Hz.Peygamberimizle ilgili, Ýslam alemini üzen hadsizliklere maruz kaldýk. Onu sevmek, Onun aziz hatýrasýný ruhumuzda yaþatmak, Ona benzemeye çalýþmak, Onu bir kutup gibi yol haritamýzda nihai yön olarak bilmek, Müslümanlar olarak boynumuzun borcudur. Onurumuzdur. Hayatýmýzýn anlamýdýr. Yaþama sevincimizdir...
Batý kaynaklý bu hadsiz hakaret ve tacizlerin siyasi polemikler çerçevesinde deðerlendiren pk çok yazý yazýldý. Kýyamete kadar da cehaletin babasý olan Ebu Cehil’in yolundan gidenler, siyasetini; tahkir, taciz, hile, pusu ve kibir üzerine kuranlar olacaktýr. Ama onlar zamanýn öðütücü ve unutturucu gücü karþýsýnda yenilmeye, unutulmaya, adlarý sanlarý anýlmamaya mahkumdurlar.
Batý kaynaklý bu hadsiz hakaret ve tacizlerin ardýndaki Batý’ya has büyük ve rahatsýz edici mistik boþluk ise kayda deðer baþka bir tartýþma alanýdýr. Protestan hareketle birlikte yeryüzündeki etkisi tamamen sýfýrlanmýþ bir Hristiyanlýk var karþýmýzda. Mezhep savaþlarýyla asýrlar boyunca birbirinin gözünü oymuþ Avrupa, Protestanlýðýn keþfiyle birlikte köktenci manada bir içerik boþluðuna tutulmuþtur. Mana’nýn günlük hayattan tamamen kovulmasý sonucuna; kapitalizmin hayatýn tüm kýlcallarýný iþgal eden hoyrat gücü, siyasetin ve hukukun, finansýn emrine verilmesi gibi olgular da eklenince, sekülerizm yani dünyevileþme, kapkalýn katmanlarýyla Batý’nýn nerdeyse tüm ýþýklarýný söndürmüþtür.
Parasal güç ve devletin saðlayacaðý sosyal güvenlik zorunluluðundan beslenen gündelik hayat, insanlarýn manevi ihtiyaçlarýný ýskalayan bir yoksullaþmayý getirmiþtir... Ruhlarý yaðmalanmýþ kitleler büyük arayýþlar içerisindedir...
Hz.Peygamberimize hakareti jakoben bir devlet politikasýna çevirmeye çalýþan Macron’u asýl rahatsýz eden þey de budur: Mana arayýþý içindeki kitlelerin yolculuklarý sonunda ulaþacaklarý kýyý, Ýslam dinidir. Çünkü, Ýslam, protestanlýk mikserinde mahvolmamýþ halihazýrdaki tek dindir. Allahý, Peygamberi, Kutsal Kitabý ve ibadetleri ile, milyarlarý aþkýn bir ümmetin yaþayan dinidir. Evrenseldir ve davet kapýsý her daim herkese açýktýr...
Fransa’da Fransýz Müslümanlarýn sayýsý hýzla artmaktadýr. Cezayir’li, Fas’lý, Tunus’lu göçmen veya melez Müslümalarýn dýþýnda çok sayýda Fransýz Müslüman, dikkati çekecek seviyededir. 2003’teki Lili ve Alma Levy kardeþlerin baþörtüsüyle liseye gidebilmek için açtýklarý davadan itibaren; Fransa’ya hakim olan; Ýslam, göçmenlerin, kaçaklarýn, melezlerin dinidir algýsý, mahkeme kayýtlarýyla zaten yýkýlmýþtý.
2016’da Mali’de kaçýrýlan sivil toplumcu Sophie Petronin Hanýmýn, yurda dönüþünde uçaktan inerken Macron tarafýndan ‘’Hoþgeldin Sophie’’ diyerek karþýlanmasýna, tok bir sesle; ‘’Benim adým Meryem’’ diyerek cevap veren Meryem Haným, yukarýda anlatmaya çalýþtýklarýmýzýn somut örneðidir...
Meryem Haným, yaþadýðý aydýnlanmada etkisi olan halleri anlatýrken; Müslümanlarýn kendisine kötü davranmadýðýný, yediklerinden yedirip, giydiklerinden giydirdiklerini, günde beþ defa abdest alarak tertemiz oluþlarýný, sürekli okuduklarý Kitaplarý olan Kur’aný Kerimin yüksek etkileyici dilini söylemektedir.
Hidayet hikayelerine dikkat ettiðimizde, kibar ve güzel ahlak sahibi Müslümanlarýn buna vesile olduklarýný görüyoruz. Çünkü güzel ahlak, Sevgili Peygamberimizin hem hayat tarzý hem de bizlere vasiyetiydi... O güzel ahlakýyla övülen bir elçiydi. O kendisine güvenilen, ‘’El-Emin’’di. Ve onun iþi her zaman merhametle yürürdü, O alemlere rahmet olarak gönderilmiþ bir Peygamberdi...
Kendisini ziyarete gelen bir kimse heyecanlanarak elleri titreyince, muhatabýný yatýþtýrmak için, kendisinin de kuru ekmek yiyen bir annenin evladý olduðunu söyleyen bir Peygamberdi. Kur’anýn ifadesiyle O ‘’içimizden birisiydi’’. Kalbi Müslüman kardeþleri için sevgi ve merakla çarpan bir Peygamberdi...
Küfür, kapatmakla, örtmekle, karartmakla ilgili bir kelime... Macron siyasetinin sergilediði de bu... Sevgili Peygamberimizi (sav) Sevgili Efendimizi, Sevgili Resulümüzü, kapatma, örtme, karartma giriþimlerine, elbette izin vermeyeceðiz. Annemiz, Babamýz ve Nefslerimiz Sana feda olsun Ya Resululah...