17 galibiyetle, hiç yenilmeden bugüne geldi. Muhalefet ise bir strateji ile güçlerimizi birleþtirerek çýkacaðýz onun karþýsýna dediler. Cumhurbaþkaný Erdoðan'ýn ifadesiyle "topunuz gelin" diyordu ya hani- hakikaten de toplanýp geldiler. "Birleþe birleþe yeneceðiz" diyerek Erdoðan'ýn zaferini büyüttüler.
Adam yine kazandý! Muhalefet bloku ise "kazanacak adam" aradý hep. Sonra da en kazanamayacak olanda karar kýldýlar. Öyle mi acaba? Adaylarý Kýlýçdaroðlu olduðu için mi kaybettiler? Bu bambaþka bir yazý konusu. Bence adaylarý deðil stratejileri ve siyasetleri kaybetti. Ama henüz gerçekle yüzleþmiþ deðil. Sorumluluðu üstlenen kimse çýkmadý henüz.
Bir özeleþtiri, strateji deðiþikliði, kadro deðiþikliði yapýp yapmamak muhalefetin sorunu deyip de geçemeyiz kanýmca. Zira muhalefet de iktidar gibi demokrasinin olmazsa olmazý.
Siyasetin doðasýnda rekabet var yani taraf olmak...
Fakat bir tarafý tutmak gerçeklere gözümüzü kapatmamýza sebep olmamalý. Bir taraftaysak demek ki kazanmak istiyoruz.
Kazanmak için toplumu iyi okumak neyin kazandýrdýðýný, neyin kaybettirdiðini iyi analiz etmek gerekir.
Pek çok sebep var, yeri geldikçe yazmaya çalýþtým. Yukarýda da ifade ettiðim gibi adaydan önce strateji kaybettirdi.
Bugün bir baþka sebebe deðinmek istiyorum.
Önem sýralamasýna göre birinci sýraya yerleþtiremeyiz belki ama iþe nereden baþlayalým sorusuna "iþte tam buradan" diyebilirim. Bu ülkede hiç seçim kazanamamýþ, çünkü bir siyasi parti olarak kurulmamýþ olan CHP'yi bu da kurtarmayabilir. Ama bir yerden baþlamak gerek.
Ben muhalefet partilerinin siyasi danýþmanlarýnýn yerinde olsam kendi yanký odamdan çýkýp, Erdoðan'a yakýn medyayý takibe baþlardým.
Yandaþ dedikleri gazeteciler, köþe yazýlarý ne yazýyor, satýr satýr okurdum.
Ayþenur Aslan, Ýrfan Deðirmenci, Emin Çapa, Þirin Payzýn, Fatih Portakal nevi adamlarý ise Ege'ye süresiz tatile gönderirdim.
Gýcýk vermek için söylemiyorum bunlarý. Gerçekten de bunun muhalefetin en önemli sorunu olduðunu düþünüyorum. Muhalefet medyasýndaki bu kalitesizlik, düþük seviye muhalefeti aþaðýya çekiyor. Gerçeði perdeleyerek kendilerini iyi hissetmelerini saðlýyor belki ama sonuç ortada. Körler saðýrlar, birbirini aðýrlar ortamý. CHP'li olmak suretiyle üstün olduðu zehabýna kapýlan bir insan türünün yaþadýðý bu medyayý CHP kendine yasaklamalý.
Bugün iktidar partisi etrafýndaki zevatýn, önemli konumlardaki AK Partili siyasetçilerin emin olun çoðu, yetiþirken sað sol, modern post-modern demeden ne var ne yok okuyordu. Her kaynaktan besleniyor, belki de en çok dünya görüþü olarak kendisine ters olanlarý takip ediyordu.
Kendimden biliyorum, tüm "aydýnlanmamýþ" köylü çocuðu halimle Ataol Behramoðlu þiiri bile okuyan biriydim üniversite yýllarýmda. Varýn gerisini siz düþünün. Biz Ataol gibi üçüncü sýnýf bir þairi bile okurduk ama solcu takýlanlarýmýz Ýsmet Özel'e dönüp bakmazdý. Biz Cemal Süreyya ezberlerdik ama Kemalist arkadaþlarýmýz Sezai Karakoç kimdir bilemezdi. Biz Nazým Hikmet'e büyük þair derdik ama karþýlýðý olan Necip Fazýl'a hakaret iþitirdik. Yani bu, bugünün meselesi de deðil.
Fakat her alanda giderek irtifa kaybetti bu çevre.
Önceden iyi kötü bir seviye vardý, Türkiye'nin meseleleri hakkýndaki fikirleri meraka deðerdi. AK Parti iktidarý öyle bir ayarlarýný bozdu ki, iyi ve kaliteli bir þey sadýr olmaz oldu.
Düþük kalite çok çabuk piyasada yer buluyor kendisine. Muhalefet medyasýnýn durumu da bugün tam böyle.
O yüzden muhalefet partilerine tavsiyem; para akýttýðýnýz medyalarý takibi býrakýn. Onlar yerine "yandaþ" dediðiniz medyayý takip edin. Aradaki kalite farkýný göreceksiniz.
Sizi eleþtiren köþe yazýlarýný okuyun. Onlarýn fikirlerini benimseyin demiyorum, zira bu zaten taraf deðiþtirin demek olur. Fakat yaptýðýnýz hatalarý anlatan onlarca yazý göreceksiniz, onlarý dikkate almanýz bile yeterli. Bedava danýþmanlýk hizmeti iþte.