Meral Akþener bir süredir II. Abdülhamit'e dair seküler kesimlerdeki ön yargý ve þeytanlaþtýrýcý dili kullanýyor. Abdülhamit Han'ýn imparatorluðu bir arada tutabilmek adýna 33 yýl boyunca yürüttüðü rasyonel diplomasi ve kurduðu modern eðitim ve saðlýk kurumlarýndan hiç söz etmiyor. Tüm Osmanlý coðrafyasýnda ilk, orta ve liseleri yaygýnlaþtýrdýðýndan, kýzlarýn eðitimine verdiði önemden söz edecek deðil ya.
Devletin içinde olduðu þartlarý anlatsa iddiasý etkisini yitirecek. En iyisi ezber sloganlarla devam etmek.
Meþrutiyet'in ilanýndan ilk meclis ve ilk anayasanýn II. Abdülhamit döneminde yürürlüðe konduðundan da söz etmeyecektir. Varsa yoksa istibdat!
'Diktatör' ve 'tek adam' söylemine açýlým getirdiðini düþünüyor olabilir. Ýpleri kimin elindeyse, onlara karþý baðlýlýðýnýn daha güçlü ifadesi anlamýna geliyor bu söylem. Gezi kalkýþmasýný 1908'e benzettiðine göre Osman Kavala da Ýttihatçýlarý temsil ediyor.
Bugün Gezi'yi alkýþlayanlar ve Kavala'yý kendi adamlarý olarak sahiplenenlerin atalarý ile zamanýnda Abdülhamid'i en aþaðýlýk temsillerle karikatürize edenler ayný.
Abdülhamid devrilince Osmanlý'ya eþitlik, özgürlük meþveret gelecek zannedenlerin Türkiye'ye hediyesi ise maalesef katý bir istibdat ve darbecilik oldu.
Erdoðan'ý Abdülhamid'e benzeterek aklýnca karalamaya çalýþanlar ise ancak baðlý olduklarý darbeci geleneði aþikar ederler.
O gün Abdülhamid'e karþý çýkan Ýttihatçýlar, bugün muhalefetin halini görse kürekle peþlerine düþer, o da ayrý bahis.
Türkiye siyasetindeki temel ayrýmlarýn peþimizi býrakmadýðýnýn da bir göstergesi Akþener'in tarihe karþý bu hürmetsizliði ve tarihi siyasete alet ederken kullandýðý kutuplaþtýrýcý dil.
Sormak hakkýmýz, Meral Akþener Abdülhamit Han'dan ne istiyor?
Bu ülkede on yýllarca kör cahil, kaba softa bir yaklaþýmla Abdülhamid Han'la ilgili kullanýlan þeytanlaþtýrýcý ifadeleri neden diline doladý?
Belli ki amacý Abdülhamid'e benzeterek Cumhurbaþkaný Erdoðan'ý yermek.
Erdoðan tarafýndan baktýðýnýzda Abdülhamid'e benzetilmek ancak gurur vesilesi olabilir. Yani ne Erdoðan ne de onu sevenler bu benzetmeden gocunurlar.
Yavuz ve Kanuni'den sonra üçüncü sondaj gemimizin adý daha yeni Abdülhamid Han olarak belirlendi.
'Tek adam', 'diktatör', 'sultan' gibi kavramlarý da son 10 yýlda 10 yüz bin milyon kere iþittik. Bu süre zarfýnda 'tek adam' dedikleri adam en az 10 seçim kazandý. O seçimleri kazanabilmek için rakiplerinin hepsinden çok çalýþtý. Ýstibdat görmek isteyenler çok istiyorlarsa yakýn tarihin bazý güzergahlarýnda arþiv çalýþmasý yapabilir.
Kaldý ki tarihteki figürlerin hemen tamamý hakkýnda olumsuz þeyler bulabiliriz. Ama bu bize tarihi yargýlama hakký vermez. Bugünü zehirlemek isteyenlerdir ancak tarihi anakronik bir biçimde okuyup kendine mühimmat devþirmeye çalýþanlar.
Tarihi vesikalar Fatih, Kanuni ve Atatürk gibi figürler hakkýnda da 'müptezel siyasete' malzeme olabilecek epey þey söylüyor. Madem onlarý da kullansýnlar.
Bugünün insanýna biz duygusu güçlü ve daha iyi bir gelecek hazýrlamak isteyenlerin tavrý bu olamaz. Olmamalý.
Abdülhamid'e karþý Ýttihatçýlarýn söylemlerini kullanýrken bir ittihatçý mirasý olan darbecilikle yüzleþmeyenlerin millet nezdinde siyasi meþruiyeti hiç olmadý.
15 Temmuz Darbe giriþiminin faili FETÖ'ye toz kondurmayanlarýn, siyaset dýþý aktörlerin himmetiyle -belki de zoruyla- bir araya gelenlerin, dýþ politikada ülkesinin milli menfaatlerini gözetmeyenlerin, "düþmanýným düþmaný dostumdur" diyerek terör örgütlerine ses çýkarmayanlarýn, terörün siyasi uzantýlarýnýn arkalýðýný alanlarýn asla ve kat'a siyasi meþruiyeti yoktur. Yasal olmalarý bu durumu deðiþtirmez.
Terörist avlayan SÝHA'larý "Piknik yapan sivilleri öldürüyorlar" diyerek þikayet konusu edenlerin, Ege'de Yunanistan'ýn, Doðu Akdeniz'de Rum kesiminin, Karabað'da Ermenistan'ýn, Suriye'de Esed'in ve YPG'nin çýkarlarýný savunanlarýn ve onlarla ayný masa etrafýnda oturanlarýn -büyük harfle siyasetten bahsedeceksek þayet- meþruiyetleri yoktur.
Siyasette her yol mubahtýr diyenlere de bizim diyeceðimiz bir þey yoktur.