CHP ile İYİ Parti'nin kurdukları, HDP'nin de destek verdiği ittifak artık yok... Hani haberler çıkıyordu ya sürekli; 'Millet ittifakı çatırdıyor' vesaire diye. Hah işte o çatırtılar büyüdü büyüdü ve artık ittifak üç yerinden parçalandı... İlk ve en önemli hatta temel kırılma, HDP'nin, İYİ Parti için; 'O oturdukları koltukları bize borçlular' çıkışıydı. Bu başta Meral Akşener olmak üzere, İYİ Partililerin ödeyebilecekleri bir diyet değildi. Bunu kendileri de, HDP de, İYİ Parti'ye ve onun işaret ettiği adaya oy veren seçmen de çok çok iyi biliyordu. Artık HDP, İYİ Parti için taşınması güç bir bagaja dönmüş durumdaydı. Her seferinde Meral Akşener, "...APO'nun heykelini ne zaman dikeceksiniz?..." sorusuna muhatap olmaktan bunalmıştı. Sadece ortak hedefe dönük teknik bir iş birliği istiyordu. Parlamenter sisteme dönüş programını hayata geçirip, hedefi bu olan partilerle birlikte hareket etmek... Ama bunun da bazı şartları vardı elbette...
Evet, İYİ Parti için bu teknik bir işbirliği olacaktı. Önce parlamentoda Anayasa değiştirecek kadar sandalye sahibi olunacak ardından da önceden hedeflendiği gibi hükümet modeli değişikliği için TBMM çalıştırılacaktı. Bu dönüşüm sağlandıktan sonra da ikinci bir seçimle birlikte "Başbakanlı Sistem" için sandık başına gidilecekti. "Ben Başbakan olacağım" dediği oydu Akşener'in... Fakat ittifakın büyük ortağı CHP bu plana sadık kalmadı...
Kemal Kılıçdaroğlu, önce yakasındaki parti rozetini çıkarıp Türk Bayrağı taktı ardından da adaylığını ilan edip kampanyaya başladı... Evet, bir taraftan 5 partinin başkanıyla parlamenter sisteme dönüş programını müzakere ediyor... Bir taraftan 'elbette HDP'yi yok sayamayız' diye mesaj veriyor. Ama seçim kampanyasını da bizzat kendisi yürütüyor yani. Kimseyi karıştırmıyor... Akşener ömrünü vermiş politikaya, anlamayacak mı?.. Kılıçdaroğlu; sağlıkla, eğitimle, dış politikayla, savunmayla, ekonomiyle ilgili ne söylerse söylesin bir seçim vaadidir... İyi ya da kötü... Doğru ya da yanlış... Mantıklı ya da değil farketmez... Ağzından çıkan her söz... Peki bu vaatlere kim karar verdi?.. Haydi diyelim ki ortak akıldan geçti de biz bilmiyoruz... Peki kim gerçekleştirecek bunları, hayata geçirecek olan kim?.. Zira model değişti... Artık "iktidar olmak" diye bir şey yok. Ya Cumhurbaşkanı oluyorsunuz ya da parlamenter... Başka bir şey yok. Cumhurbaşkanı kendi kabinesini belirliyor ve yoluna devam ediyor... Daha açık ifade edeyim. CHP Başkanı olarak yeni modelde sadece CHP başkanı olabilirsiniz... Eğer aynı zamanda Cumhurbaşkanı da olmayacaksanız yani...
Açıkça Kılıçdaroğlu kendisi için yapıyor seçim çalışmalarını. Diğer partilere de, "benimle beraber hareket ederseniz, size de seçimi kazandığımda bu başarıdan pay veririm" diyor... Davutoğlu, Babacan ve Karamolllaoğlu ne der, bilinmez... Ama Meral Akşener'in tavrı net... Çıktı ve dün söyledi... "...Bugün 31 Mart başarısı konuşuluyor. İyi Parti olmasaydı İstanbul, Ankara, Adana, Antalya ne olacaktı? Bir şey değişti her şey değişti. Bazen hatırlatmakta fayda oluyor. Unutanlar açısından. Arada bir hatırlatmak lazım..."
Yok... Bu bir hatırlatma değil... Bu tam anlamıyla "köprüden önce son çıkış" tabelası... Kılıçdaroğlu için de bu çıkışın hiçbir anlamı yok. Çünkü o HDP ile elele verdiğinde kazanacaklarını, İYİ Parti yüzünden kaybedecekleriyle çoktan kıyasladı ve kararını verdi... Sadece ikisi de henüz yeni yol haritası çizmiş değil. O da yakında çizilir...