Kabul etmeliyiz ki insan soyu yine insan tarafından büyük bir saldırı altında. Bunu komplo diye dillendirenlerin artık ağzına biber sürmek lazım.
Toplumun önünde, resmi makamlarda, medyada, STK'larda yıllardır kendilerine dair umut beslediğimiz önemli adamlar var. Ama öyle görünüyor ki bu meselenin yükü de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üzerine kalacak. Allahtan ki o var.
Bütün dünyayı kasıp kavuran LGBT sapkınlığının destekçileri son olarak çocuklara da sapkınlığı dayatmaya başladılar. Bunun için ise çocukların çok sevdiği bir animasyon filmini kullanıyorlar.
Daha şimdiden 14 ülke tarafından yasaklanan ve çocukların tertemiz dimağlarını kirletme amaçlı bu filmin ülkemizde de gösterime girmeden önce tedbir alınması gerekiyor.
Rusya ve Çin'in de yasaklamayı düşündükleri bir zehirden bahsediyoruz.
Toy Story'nin çocuklar tarafından sevilen karakterlerinden olan Buzz Ligthyear'ın başrol olduğu yeni bir film vizyona girdi.
"Lightyear" isimli animasyon film, vizyona girmesiyle birlikte büyük bir tartışmayı da başlattı. Çünkü filmde eşcinsel bir ilişki de yer alıyor. Öyle sadece bir sahnede de değil. En az beş kere tekrarlanan bir sahnede bu sapkın ilişki kör göze parmak sokarcasına filmin ana izleyici kitlesi olan çocukların masum dimağlarına zerk ediliyor. Son sahnede ise iki eşcinsel karakter öpüştürülerek rezaletin zirve noktasına çıkarılıyor.
Bir düşünün, henüz 5-6 yaşlarında olan ve cinselliğin C'sinden bile haberi olmayan çocukların saf zihinlerinde bu sahneler ne gibi izler bırakacak! Bunu tahmin etmek için pedagog veya psikolog olmaya gerek yok.
Nitekim tehlikenin farkına varan 14 ülke animasyon filminin gösterimini yasakladı.
Peki, tatilin bitip okulların açılacağı Eylül başında ülkemizde vizyona girecek olan bu film için biz toplum ve devlet olarak ne yapıyoruz?
Tabii ki başta Aile Bakanlığı olmak üzere, RTÜK, Diyanet İşleri Başkanlığı, İletişim Başkanlığı gibi kurumların bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor.
Acaba Aile Bakanlığı, ailenin temel dinamiklerini sarsacak olan bu sapkın fikirli animasyon filmine karşı neler yapmayı planlıyor?
RTÜK, Sinema Genel Müdürlüğü bu konuda bir inceleme ve araştırma yapacak mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı bu sapık düşünceleri çocuklara zerk edecek olan film hakkında cami cemaatini bilgilendirecek mi?
Temennimiz, bu kurumların en güçlü şekilde bu zararlı filmin karşısında durmaları, bu filmin yasaklanmasıdır.
Bireysel ya da ailevi küçük amaçları kovaladığımız kadar Müslümanlara, geleceğimize, çocuklarımıza yapılan bu saldırıya karşı çok yüksek bir bilinç oluşturarak karşı koyma çalışmalarının organize edilmesini de elzem görüyoruz.
Fiilen neredeyse beşten fazla ülkede göğsümüzü kabartarak mücadele veren bir Cumhurbaşkanı, bireyi aileyi ilgilendiren çok temel bir meselede bu yükü de taşımak zorunda mı kalacak? Maalesef öyle görünüyor. Çünkü kendi sevdalarında, kendi gafletlerinde olanlar tehlikenin farkında değiller!
Fatiha'nın son ayeti bizi silkeler mi: "Ya rab bizi kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil."
Bu mesele için Müslümanlar haykırmayacaksa, eylemler, mitingler yapılmayacaksa, Disney gibi bir dijital platformun ülkemizde yayın hayatına göstere göstere girmesine sessiz kalınacaksa nerede kaldı bizim değerlerimiz, nerede kaldı mücadele ruhu!
"Allah'ını seven defansa gelsin!" sloganı Müslümanların havaya kalkmış yumruklarıyla haykırılmalıdır.
Çocuklarımıza ve ailemize düşecek ateş bizi dağlamadan organize olmamız icap eder.
Denizlerimizi korumak için mavi vatan, yeşili korumak için yeşil vatan dedik. Savunmada çok büyük çilelere göğüs gererek mücadele hattı kurduk.
Ancak öz vatan temiz çocuklarımızdır, neslimizdir. Öz vatanı kaybedersek her şeyi kaybederiz. Çekilen çileler, atlatılan bütün badireler, emekler, umutlar telef olur, berhava olur.
Çocuklar bizim vatanımız, bizim cennetimizdir.
İnanmış insanları seferberliğe, gafletten, dalaletten uyanmaya, infiale davet ediyoruz.
Mescidi Aksa'yı, Kâbe'yi savunduğumuz gibi en az o kadar mukaddes çocuklarımızı korumalıyız.
Çocukların kalbine akıtılan bu irinin Allah'ın evi olan Kâbe'ye akıtılandan daha önemli olduğunu haykırıyoruz!
Buna karşı tepki göstermeyeceksek Kâbe'yi yıksalar azdır Aksa'yı uçursalar azdır!
Düşmanla, kafirle, münafıkla, sapıklıkla mücadele etmeyen Müslümanın ailesine bu çağın fitneleri mutlaka dokunacaktır. Çocuklarımızı korumak, dünya ve ahiretimizi kurtarmak için bu mücadeleye omuz verelim. Bu duyarlılığı kuşanalım. Yoksa geleceğimiz yok olacağı gibi dünyamız da ahiretimiz de yok olur.
Hocalar yıllarca Müslüman kadının kocasına karşı görevleri sadedinde diskur çektiler. Ancak şu anda Müslüman anne bu konu için göreve davet edilecek en önemli güçtür.
Diyanet tarafından yaz aylarında çocuklarımıza yönelik yapılan kurslarda öğreticilik yapanlar tarafından, bu sapkınlıklar zikredilip reklamları yapılmadan çocuklar bilinçlendirilmelidir.
Demokrasi, parti programları için Müslüman kadını evinden çıkardı. Bunun bazı faydalarını da gördük. Artık Müslüman kadının evden çıkması gerekiyorsa çıkacağı en haklı konu bu konudur, figan edecekse en doğru konu bu konudur.
Hz. Hatice, Hz. Aişe, Hz. Sümeyye validelerimizi örnek alan bağrı yanık Müslüman anneler bu konuya sahip çıkmalıdır.
Şair Erdem Beyazıt'ın şiirinden alıntı yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da sık sık okuma gerekliliği duyduğu mısralarla sözümüzü haykırarak sonlandıralım: Müslüman yürekler bilirim daha / Kızdı mı cehennem kesilir, sevdi mi cennet / Eller bilirim haşin hoyrat mert / Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır / Her kırışığı sorulacak bir hesabı / Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.