Bugün, Amerikan Ýmparatorluðu’nun tarihî günlerinden birisi.. Bazýlarý, ‘sonun baþlangýcý’ olduðu kehanetinde bile bulunuyorlar.
Bizim gençlik yýllarýmýz, özellikle de 1970-75’lerden itibaren, ‘Sovyetler Birliði’nin daðýlacaðý- çökeceði’ þeklindeki temenni- tahminlerle geçmiþti. (Hani, þimdilerde, Putin’in, ‘Son 100 yýlýn en büyük faciasý..’ diye nitelediði hadiseyi biz, ‘Acaba, gerçekleþir mi?’ diye bekliyorduk.)
Ama, yine de açýk bir iþaret yoktu. Ne zaman ki, Sovyet’lerin çeyrek yüzyýla yakýn lideri Leonid Brejnev 1982’de öldü; yerine, 1956-Macar Ýsyaný’nda (Sovyet sisteminin gizli istihbarat teþkilatý olan) KGB Baþkaný olarak Budapeþte Kasabý diye anýlan Yuri Andropof getirilmiþti. Ama, o da 1,5 sene sonra ölmüþ ve yerine seçilen Viktor Çernenko da, 1,5 sene geçmeden ölüvermiþ ve Yüksek Sovyet Presidiumu, yeni lider olarak Mihail Gorbaçov’u belirlemiþti.
Sovyetler’in 3 sene içinde arka arkaya deðiþen 4’üncü lideri olan Gorbaçov, o günkü iki kutuplu dünyada iki büyük güçten birisi olan kendi sistemlerinin yýkýlmakta olduðunu hissetmiþ ve durumu kurtarmak için, bir yýðýn köklü deðiþiklikler yapmaya baþlamýþ, Glasnost ve Prestroika gibi o günlerin dünya siyaset terminolojisine yerleþen programlarý uygulamaya baþlamýþtý.
Ama, marksist ideolojiye bir ‘din’ olarak sadakatle baðlý olan Kýzýlordu þefleri ve komünist kadrolar Gorbaçov’a karþý bir askerî darbe yapmaktan baþka çare kalmadýðýný görerek, Aðustos-1991 ortasýnda bir darbe yapmýþlar ve Gorbaçov’u tutuklamýþlardý. Ama, Moskova’da halk kitleleri, Boris Yeltsin liderliðinde tanklara karþý ayaklanmýþlar ve. darbe yenilgiye uðramýþ, darbenin bazý ünlü liderleri kafalarýna birer kurþun sýkarak intihar etmiþler ve Gorbaçov kurtarýlmýþtý. Ama, fiilen yeni lider durumunda olan Yeltsin, Gorbaçov’a, Sovyetler Birliði’nin ölüm ve defin belgesini imzalatmýþ ve Sovyetler Birliði daðýlmýþ ve ortaya 15 ayrý devlet çýkmýþtý. (Bizdeki 15 Temmuz 2016 gecesi hainleri ise, sadece tankla olmayacaðýný Moskova’daki o direniþten öðrenmiþçesine, halký savaþ uçaklarýyla da bombardýman edeceklerdi.)
Ve, þimdi onun günlerin üzerinden bile 30 sene geçmiþ bulunuyor.. Halbuki, biz 45-50 sene öncelerde ‘Gerçekten de olur mu ve Sovyet Komünist Ýmparatorluðu ölür mü?’ diyorduk. Karþýtlarýmýz ise bize, ‘Hayâl görüyorsunuz..’ diye nanik yapýyorlardý.
Þimdi, bu büyük tarihî geçmiþi niye mi hulâsa ediyorum?
Yýkýlmaz sanýlan ne dev imparatorluklar yýkýldý, gitti tarih sahnesinden de onun için..
Ziya Paþa 150 sene öncelerde, ‘Seyretti hava üzre denir, taht-ý Suleyman../ Ol saltanatýn yeller eser þimdi yerinde..’ diyordu.
