ABD, kültürel emperyalizm için bir sürü mecra üzerinde planlama yapýyor. Öðreniyoruz ki edebiyat, sinema, müzik ve diðer sanat alanlarýndaki bu akýmlarýn çoðunun arkasýnda Hollywood gibi kurgulanmýþ merkezler aracýlýðýyla ABD derin devleti var. Yapýsýnda uçsuz bucaksýz iþaretler ve empoze sistemi olan bir dile sahip postmodern edebiyat dalgasý bizde de gençliði büyük ölçüde etkiledi.
Ekonomiden sosyolojiye, kültürden sanata varýncaya kadar her alanda istediklerinin hayata geçebilmesi için çalýþan küresel güçler, bu amaçla her türlü enstrümaný kullanýyor. Kiþilik geliþiminde, alýþkanlýklarýn oluþmasýnda, zihin geliþiminde hikâye ve romanlarýn önemli olduðunu bildikleri için, kullandýklarý alanlardan birisi edebiyat.
Ülkemizde Batý ile at baþý ilerlemeye sahip bir roman yayýmcýlýðý mevcut. Nerdeyse Batý'da yayýmlanmýþ her roman yayýncýlar tarafýndan Türkçeye çevrilerek satýþa sunuluyor.
Metaforik olarak bu süreçler bir dalga zinciridir. Bu dalgalara karþý iyi bir dalgakýran olmazsa, sahilimize ulaþmakla kalmaz sabitelerimizi kökünden söker.
Türk edebiyat teorisyeni ve eleþtirmeni Jale Parla, "Tanzimat Edebiyatý'nda Siyasi Fikirler" isimli kitabýnda; romanýn batýlýlaþmanýn bir parçasý olarak edebiyatýmýza girdiðini ve uygarlýða götürecek bir araç olarak kullanýldýðýný ifade ederek, "Ahmet Mithat, Namýk Kemal gibi yazarlar siyasi ve toplumsal meseleleri merkeze alarak toplumu yönlendirmeye çalýþmýþtýr." der.
Anlaþýlacaðý üzere romanýn kültürümüze girmesinin dahi arka planý var.
Süreçte ise: Halit Ziya'nýn Aþk-ý Memnu, Reþat Nuri Güntekin'in Yaprak Dökümü romanlarýnda olduðu gibi pek çok romanda toplumsal yozlaþmaya itecek, ahlaki problemler yansýtýlýr.
Hidayet romanlarýndan maksadýmýz tam da bu. Hekimoðlu Ýsmail, Þule Yüksel Þenler, Ahmet Günbay Yýldýz vb. yazarlarýn romanlarý 60'lý 70'li yýllarda dalgakýran görevi üstlenmiþti.
Açýn kitap satan siteleri, çok satanlar listesine bakýn. Birincisi ilk on kitabýn hepsi roman ikincisi ise batý menþeili. Bunun kültür emperyalizmini ilgilendiren ve politik bir arka planýnýn olmadýðýný nasýl düþünebiliriz.
Bugün TV'lerde çok izlenen dizilere baktýðýnýzda bu romanlardan kurgulanmýþ senaryolarla karþýlaþýyorsunuz.
Dijital mecralar, gençlerimizde olaný alýyor, götürüyor. Nasýl yapýyor? Zamanýnda silah olarak kullandýðý, stratejik olarak kurgulanmýþ, "serüven eserler" olarak nitelendirilen, batýdan ithal romanlar yordamýyla.
Muhsin Yazýcýoðlu ifadesiyle, bizim tarlamýzý onlar ekiyor, onlar biçiyor.
Hidayet romanlarý önermesi dijital mecralarýn hapsinde ne kadar makes bulacak sorusunu duyar gibiyim.
Bu roman meselesini hayatýn her alanýný kaplayan dijital mecralarýn ara istasyonu olarak görelim. Týpký küreselciler gibi.
Söylediðimiz gibi TV'lerde oynatýlan diziler zaten büyük oranda böyle kitaplardan kurgulanmýþtýr.
Dijital dünya ve diðer ekran sesleri, iletiþimin çok önemli bir basamaðý olarak görülen roman ve müzik merkeze alýnarak planlanýyor.
Bir merkez kurulmalý, destek kuruluþlarýnýn teliflerini ödediði bir yazar kadrosu kurulmalý ve gençliðe yönelik kötülüklerden alýkoyacak romanlar yazdýrýlmalý. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi gibi bir baþkanlýk olabilir mesela.
Dijitalin atasý TV'dir. TV dizilerinin sosyolojik katmanlarýnýn gençliðimiz üzerinde býraktýðý etkiler ortada.
Beþ on sanatçý, akademisyen, yazar bulunarak önce bir çalýþtay yapýlmalý. Sonrasýnda ise fikri hareketin merkezine edebiyat çalýþmalarýný koymamýz iyi bir baþlangýç olabilir.
Kendinde olana özendirici, önünden akýp giden tehlikelere iþaret eden ve engel olmaya çalýþan vasýflarý, kriterleri olmalý.
Bir merkez planlanmalý, stratejisi olmalý. Gençlik çalýþmasý yapan STK'lar bununla ilgilenmeli.
Dünyada akým/ trend haline gelen sanat üzerinden, gündem belirleme merkezlerinin olmadýðýný kimse söylemesin. Bu etkiler edebiyat ve sanat akýmlarýyla oluþturuluyor.
Dünyayý etkilemek için yaptýklarý sanatsal çalýþmalarýn merkezleri var.
Bunlarýn altýnda bilimsel çalýþmalar, istatistikler var. Türkiye'de kaç genç memleketinden çýkýp büyükþehre yerleþmiþ, kaç genç þehirde doðmuþ vb. gibi istatiksel çalýþmalarý var. Bilimsel disiplinlerle organize oluyorlar.
Anlatmaya çalýþtýðýmýz þu; roman, hafif tertip bir sanat eseridir. Mükemmel bir sanat eseri olmasý gerekmez.
Sempatisi olsun, aksiyonu heyecaný olsun,
Kötülüklerden alýkoymak üzere tavsiye edici özelliklere sahip olmasý yeterli. Sanatsal yönü zaten mevcut olacaktýr.