Mustafa SABRİ BEŞER
Mustafa SABRİ BEŞER
Tüm Yazıları

Kuzu postuna bürünmüş kurtlar…

Algı yönetme çağında yaşıyoruz ve bir zamanlar devletler tarafından kullanılan, insanları manipüle etme araçları bugün fertler arasına kadar inmiş durumda. Bir grup var ki bunlar algıları yöneterek insanları kandırma ve bundan maddi veya manevi çıkarlar elde etme peşinde.

Kimliklerimiz her birimizin doğumumuzdan itibaren artırarak sahip olduğumuz kendimizi diğerlerinden ayıran benzersiz özellikler bütünüdür. Ancak modern toplumda, bazı insanlar kendilerini olduğundan farklı göstererek diğerlerini aldatmayı seçiyorlar.

Bireysel kazanç elde ediliyor fakat aynı zamanda topluma derin zararları oluyor.

Oysaki kendini olduğundan farklı göstermek, bir kum saati gibidir; yavaşça tükenen güveni en üst seviyeden en alta aktarır.

Aldatma, içine yırtık bir iç kıyafet giyilmiş parlak bir elbise gibidir; dıştan mükemmel görünse de içerideki gerçekleri saklar.

Bu tür kişiler, bir ödül avcısı gibi sadece kendi çıkarları için hareket ederler, etraflarındaki gerçek değerleri göz ardı ederler.

Kendini farklı gösteren insanlar, parlak dış kabuğunun altında bozuk bir iç saklayan meyve gibidir.

Bu tür insanlar, içi boş altın kaplama madalyalar gibidir; parlak ve değerli görünseler de gerçekte hiçbir değerleri yoktur.

Bu örneklerdeki gibi bir hayatın peşinden koşan o kadar çok insan var ki... En yaşlımızdan en gencimize, en okumuşundan en cahiline kadar herkes algıları yöneterek insanları kandırmanın peşinden koşuyor.

Sosyal medya mecralarında insanlar asla olamayacakları insanların hayatlarını yaşamaya çalışıyorlar.

Asla olamayacakları kadar zengin oldukları imajını veriyorlar.

Asla olamayacakları kadar dürüst oldukları imajını veriyorlar.

Asla olamayacakları kadar güzel oldukları imajını vermeye çalışıyorlar.

Asla olamayacakları kadar merhametli oldukları imajını vermeye çalışıyorlar.

Eğer aldatma bir sanatsa, bazılarımız da bu alanda değme virtüözler haline gelmiş durumda.

Kuzu postuna bürünmüş kurtların sayısı o kadar fazla ki...

Peki bir insan bunları niçin yapar?

İnsanlar arzularını ve hazlarını tatmin etmek adına olmayana sarılıyorlar. Gündemde olmak, göz önünde olmak, şöhret olmak hazzını olabildiğince yaşamak istiyorlar.

Maddi çıkar ve şöhret uğruna yapılan bu tür aldatmacalar ise şahit olan insanların en kırılgan anlarında duygusal olarak onları sömürüyor. Duygusal olarak zayıf bir an yaşadığı sırada insan, bu tür manipülasyonlara daha açık hale geliyor.

Birisi tarafından aldatılma hali kişilerde duygusal bir yük oluşturur ve uzun vadede psikolojik sorunlara yol açabilir.

Gerçeklik ve dürüstlük, toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için gereklidir. Kendini olduğundan farklı gösteren ve başkalarını aldatan bireyler, toplumun değerlerini de zedeler.

Bir süre sonra insanlar bu tür davranışları normal ve kabul edilebilir olarak görebilir. Bu da onların, dürüstlük ve etik değerlerden uzaklaşmasına yol açar.

Bu tür insanlar Kur'an, hadis, din, eğitim, kültür, sanat, sosyal hayat ve benzeri alanlarda; kâri, hatip, estetik olmalarıyla değil sansasyonları ile tanınmaya namzetler.

Sosyal mecralar aracılığıyla, bu tarz insanlar özellikle laik kesimi, Atatürkçüleri ve sekülerleri daha kolay ikna ediyorlar. Çoğunlukta da bayanları... Adeta bayanlardan müteşekkil dijital cemaatleri oluşuyor!

Cerbezeli üsluplarıyla dinleyenleri etkiliyor olabilirler. Lakin toplumu aldatmanın tatlı rüzgarına kapılan insanlar şunu bilmelidirler ki gerçeklerin gün yüzüne çıkma gibi bir huyu vardır.

Sahte başarıları ve yalan imajlarından oluşmuş yüksek bir kulede yaşamanın keyfini çıkarabilirler belki... Ta ki gerçekler kulelerini sarsana dek... Ve o an geldiğinde, kulelerinin aslında kumdan yapılmış olduğunu fark ederler. Demir ve çelikten sanılan bu kule, bir avuç kumdan ibarettir ve en ufak bir gerçek rüzgarıyla savrulup gider.

Kendini aldatmanın ve başkalarını kandırmanın mükemmel bir oyun olduğunu sananlar için ne trajik bir son...

Unutmayalım ki sahnede ne kadar mükemmel bir performans sergilenmiş olursa olsun perde kapandığında oyuncular gerçeklerle yüzleşmek zorunda.

Sahnedeki parlak ışıkların ardındaki karanlıkla tanışmak, beklenenden daha zor olabilir.

Kandıranlar, aldatanlar ve yalancılar için yaşasın cehennem...