Okuyucularla Hasbihal:
*Pazar günleri yaptýðýmýz bir diðer 'Okuyucularla Hasbihal'e daha, okuyucularýmýzý saðlýk ve âfiyet dileklerimizle selâmlayarak baþlayalým:
*Çorlu'dan Selâmî Muhtaroðlu yazýyor: 'Evvelki gün, metrobüs'le Beylikdüzü'nden Üsküdar'a giderken, yaklaþýk 50 km.yi aþkýn yol boyunca, ÝBB'nin 19 Mayýs için hazýrlattýðý ve 'Özgürsem... Sen varsýn diye....' diye kocaman harflerle yazýlmýþ pankartlarý görünce, ilâhlaþtýrma ve insanüstülük 'kült'ünün sýradan halkýn ve hele de çocuklarýn ve genç nesillerin zihninde nasýl bir 'kutsama kültü' oluþturduðu daha görülüyordu.
--...
*Giresun'dan Sâkine Yýlmazer isimli okuyucumuz diyor ki: 'Biz burada Hacca ve Umreye gidenlere, o yolda kazanmayý umduðunuz sevaplarý, dünyanýn her bir yanýndaki Müslümanlara, Gazze ve bütün Filistin'de, Arakan'da, Türkistan'da, Afganistan'da.. ve diðer yerlerde aç-periþan Müslümanlara harcasanýz.. ' diyoruz.. Haklý olduðumuza da inanýyoruz.. Yanlýþ mý düþünüyoruz?
--Bu haným kardeþimizin dile getirdiði konu elbette yerindedir.. Ama, ömründe bir kere Hac imkâný bulanlara karþý olanlarýn çoðu, kendileri, devamlý, yurt dýþý turistik gezilere giden malûm taife.. Bunu da unutmamak gerek..
*Yazar Hamza Türkmen de, 20 Mayýs tarihinde yayýnlanan, 'Hýlâfet'in kaldýrýlmasýný Ýngilizler mi istedi?' baþlýklý yazýmýzda deðinilen Feylesof Rýza Tevfik'in hâtýratý konusuyla ilgili olarak, 'Haksöz' internet sitesinde -özetle- þöyle diyor:
'(...) Rýza Tevfik'den aktarýlan bu hâtýrat, bu konuyla ilgili ip uçlarýndan tabiî ki birisi.
(...)Rýza Nur'un hatýratýnda verdiði bilgiler ve Mýsýroðlu'nun "Lozan Zafer mi, Hezimet mi?" çalýþmasýnda hukuk sistemimizin deðiþimiyle ilgili verdiði mevsuk bilgiler bu konudaki baskýn sansürü aþacak olan tahkik ehline verilen ilk ip uçlarý oldu.
Bu konu, küresel vesayeti aþmamýz için irdelenmesi gereken baþat konulardan birisi. Bu yazý da bu konuda tahkik ehline perdeyi aralamayý teþvik edici bir fener tutmuþ. Bu iyi ve cesur bir adým. Tabiî ki, siyasî erk'in son dönemlerdeki 'kalpaklý Ata...' güzellemelerinin oluþturduðu sanal rüzgâr, bu feneri söndürmezse...
--Evet Hamza kardeþimizin yazýsýnýn sonunda verdiði 'alârm'ýn hangi boyutlara ulaþtýðýný toplumumuz 100 yýldýr zâten yaþýyor..
Öte yandan, evet, Müslümanlarýn asýl tartýþmalarý gereken konularýndan birisi de bu, kocaman gövdeleri üzerinde bir 'baþ'ýn olmamasýnýn ortaya çýkardýðý durumdur. Çünkü, Katolik Hristiyanlarýn bir lideri var, Papa..
Ortodoks Hristiyanlarýn baþýnda bir Patrik var, Protestan Hristiyanlarýn da bir Meclisi vardýr. Kendi ihtilaflarý veya meseleleri konusunda son sözü onlar o üst kurumlarý verirler.