Kim bilir, belki, -kendisini 2. Roma Ýmparatorluðu olarak niteleyen- Amerikan Ýmparatorluðu’nun sonunun geldiðini söyleyenlerin beklentileri için, kimisinin dehþete kapýlarak, kimisinin de ‘inþaallah..’ diye karþýlýk vermesi dýþýnda bir kesinlik ifade edilemez.
Ama, çok iþaretler belirdi.. Amerikan Ýmparatorluðu, bir baþkanlýk seçiminin sonrasýnda ortaya çýkan derin bir sosyal travma ile esaslý sarsýlmýþtýr.
‘Beyaz Üstünlükçü’ler, Siyahîler, Hispanikler.. Florida ve Texas’daki ayrýlýk tarafdarlarý.. Her kesimin bir ayrý rüyasý ya da intikam hissi var.. Ve, CoronaVirus isimli bir ‘görünmez ordu’ya þu âna kadar 400 binden fazla kurban vermiþ bir USA Supergücü’nün çaresizliði.. Tokluðun zirvesindeki zevkperest haz maymunu kitlelerle, onlara içerde ve dýþarda dýþ bileyen milyarlarýn gizli-açýk kapýþma sahneleri..
Nitekim, bugün, sadece baþkent Washington’da deðil, 50 eyaletin baþkentlerinde de saldýrýlar olacaðý, Trump’ýn þahsýnda yükselmeye mesihçi- evanjelik dindar Hristiyanlarýn silâhlý bir kalkýþmayý sergileyecekleri istihbar edilmiþ.. Amerika’da 1860’lardaki Ýç-Savaþ’tan bu yana, görülmemiþ tedbirler alýnmýþ.. Federal ordu birliklerinin bütün ülke çapýnda devriye gezmeye baþlamalarý, sosyal panik havasýný daha bir derinleþtiriyor.
Biden’ýn yaþlý bedeni, bu dip dalgalarý göðüsleyebilir mi?
Siz neyi temenni ediyorsunuz?
Bir N0T:
‘Kudüs Kurtuluþ Ordusu’ diye bir örgüt kurmak gibi bir suçlamayla 1998’lerde, hakkýmda açýlmýþ olan ceza dâvasý sürerken, 2014’ün son ayýnda, sanýklarýn mahkemeye gelmeleri halinde, ‘yurt dýþýný çýkýþ yasaðý konulmasý þartýyla, hüküm kesinleþinceye kadar tutuksuz yargýlanacaklarý’na dair bir mahkeme kararý üzerine, 2015’in ilk günlerinde ülkeye dönmüþtüm. 6 yýldýr sürmekte olan o yargýlama, nihayet ‘beraet’le neticelenmiþ bulunuyor.
Kudüs’ün kurtarýlmasý için çalýþmanýn bir itham olarak söz konusu edilmesinin bir Müslümana girân geleceðini, onu bir itham olarak deðil, bir de þeref ve iftihar vesilesi kabul edeceðimi; ama, hayâlî bir iddiaya dayanan bir meziyeti kabullenmenin de ahlâkî olmadýðýný, iddianâme okunurken de dile getirmiþtim.
Þimdi, mâlum sosyal medyada, ‘Uður Mumcu cinayetini iþleyen örgüte üye olmaktan yýllarca Kýrmýzý Bültenle aranan firarî 3 sanýk, mahkemenin tutuklanmama güvence vermesi üzerine Türkiye’ye geldi. Ýfade veren sanýklar, ‘suçsuzlarmýþ’ denilerek beraet ettirildiler’ denilerek, yeni bir gündem oluþturulmaya çalýþýlmasýný ilgiyle izliyorum.
Ki, Star’da 5 sene önce yazmaya baþladýðýmda, U. Mumcu’nun oðlu tarafýndan Cumhuriyet gazetesinde þahsýmý hedef alarak yayýnlanan ironik bir yazýya, hemen ertesi gün ‘Mumcuzâde Özgür Bey’e..’ baþlýðýyla cevap vermiþtim. Ama, o taife, hâlâ da iddialarýný sürdürüyorlar.
Okuyuculara, ihtiramla arz olunur..