Çok sevdiðim þaire Füruð Ferruhzad’ýn ‘’Ýnanalým Soðuk Mevsim’in Geliþine’’ adlý mþehur þiirinden bir dize bu; ‘’mevsimlerin sýrrýný biliyorum’’. Þiirde zamanýn geçtiðinden dem vuran bir kadýnýn, gözleri topraðýn sükunetine takýlý olarak adeta bir saat sarkacýný andýran mýsralarýnda yol alýrsýnýz... Ahmet Haþim’in meþhur, ‘’aðýr aðýr çýkacaksýn bu merdivenlerden, eteklerinde güneþ rengi bir yýðýn yaprak’’ mýsralarýnýn hüznüne eþlik eden týnýsý yüreðinize dokunur...
Füruð Haným, þair, senarist, yönetmen ve çizgi ustasý, çok yönlü bir sanatçýdýr. Kýsa ömründe bir rüzgar gibi esmiþ, toplumun kendisini anlayamadýðýndan yakýnmýþ, ardýndan yakýnmayý da býrakmýþ, kadýn haklarýný, yetimlerin ve engellilerin haklarýný da her daim aþk temalý sanatýna yansýtmayý amaç edinmiþ bir kimseydi.
Fakat bu þiirinde karþýlýksýz aþk ve yalnýzlýk kadar, yaþamýn son demlerine ayak bastýðýný farkeden bir kadýnýn bilgeliðiyle söylenmiþ dizeler de var. Sözgelimi baþlýða çektiðim ‘’mevsimlerin sýrrýný biliyorum’’ dizesi, tam da bu feleðin çemberinden geçmiþ ve eþyanýn hakikatine yakýnlaþmýþ bilgeliði ifade eder... Yaþ ilerledikçe o kadar çok yüz, ses, el, kýyafet, tavýr, duruþ biriktirmiþ oluyorsunuz ve zaman sizi çok da sevecen olmayan bir öðretmen olarak, o kadar eðitmiþ oluyor ki, ruhunuza; tahammül, rýza, sükunet doluyor. Anlayýþ diyelim biz buna...
Gençlere yönelik dili bulmakta zorlandýðýmýzý, nesiller arasýndaki mesafenin neredeyse uzay yýllarýyla ölçüldüðü modern zamanlarda yaþadýðýmýzý hemen hepimiz seslendiriyoruz. Ama bunu gerçekten dert ediniyor muyuz? Yoksa kuþaklar arasý iletiþim bir infilaký, bir kopuþu hatta yýrtýlýþý mý yaþýyor? Her halükarda gençler dendiðinde dilimiz sürçüyor, gönlümüzdeki derin boþluðun dibine týn týn çarpýyor parmak uçlarýmýz...
Geçenlerde, seyrettiðim bir televizyon programýnda rastladým mesela... 17-18 yaþlarýndayken, aile sorunlarý yaþadýðý günlerde attýðý berbat ve tasvip edilemez tweetler yüzünden, üstelik de aradan geçen sekiz yýlýn ardýndan, bir genci yarýþma programýnda diskalifiye ettiler. Genç evet hatalýydý, ama hiç bir televizyon programý da mahkeme deðildir. O genci daha evvel tetkik edip yarýþmaya almayabilirlerdi veya hatasý öðrenildiðinde programdan çýkartýlýrdý, oysa son ana kadar yarýþmaya devam ettirdiler. Özür dilediði halde niçin milyonlarca kiþinin önünde en önemlisi ailesi ve sevenlerinin gözü önünde bu þekilde rezil edilmesine hiç anlam veremedim. Acýmasýzlýktýr bu. Adli cezayý adliye, yargýsal cezayý yargý, mali cezayý maliye verir... Hatalarýn üzerinde ter ter tepinerek reyting toplamaya kalkmaksa elbette pornografi... Gençlerin hatalarýný alýnlarýna kazýmak, onlarý aileleriyle birlikte mimleyerek yerin dibine geçirmek, üstelik bunu bir televizyon kanalýnda reyting malzemesi olarak kullanmak ne ile açýklanýr? Keza tv’lerde program yapan ünlülerin hayatlarýna bakalým? Gençleri bu þekilde matadorvari darbelerle rencide edeceðinize kendi doyumsuz, sýnýrsýz hayatlarýnýza bakýn...
Gençlerimizle anlaþacak dili bulabilmek büyük bir mesele... Gençlere vakit ayýrmak, ayýpladýðýmýz davranýþlara niçin yöneldiklerini keþfetmek, yaþýmýz gereði mevsimlere dair bildiðimiz sýrlarý, artýk içimizde durulmuþ sularýn eþliðinde onlara fýsýldamak çok mu zor? Onlarý baþlarýnda esen uðultulu kavak yelleri arasýnda bir baþlarýna býrakýp kenara çekiliyoruz...
Mevsimlerin sýrrýný biliyorum derken, biraz da bunu okuyorum bu þiir aracýlýðýyla: Yaþýmýz ilerledikçe daha anlayýþlý, daha sakin, daha basiretli olmak durumunda deðil miyiz? Gençlerle kýyaslandýðýnda, topraða ve gökyüzüne bakacak daha çok zamanýmýz var...