþayanlar zulümden kurtulmak adýna kaçarlar. Bu plan "Dalet Planý" adýyla BM tarafýndan hayata geçirilerek terk edilen topraklarýn Yahudilere tahsisiyle (!) neticelenir.

"Yahudilerin hakký!" diyen BM'ye karþý Muhammed Ýkbâl hala cevaplanmamýþ bir soru sorar: "Eðer Yahudi için Filistin topraðýnda bir hak kabul edilirse, Araplarýn Ýspanya üzerindeki haklarý nasýl ret olunur?"

Ýllegal örgütlerden müteþekkil bir kuruluþa sahip Ýsrail, dünya tarihine devlet düzeyinde "ilk terör örgütü" olarak adýný yazdýrýr.

Bu tarihten sonra çocuk, yaþlý, kadýn demeden zulmeder. Hedef: Kudüs'tür!

"Zulüm ile abat olanýn sonu berbat olur." darbý meselince zalimlerin helak olacaðý zamanlar çok uzakta deðildir kanaatindeyiz.

Said Havva: "Yahudiler tarihte pek çok fesada sebep oldular ama devlet olma düzeyine Hz. Davud'dan günümüze kadar bir daha ulaþamadýlar, dolayýsýyla ikinci büyüklenmeleri ve fesatlarý bugün yaþattýklarý hal olmalýdýr ve bunun arkasýndan tekrar maðlubiyetleri görünmektedir." der.

Kanaatimizce imhal süresi bitiyor ve Kudüs dördüncü barýþ ve huzur dönemine hazýrlanýyor.

Bakalým dördüncü fatih kim olacak?