Kuşatılmışlık ve muhalefet!

2023 yılının ülkemiz ve bölgemiz için en önemli olayı şüphesiz cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri olacak.

Her seçim için 'önemlidir' ifadesi kullanılır ama 2023 seçimleri sadece önemli değil aynı zamanda tarihi bir seçim olacağa benziyor.

Hem ülkemiz için hem bölge sorunları ve dengeleri açısından fevkalade önemli ve tarihi bir seçim olacak.

Seçimlerden sonra ülke ya büyümeye gelişmeye devam edecek ve uluslararası arenadaki gücüne güç katacak ya da duraklama dönemine girip batının güdümünde bir ülkeye dönüşecek!

Türkiye, Başkan Erdoğan'ın liderliğinde geçen 20 sene içinde alt yapısını tamamlamış, vesayet sistemini ortadan kaldırmış, ekonomide kendi yolunu kendisi çizecek güce kavuşmuş, savunma sanayiinde dünyanın önde gelen merkezlerinden biri olmuş ve dış politikada bağımsız kararlar alarak hem kendi çıkarlarını korumuş hem bölge istikrarının teminatı haline gelmiştir.

İşte bu tablo emperyalist çevreleri rahatsız etmiştir.

Emperyalist çevrelerin bu rahatsızlığı ister istemez Türkiye'nin kuşatılmasını da beraberinde getirmiştir.

Türkiye hemen her alanda görünen görünmeyen ama iliklerimize kadar hissettiğimiz bir kuşatılmışlık yaşamaktadır.

ABD'nin Yunanistan'a yaptığı yığınak, güneyimizdeki terör örgütlerine verdiği destek, AB ülkelerinin terör örgütlerini himayesi kuşatılmışlığın açıkça görünen birkaç tezahürüdür.

Ekonomide de görünmeyen kuşatılmışlıklar yaşanmaktadır.

Batı, derecelendirme kuruluşları üzerinden Türkiye'nin notunu düşürerek finans akışını frenlemektedir!

Derecelendirme kuruluşları risk primini(CDS) artırarak yabancı sermayenin borçlanma maliyetini yükseltmiştir. Dış borçlanma maliyetinin yükselmesi döviz kurlarının aşırı değerlendirmesine neden olmuştur.

Bu etkenler sonuçta Türkiye'nin yaşadığı enflasyonu ağırlaştırmıştır.

Batı yönetimlerinin Türk iç siyasetiyle yakından ilgilenmeleri de kuşatılmışlığın siyasi boyutunu oluşturmaktadır.

Batı yönetimlerinin hemen hepsi Başkan Erdoğan'ın bağımsız politikalarından rahatsız olduğunu gizleme ihtiyacı bile hissetmiyor.

İnsan hakları, ifade özgürlüğü, demokrasi ve hukuk bağlamında Türkiye aleyhine yaptıkları açıklamalar ve yayınladıkları raporlar da bu kuşatılmışlığın tezahürlerindendir.

Hedef tektir o da Başkan Erdoğan'dır!

Bu kuşatılmışlığın tek hedefi Başkan Erdoğan'ı 2023 seçimlerinde başarısız kılmaktır!

Ve maalesef özellikle altılı masanın etkin karar vericileri batının bu yöndeki tavırlarının sözcüsü gibi hareket etmektedirler.

CHP Genel Başkanının ABD ziyaretinde Ukrayna'nın yanında olmamız gerekir açıklaması, aynı şekilde İYİ Parti genel başkanının Rusya'ya yaptırım uygulanması talepler, batı emperyalizmine teslimiyetin işaretleridir!

Altılı masanın diğer ortaklarından bu teslimiyete itiraz sesi duyulmadı!

Altıyı masayı bir araya getiren sadece güçlendirilmiş parlamenter (kaldı ki teklif ettikleri sistem eski parlamenter sistemden daha sorunlu görünüyor!) sistem ve Erdoğan muhalefeti.

Masayı bir araya getiren başka bir faktör görünmüyor.

Masa bugüne kadar topluma herhangi bir sorunun çözümüyle ilgili 'İşte budur!' dedirtecek bir proje sunmamıştır.

Masa ortakları iktidarı en ağır şekilde eleştirme yarışına girmişler bunu da siyaset zannetmektedirler.

Tamam, muhalefettir, eleştirir hatta eleştirmelidir de.

Ama ortaya bir vizyon koymaları gerekir, topluma umut verecek bir şeyler söylemeleri gerekir.

Koyamıyorlar, söyleşemiyorlar!

Söylemiyorlarsa, toplanıp toplanıp dağılıyor ve bir aday bile belirleyemiyorlarsa ve hele de aralarındaki anlaşmazlıklar kamuoyunda tartışılıyorsa ve de tek hedef Erdoğan'dan kurtulmak olursa işte o zaman Türkiye'yi kuşatan güçlerle aynı amaçta birleşmiş olurlar!

Ve şu anda görünen manzara başka bir şey söylemiyor!