Bizler huþu içinde Miraç Kandilini kutlarken, telefonlardan süslü tebrik mesajlarý yollarken, aldýk haberi: Mescid-i Aksa Ýmam Hatibi, 85 yaþýndaki Ýkrime Sabri, Ýsrail güçlerince tutuklanmýþtý. Mescid-i Aksa'nýn Rahmet Kapýsý Mescidi'nde dini bir toplantýya katýlma niyeti taþýdýðýyla suçlanarak gözaltýna alýnmýþtý... Müslümanlarýn bir þeye niyet etmesi bile potansiyel suç unsuru Kudüs'te... Üç gün sonra salýverildiðini öðrendik. Ama iþgal askerlerince götürülürken çekilmiþ fotoðrafý, Müslümaným diyen her vicdaný da sýzlatacak cinsten...
Geçtiðimiz günlerde yine Kudüs üzerinden dikkat çekici baþka bir haberi geçmiþti ajanslar. Bu habere göre; Ýsrail, Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah'ýn Mescid-i Aksa'ya ziyaret isteðini 'koruma sayýsýnýn çokluðu'nu bahane ederek engel olmuþtu. Bunun üzerine Ürdün de BAE'yi ziyaret etmeyi planlayan Ýsrail Baþbakaný Netanyahu'nun uçaðýna hava sahasýný kapatmýþ ve bu yüzden Netanyahu ziyaretini iptal etmek zorunda kalmýþtý. Bu, Netanyahu'nun bildiðim kadarýyla ertelenen 3. BAE seferi... Her erteleniþ de kendisi için gurur kýrýcý olduðu kadar muhaliflerinin de dillerine doladýðý politik bir baþarýsýzlýk...
Genç arkadaþlar bu durumdan heyecanlanmýþ, lakin kendilerini biraz üzeceðim: Ýngiliz denetimli Ürdün'den pek beklenilmeyen bir tavýr bu, aslýna bakarsanýz Ýsrail karþýtý bir ülke olarak da sayamayýz Ürdün'ü. Hatta Ürdün'ün yakýn tarihini bilmeyenler, ülkede geniþ nüfus oranýyla (%80) yer tutan Filistinlilerin, asli unsur deðil de 'mülteci' olduðunu dahi zannedebilir. Ýslami hareketin, Mýsýr'dan bile daha sert þekilde takip edildiði, gözetlendiði bir ülkedir...
Bu yüzden Ürdün Prensi'nin son tavrýna doðrudur demek mümkün, ama heyecanlanmamak, olayý þiirselleþtirmemek gerektðii fikrindeyim...
Ürdün'e, Amman'a 1997 ve 2002 yýllarýnda farklý sempozyumlar aracýlýðýyla gitme þansým oldu. Ýlkinde Hamas liderlerinden Ýbrahim Goþe'nin tutuklanmasýna denk gelmiþtim, diðer ziyaretimdeyse Ýslami vakýf ve derneklerin çok sýký denetimlere tabi tutulduðunu fark etmiþtim.
Hatýrlarsanýz 2017'de Trump Suudi Arabistan'ýn baþkenti Riyad'a gitmiþ, orada 110 milyar dolarlýk bir silahlanma anlaþmasý imzalanmýþ, ABD lideri Trump, Mýsýr'ýn darbeci lideri Sisi ve Suudi Kral Selman bin Abdülaziz ile ýþýklý bir küre etrafýnda aklaseza bir poz vermiþlerdi. 'Küre ittifaký' denen bu yeni yapýlanmada Birleþik Arap Emirlikleri ve Ýsrail de hazýr ve nazýr duruyorlardý... Nitekim ABD'nin büyükelçilik binasýný Kudüs'e taþýmasý gibi hukuk dýþý ve hadsiz tavýrlar da bu kirli ittifaktan sonra yoðunlaþmýþtý...
Bu kýsa hatýrlayýþtan sonra, geçtiðimiz günlerde yaþadýðýmýz Ürdün'n Ýsrail resti, daha bir okunasý hal alýyor. Zira, üstte de dediðimiz gibi, Osmanlý'dan kopuþ ve devletleþme süreçleri zaten Ýngiliz sponsorluðunda geçekleþmiþ Ürdün'ün asýl kafasýný bozan þey, Ýsrail'in en ziyade maslahata mazhar ülkesi olmak rolünü kaptýrmýþ olmakla ilgili... Çünkü Ürdün zaten 1994'te Ýsrail'le barýþ yapmýþtý, Orta Doðu'nun adeta 2. Enver Sedat'ýydý Ürdün Prensi... Ama 2017 sonrasý her þey allak bullak oldu. Özellikle BAE'nin Ýsrail istihbaratýna baðlý olarak iþ görmeye baþlamasý bardaðý taþýran son damlaydý, Ürdün'ün tam anlamýyla devre dýþý kalmasýný getirmiþti bu durum...
Kudüs konusunda anlýk parlamalarýn, herhangi bir neticesinin gelmediðini yýllardýr görüyoruz. Kudüs'ü mesele olmaktan çýkartýp, memleket haline getirmedikten sonra bu sorunu çözemeyiz. Biz Kudüs'e sürekli dýþarýdan bakýyoruz... Kudüs'ü kalbimiz kýlmadýktan sonra, oradaki zulmü ters yüz edemeyiz.
Son Ürdün olayýndan sonra, Kudüs'te yaþadýðýmýz zulüm ve aþaðýlanmanýn, ancak güçlü ve güdümsüz devletler olabilirsek biteceðine, bir kere daha kani oldum. Ümmetin hali içler acýsý... Ya Amerika'nýn ya Ýngiltere'nin ama her halükarda Ýsrail'in oyun kartý olmaktan ne zaman vazgeçersek, Kudüs'ün saati de iþte o zaman hürriyete kurulur...