Nikâhsýz birliktelik aile deðildir!

Ana muhalefet liderinin baþörtüsüne yasal güvence çýkýþýyla gündeme gelen konu, cumhurbaþkanýnýn daha güçlü güvence için anayasa deðiþikliði önerisi fevkalade önemlidir.

Ancak konuya girmeden hemen belirtelim ki Türkiye'nin asýl büyük sorunu 82 anayasasýdýr.

Onca deðiþikliðe raðmen anayasa darbe ruhunu hala bünyesinde taþýmaktadýr.

Milletin deðerleriyle barýþýk sýfýrdan yeni bir anayasa yazýlmadýkça sorunlar bitmeyecektir.

Çünkü 1925 ve sonrasý yapýlan deðiþiklikler ile bilahare yazýlan her anayasa milletin deðerleriyle barýþýk olmaktan çok milletin deðerlerine raðmen yazýlmýþ vesayet anayasalarýdýr.

O yüzden de devlet ile millet arasýnda hep soðuk rüzgârlar esmiþtir.

Yine o yüzden kimi siyasetçiler devlet ile milleti barýþtýrma politikasýný dillendirmiþlerdir. Ancak vesayetle mücadele eden siyasiler vesayet tarafýndan partileri kapatýlarak kendileri siyasi yasaklý hale getirilerek cezalandýrýlmýþlardýr.

Baþkan Erdoðan da vesayetle mücadele eden ve geçmiþten ders alarak attýðý cesur ve makul adýmlarla kamudaki vesayeti tamamýyla ortadan kaldýrmayý baþarmýþtýr.

Ancak eski vesayet zihniyeti hem siyasette hem de sivil toplum örgütlerinde ve hem de akademide azda olsa devam etmektedir.

90 yýllýk vesayet zihniyetinin bu kadar kalýntý býrakmasý da þaþýlacak bir þey deðildir!

82 anayasasý onca tadile raðmen vesayet zihniyetinin yeniden hortlamasýna müsaittir, o yüzden yeni anayasa þarttýr!

Vesayet zihniyeti mensuplarýnýn Ýslam kültüründen bihaber olmalarý ve Müslümanlarýn geçirdiði evreleri ve de Ýslam'ýn tesettür ilkesini bilmemeleri sebebiyle baþörtüsü türban ayrýmý yaparak modern baþörtüsünü siyasi simge olarak gördükleri için ve dahi çarpýk laiklik anlayýþlarý sebebiyle yüzbinlerce gencin hayatýný kararttýlar.

Aslýnda hedef sadece baþörtüsü deðildi dini olan her þeye laiklik adýna yasak getirmeyi savundular hala da savunuyorlar.

Ama millet eline geçen har fýrsatta bu vesayetçi zihniyete sandýkta dersini vermiþtir.

Millet 1950, 1965, 1983, 1995, 2002 seçimlerinde milletin inanç deðerleriyle mücadele edenlere karþý kendisine yakýn olan siyasileri tercih etmiþtir.

Baþkanlýk sistemine geçtikten sonra da artýk büyük çoðunluðu muhafazakâr olan milletin inanç deðerleriyle mücadele eden birinin cumhurbaþkaný seçilmesi imkânsýz hale gelmiþtir.

Bunu gören ana muhalefet lideri, muhafazakâr kesimden oy alabilmek için yeni bir taktik geliþtirmiþtir.

Geçmiþte muhafazakâr kesimde siyaset yapan bazýlarýna partisinde yer vermiþ, yönetimine baþörtülü bir haným almýþ, son olarak helalleþme adý altýnda yeni bir adým atmýþ ve bu adýmýný pekiþtirmek için de baþörtüsüne yasal güvenceyi gündeme getirerek anayasal güvence kapýsýnýn açýlmasýna sebep olmuþtur.

Siyaseten iktidardan bir gol yemiþ olsa da kendi camiasý tarafýndan eleþtirilse de baþörtüsüne yasal güvenceye sebep olduðu için aslýnda teþekkürü hak eden bir adýmdýr!

Tabii karþýsýndaki deneyimli politikacý fýrsatý kaçýrmadý baþörtüsüne yasal güvencenin yaný sýra aileyi tehdit eden sapkýnlýklara karþý ailenin yeni tarifini de itiraz edilemeyecek þekilde gündeme getirdi.

Anayasalarýmýzda aile tarif edilmediði için sapkýn yaþantýlarýn istismarýna açýk haldeydi.

Mecliste uzun müzakerelerden sonra kabul edilen 1924 anayasasýnda da 1961 anayasasýnda da 1982 anayasasýnda da aile tarif edilmemiþtir.

Çünkü bu anayasalarý kabul edenlerin zamanýnda LGBT benzeri sapkýnlýklar bu kadar gündemde deðildi.

Nikâhlý karý kocanýn dýþýnda aile kavramý yoktu. 1924 anayasasýnýn ikinci maddesi devletin resmi dininin Ýslam olduðunu, 26 maddesinin ilk fýkrasýnýn dini hükümleri uygulama sorumluluðu getirdiði göz önünde bulundurulursa aile Ýslam'ýn koyduðu kurallara uygun olan birlikteliktir.

Dolayýsýyla toplumumuzdaki genel kabul, ailenin nikâhlý birliktelikten oluþtuðu istikametindedir.

O yüzden 61 ve 82 anayasalarýnda ayrýca aile tarifi yapýlmamýþtýr. Ýhtiyaç duyulmamýþtýr.

Sapkýnlýklar yaygýnlaþýp batýda normalleþtiðinde 2001 yýlýnda anayasanýn 41. Maddesinde yapýlan deðiþiklik ile 'eþler arasýnda eþitliðe dayanýr.' cümlesi eklenmiþtir. Muhafazakâr milletvekilleri 'eþler' yerine 'karýkoca' ifadesini teklif etmiþ olsalar da zamanýn iktidar partisi 'eþler' kelimesini dayatmýþtýr.

Batýda hemcinsler arasý evlilik normalleþmiþtir. Ýki erkek yahut iki kadýn evlenmiþse onlar da 'eþler' olarak kabul edilmektedir!

24. maddeye baþörtüsüne güvence saðlayan ve 41 maddeye ailenin kadýn ve erkekten oluþtuðuna dair getirilen deðiþiklik teklifleri muhalefetin de imtihaný olacak!

Bence kadýn ve erkek kelimelerinin önüne 'nikahlý' ifadesi eklenmesi toplumumuzun deðerlerine daha uygun olurdu!

Toplumumuz nikâhsýz birlikteliðe aile gözüyle bakmaz da ondan!