Yahudilerin 'hahambaþý' vardýr. Sayýlarý 2 milyarý bulan Budistlerin de baþýnda bir Dalay Lama vardýr..
Ama, bugün 8 milyarý aþan insanlýðýn içinde 2 milyara yakýn Müslümanlarýn adýna nihaî söz söyleyecek yetkili bir baþ, bir kurum yoktur.. Bunun içindir ki, Gazze ve bütünüyle Filistin konusunda Müslümanlar, bu 'baþsýzlýk' yüzünden çaresiz ve halký Müslüman olan her ülke, sadece kendisini korumaya öncelik veriyor. Evet, en çetin meselelerimizden birisi, bu baþsýzlýðý veya çok baþlýlýðý gidermektir. Aksi halde, bütün Müslüman coðrafyalarý Gazze'ye dönüþtürülür..
*Almanya'dan Furkan Kýlýç, '27 Mayýs' tarihli ve 'Yeni bir Dünya Savaþý'nýn sancýlarý mý?' baþlýklý yazýmýzýn sonunda yer alan 'Hazýr ol ceng'u cidâle.. Sulh'ü salâh ister isen.." beyti ile ilgili olarak þöyle diyor: Almanca'daki "Frieden braucht verteidigung" sözü bana daha doðru geliyor. Yani, 'barýþ için savunma yapmak, 'Barýþýn savunmaya ihtiyacý vardýr!'
Ýsrail de, 'barýþ için savaþ' diyerek, on binler halinde çocuk katletmeyi, bu söylemle sürdürüyor.'
-Bu okuyucunun 'savaþ' kelimesi yerine 'savunma' kelimesini tercih etmesi, nazarî olarak kabul edilse bile, savunma da savaþmayý mantýken de gerekli kýlar.
*Ýstanbul'dan Galile imzalý okuyucu bazý eleþtiriler yazmýþ..
--Bu okuyucu ciddî bir görüþ belirtmiþ olsaydý, eleþtirilerini de aktarýrdým.
Ancak ben her þeyden önce, bir þeyler yazanlarýn, aslî isimlerini ve kimliklerini gizleyip, sahte isimlerle ve hele de tarihte kalmýþ bir takým ünlü isimlerin arkasýna gizlenerek yazmalarýný sadece anlamýyorum deðil, ayný zamanda ayýplýyorum da.. Bir sözü söylemek kararlýlýðýnda olanlar sözlerinin sonuçlarýný taa baþtan kabullenmelidirler..
Geçenlerde, iletiþim alanýndaki teknolojik geliþmeler alanýnda söz söylemeye yetkili bir isim olarak görülen Prof. Ali Murad Kýrýk'ýn açýklamalarýný dinledim bir tv. kanalýnda; bu alanda, gecikmeli de olsa, ciddî bir kanunî düzenleme yapýlacaðýný söylüyordu. Bunu da, eski adý 'twetter' olan, 'X' isimli internet kanalýnýn Türkiye'de þube açmasý ve ilân alýp, vergi vermeye baþlamasýyla, bundan sonra, bütün yayýnlarýndan da hukuken sorumlu olacak ve sahte isimlerle yazýlmýþ haberleri yazanlarýn (IP) denilen, internet çýkýþ adreslerini vermek zorunda kalacakmýþ.
Evet, gecikmiþ olsa bile, inþaallah hayýrlý bir geliþme olur..
Bu vesileyle belirtelim.. Mehmed Âkif, Necîb Fâzýl, Mevlâna, Yunus Emre, Namýk Kemal ve benzeri, geçmiþin ünlü isimlerince söylenmiþ gibi yakýþtýrma sözler veya sözde þiirlerin o ünlü isimlere isnad olunmasý da bir baþka facia idi. Bu, her þeyden onlarýn þahýslarýna ve hatýralarýna saygýsýzlýktýr.
*