Faik Tanrıkulu
Faik Tanrıkulu
Tüm Yazıları

Neden Suriye'nin kuzeyinde seçim yapılmak isteniyor?

11 Haziran'da, PYD/YPG kontrolündeki Suriye'nin kuzeyinde yapılacak yerel seçimler, ABD desteğiyle hayata geçirilmek istenen stratejik bir hamledir.

Türkiye'nin güney sınırında şekillendirilen bu yeni siyasi yapının amacı, uluslararası tanınırlık kazanarak meşruiyet sağlamak. Sözde müttefik ABD DAEŞ ile mücadele altında PYD'yi desteklemeyi meşru göstermeye çalışıyordu. Öyle ki, bu zamana kadar DEAŞ ile en çok mücadele eden ve saldırıya maruz kalan Türkiye olmasına rağmen, PYD gibi bir terör örgütünü Suriye Demokratik Güçleri olarak nitelendirmek ABD'nin gerçek yüzünü gösteriyor. Olası bir seçim sonrası PKK'nin Suriye kolunda yapılacak muhtemel yönetim değişikliği sonrası uluslararası hukuk zemininde tanınırlığı için adımlar atılacak ve uzlaşma talebinde bulunacaktı. Zira bu hamle karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ' Güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir' ifadesiyle gerektiğinde operasyon yapmaktan çekinmeyeceği imasını yaparak, Türkiye için bu durumun ne kadar hayati olduğunu belirtmesi önemli.

ABD'nin İki Yüzlü Politikaları

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortadoğu'daki uzun vadeli stratejisi, Türkiye'nin çıkarlarıyla sürekli çatışmaktadır. 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana, ABD'nin bölgede izlediği politika, PKK'nın güçlendirilmesine ve bölgesel bir Kürt yönetiminin oluşturulmasına hizmet etmiştir. 2003 yılında Irak'ın işgali, bu süreci daha da hızlandırmış ve sonuçta, Irak'ın kuzeyinde Kürt Bölgesel Yönetimi adıyla bir yapı ortaya çıktı. Benzer bir senaryo, 2011'den bu yana Suriye'de de uygulanıyor. Amerika, bir yandan Esad rejiminin devrileceğini vaat ederken, diğer yandan DEAŞ tehdidini kullanarak PYD/YPG'yi Suriye'nin kuzeyine yerleştirdi.

Türkiye'nin Sınır Güvenliği Operasyonları

Türkiye, güney sınırlarında PKK/PYD tehdidine karşı bir dizi askeri operasyon gerçekleştirmişti. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi operasyonlar, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör koridoruna müdahale etmek için hayati önem taşımıştı. Bu operasyonlar, Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak ve bölgedeki terör unsurlarını temizlemek amacıyla yapılmıştı.

ABD'nin Seçim Hamlesi ve Türkiye'nin Tepkisi

Türkiye'nin sert tepkisi sonrası ABD Dışişleri Bakanlığı, 11 Haziran'da yapılacak seçimlerin özgür, adil ve şeffaf koşullar altında gerçekleşmediğini belirterek bölge aktörlerine seçime gitmeme çağrısında bulunmuştu. Ancak, ABD'nin bu hamlesi, PYD/YPG'yi meşrulaştırmak ve Suriye'nin kuzeyindeki kontrolünü pekiştirmek için yapılan planlı bir girişim. Türkiye, bu duruma karşı net bir duruş sergileyerek, PKK'nın Suriye'deki varlığını kabul etmeyeceğini ve sınırlarında bir terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğini defalarca dile getirmiştir. Blinken ve Bakanımız Fidan'la terörle mücadele görüşmeleri sürerken, diğer taraftan seçim hamlesine girişmek ise ABD'nin ikiyüzlülüğünü gösteriyor.

Uluslararası Hukuk ve Türkiye'nin Tutumu

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı, Suriye'de kapsayıcı ve güvenilir bir siyasi geçiş sürecinin başlatılmasını öngörüyor. Türkiye, bu kararın uygulanması gerektiğini ve Suriye'deki her türlü siyasi çözümün Suriyelilerin meşru taleplerine yanıt vermesi gerektiğini savunuyor. Hali hazırda mevcut durumda bu koşullar karşılanmamasına rağmen ABD'nin bu hamlesi uluslararası hukukla da doğrudan çelişiyor. ABD'nin bölgedeki varlığı, Suriye'nin toprak bütünlüğüne aykırı bir durum yaratmakta ve bu da Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit ediyor.

Türkiye, ABD ve İsrail'in Ortadoğu'daki planlarına karşı dikkatli ve stratejik adımlar atmaya devam etmeli. 15 Temmuz 2016 sürecinden sonra yapılan terörle mücadele operasyonları, bu planların başarısız olmasında kritik rol oynamıştı. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde yapılacak korsan seçimlere karşı uluslararası kamuoyunu bilgilendirmeli ve PKK/PYD'nin meşruiyet kazanma çabalarına karşı gerek diplomatik gerek askeri tedbirler almaya devam etmelidir. ABD'nin bölgedeki iki yüzlü politikaları ve PKK/PYD'nin meşruiyet kazanma çabaları, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından ciddi tehditler oluşturuyor.