Kuvalak…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Saraçhane'deki makamında ziyaretinde çok hoş bir sahne vardı.

Çakarlı makam araçları ile Akşener'in konvoyu binanın girişine yaklaşıyor. O da ne? Zabıta tören mangasıymış, ip gibi dizilmişler Akşener'i bekliyorlar.

Akşener, başbakan edasıyla geldi, önlerinde durdu ve "merhaba asker" yerine "merhaba arkadaşlar" diye seslendi. Hep bir ağızdan "sağ ol" dendi. "Siz de sağ olun arkadaşlar..."

Tam bir müsamere. Yürüyüşteki o endam, yüzündeki o ifadeler, bugünleri de görecek miydik?

Bu sahneyi seyrederken bizim Keşan'da çok kullanılan bir tabir var, o geldi aklıma; kuvalak... Bizim şivemizle kualak...

Gösteriş budalası demek. Daha çok da gösteriş yapacak durumda olmadığı halde hava atanlara denir. Sonradan görmelerde çok sık rastlanır. Kuvalaklar, zamanla bu huylarını karakter haline getirirler. Olmadık yerde, olmadık şekillerde havaya girer, hava atarlar. İşin tuhafı, yaptıkları çiğlik hemen sırıtır, alay konusu olurlar. Ancak bundan etkilenmezler...

Akşener'in yaptığı mı, İmamoğlu'nun farfarası mı, kuvalaklığa girer bilmiyorum. Yalnız merdivenlerden çıkarken Akşener ve İmamoğlu'nun el ele, kol kola yürüyüşü, yüzlerindeki o ergen gülüşleri bana çok tuhaf geldi.

Sanki Kılıçdaroğlu'nun adaylık iddiasına karşı bir hamle yapıyorlar gibiydiler. Sanki Akşener, ablasının İmamoğlu'nun yüzünde gördüğü ve uzun süredir unutulan Rabbi Yessiri, yeniden görmüş gibiydi.

Son birkaç güne bakınca neler oldu?

İlginç iki çıkış var.

Gürsel Tekin, "HDP'ye bakanlık verilebilir" deyince İP yönetimi ayağa fırladı. Çünkü İP tabanı CHP ile işbirliğini kaldırabiliyor ama PKK terör örgütünün partisine ark altından bostan bağışlanmasını da kaldıramazdı.

6'lı masa Gürsel Tekin tekmesini yemişti ve CHP sözcüsü Öztrak, istediği kadar "partimizi bağlamaz" dese de Akşener, "CHP'yi bağlar" dedi.

Hemen ertesinde Akşener, İmamoğlu'na yapılan ziyaretle, "CHP'yi bağlar ama İmamoğlu'nu bağlamaz" demeye getiriyor.

Gürsel Tekin, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını çelmelerken İmamoğlu'nun da yeniden sahne almasını sağlamıştı.

Baştan beri Büyükelçiler, onlarla en sık görüşen Akşener, İmamoğlu'nun aday olmasını istiyor.

Kılıçdaroğlu öyle bir rüzgâr estirdi ki, "tamam bu iş bitti Kılıçdaroğlu kesin aday" rüzgârı fırtınaya dönüştü.

Gürsel Tekin'in çıkışı ve Akşener'in ziyareti, balonu söndürdü...

İkinci ilginç çıkış ise 26. dönem CHP Milletvekili Barış Yarkadaş'ın, İP'lilerin İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinden makam ve iş temin ettiklerine dair iddialardı.

İP'liler tepki gösterince ertesi gün Yarkadaş, TV'de belgeleriyle, iddialarını tekrarladı.

Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaolğlu, Davutoğlu, Babacan ve Uysal'ın, "biz iktidar olunca liyakat esas olacak, adam kayırmacılık son bulacak, en büyük vaadimiz budur" diye üfürüyorlardı.

Barış Yarkadaş, "hadi oradan" deyiverdi...

Cumhur İttifakının adayı belli, Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Muhalefet ise adaylık tartışmalarını deve güreşlerine döndürdü.

Siyasetin içinde olmayanlar bilemez.

Bu Cumhurbaşkanlığı adaylığı, iktidara susamış muhalefetin içinde çok kişinin nevrini döndürüyor. Çok iddialı saymazsanız, şu anda muhalefet bloğu içinde kendisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığına çok yakın olduğunu düşünen en az 20 kişi var. Birçoğunu tahmin bile edemezsiniz...

Çoğu da, "ismi dolaşanlar yesinler birbirini, sonunda bana gelecekler" rüyasını görüyor.

6'lı masada ikinci tur görüşmesi başlarsa, çok eğlenceli olacağa benziyor.