Sosyal medyanın konvansiyonel medyayı yaya bıraktığı, hak edenin hakkını anında ve olabilecek en yaygın ve demokratik şekilde verdiği de oluyor.
Son örneği "Meralyahu" oldu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener salı günü partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sarf ettiği skandal sözlerin karşılığını işgal devleti İsrail'in devlet başkanı Netenyahu ile birleştirilmiş fotoğrafıyla ve adına açılan hashtag'lerle aldı. Fotoğraf da hashtag de milyonlarca kez çoğaltıldı, beğeni aldı, desteklendi.
Yapanların eline sağlık...
Kendisi epeyce zamandır gerçeklerden uzak, masa başı zevzeklikleri Meclis kürsüsünden, medyadan ya da sosyal medyadan paylaşıyor zira.
Akıl verenlerin hoppalığından olacak kürsüye çıktığında kendi gerçekliğinin bile uzağına düşüyor 65'lik Meral Hanım.
8 ay da olsa bakanlık yapmış, üç ayrı parti değiştirmiş ama nihayetinde 26 yıldır siyasette olan bir siyasetçinin sahip olması gereken ağırlıktan ve aklıbaşındalıktan uzak görünüyor Akşener.
Filistinlilerin haklı mücadelesini dünyada başka hiçbir liderin seslendiremediği kadar yüksek sesle ve BM kürsüsünden seslendiren, Türkiye Cumhuriyeti devletinin imkanlarını mazlum halklar için seferber eden ve bayram günlerini Kudüs için diplomasi trafiğiyle geçiren Erdoğan'ı lekeleyebileceğini sandı İyi Parti Başkanı.
Güneş balçıkla sıvanırmış gibi.
Kudüs'te, Şeyh Cerrah'ta, Gazze'de, Batı Şeria'da işgali ve destekçilerini protesto eden Filistinlilerin bir elinde Filistin bayrağı, diğerinde Türk bayrağı ve Erdoğan posteri yokmuş gibi.
Dünyanın her yanında Filistinlilerin özgürleşmesi, İsrail terörünün durdurulması için yürüyen milyonlarca vicdan sahibi insanın umutla adını andığı tek isim Erdoğan değilmiş gibi.
Öyle berbat bir benzetme yaptı ki Meral Akşener, döndü kendini buldu iftirası.
Eh, "İYİ" de oldu.
KENDİ BEDENİ, KENDİ KARARI
Ve fakat Akşener'in konuşmasındaki saklı mesaja ve sakındığı yere bakmadan olmaz.
Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Netanyahu'ya benzetirken şöyle diyordu: "Bir anlamda Sayın Erdoğan'ın İsrailli versiyonu olan Netanyahu, siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için gözünü kırpmadan sivillerin ve çocukların hayatlarına kastetmekten geri durmadı".
Oysa biz bu cümleleri bir yerlerden hatırlıyoruz. Nereden hatırlıyoruz?
PKK ve FETÖ elebaşları, sözcüleri, yazarçizerleri hep aynı argümanla konuştu düne kadar.
PKK ve HDP'ye müzavir ne kadar ıvır zıvır varsa bilhassa çukur terörü döneminde Türkiye'nin bölücü terör örgütüne karşı verdiği meşru mücadeleyi "Erdoğan koltuğunu korumak için sivillerin ve çocukların hayatlarına kast ediyor" diye sundular.
"Solcu" Murat Belge'sinden PKK "yumuşatıcısı" Nurcan Baysal'a, Kandil övücüsü "şirin "gazetecilerden" kullanışlı aptallara ve menfaat gereği konum değiştirenlere irili ufaklı muhalifler hep aynı şeyi söylediler, ima ettiler.
PKK ve FETÖ'yü eleştiremedikleri için Erdoğan'a iftira ettiler.
Şimdi ise HDP ile yaptığı ittifakı tabanına ve teşkilatına anlatamadıkça laf ebeliği yapan Meral Akşener diyor.
Tükürülmüş kanlı sakızı ağzına almaktan çekinmiyor.
Ne diyelim "kendi ağzı, kendi kararı".***
İŞGALCİNİN ŞAHİDİ İŞGALCİ BAŞI
ABD Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail konusunda yaptığı açıklamaları Yahudi düşmanlığı (antisemitizm) olarak niteleyerek kınadı. Açıklamada "Antisemitik dilin hiçbir yerde yeri yok" denildi.
O kadar açık bir yalan ki bu!
Cumhurbaşkanı Erdoğan değil son konuşmalarında, 20'li yaşlarından beri siyasetin içinde, kamuoyunun, kameraların önünde olan bir siyasetçi olarak Filistin için yaptığı hiçbir konuşmada Yahudi düşmanlığı yapmamıştır.
Yahudi düşmanlığı iftirasıyla "tanrıyı kıyamete zorlama" derdindeki siyonizmi ve İsrail'in işgalciliğini perdelemek istiyor ABD yönetimi.