Pazar günü bir seçim var ve biz yine diken üstündeyiz.
Olaðanüstü hâl ruhumuza iþlemiþ.
Makuliyeti yakalayamýyoruz, toplumsal yaralarýmýzý bir türlü saramýyoruz dolayýsýyla.
Çünkü, olaðanüstü halin çýktýsý korkunç bir zihinsel yýkým ve ahlaki dekadans yani çözülme.
Hayatýmýza sýzýveriyor birileri bu anafordan faydalanarak.
Dolayýsýyla yaklaþan tehlikenin farkýna bile varamýyoruz.
Sonda söyleyeceðimi þuracýkta söyleyivereyim...
Bütün bunlar sarsýlmaz zannettiðimiz sistemin zorunlu(!) sonucu.
Üstelik körleþme sadece bize özgü deðil.
Kendimize haksýzlýk etmeyelim...
Bütün dünyada bir irtifa kaybý yaþanýyor.
Uzun zamandýr tarihin kenarýnda yaþayan bütün toplumlarda olduðu gibi...
Abartýnýn yönlendirdiði hayat tarzý etrafýmýzý görmemizi engelliyor.
Kriz, dünyanýn aklýný aldý.
Arjantin'de, söz gelimi delilik semptomlarý gösteren biri seçimle iþ baþýna gelebiliyor.
Dün bütün dünyayý kurtaracaðý söylenen fikirler de çoktan çöpe atýldý.
ABD'nin hegemonik kavramlarý bir bir mevzi kaybediyor.
Neoliberal reçeteler bizzat çöküþün sebebi.
Defaten yazdýk...
Rýza üretme araçlarý olan kurumlara artýk kimsenin güveni yok.
Bütün dünyada bir mülksüzleþtirme stratejisi uygulanýyor.
Spekülasyonlarla, korkunç bir servet transferi yaþanýrken...
Sistemleri ayakta tutan orta sýnýf hýzla eriyor, servet dar bir oligarþinin elinde temerküz ediyor.
Tabi dönüþ kolay deðil, alýþkanlýklar kolay kolay deðiþmiyor.
Hatta çoðunluk gözleri önünde yýkýma sebep olan politikalara yine de amentü gibi sarýlmaya devam ediyor.
Geçenlerde notlarýmý karýþtýrýrken, Edmund Burke'ün 1775'te söylediði bir sözüne rastladým,
Diyordu ki Burke;
"Yakýn zamanda yaþadýðýmýz deneyim bizlere eskiden mutlak olduðuna inanýlan temel ilkelerin birçoðunun ya hayal edildiði kadar önemli olmadýðýný ya da her þeye kadir olduðunu düþündüðümüz ilkeleri tamamen geçersiz kýlan diðer çok daha önemli ve çok daha güçlü ilkelere hiç baþvurmadýðýmýzý öðretti."
Dünyanýn ruhu þu sýralar sanki bu sözün tecelli yeri.
Ýlkeleri bir kenara býrakýp da kiþilerin dedikodusu üzerinden birbirimizi boðazlarken süreci okuyamayýz elbette.
Ayrýca... Alýþkanlýk cehenneminden kurtulup halasa ermek de kolay deðil.
Hürriyet sorumluluk iþi ne de olsa. Kim sorumluluðu üstlenmek ister ki, ucuz polemiklerin kazanç saðladýðý zamanda.
Neyse uzatmayalým...
Dünyanýn ruhu korkunç bir yarýlma yaþarken, bizde de durum pek farklý deðil.
Bir dönüm noktasýndayýz.
Fakat, dünün denkleminden beslenen "defolu ideoloji" müntesipleri, bu hakikatle yüzleþmek istemiyorlar.
Ele geçen her kelime, karþýda birden beliriveren her slogan, anlaþýlmasa da mevzi kaybetmemek için bir silah gibi kullanýlýyor.
Dedik ya sistemin zorunlu sonucu bu...
Manipülatif algý yönetimiyle þiþirilen ego, ucuz paranýn getirdiði özgüven patlamasý ve nihayet hafýzasýzlar cehenneminde narsizmin beslediði liderlik hevesi.
Ne de olsa zaaflarý kaþýmayý iyi biliyor.
Ürettiði yalaný pazarlama konusunda da kimse eline su dökemez.
Göz göre göre yapýlan bir yolsuzluk hadisesinde bile, üstelik bir þebeke iþi olduðu biline biline topu nasýl çevirecek merakýna yenilmiþ yanký odasý sakinleri varken, daha ne olsun.
Nasýl bir körleþmedir bu Allah aþkýna.
Farkýnda mýsýnýz bilmiyorum...
Böylesi bir çözülme en çok etnikçi ve bölücü siyaseti zemin kazandýrýyor.