Onlar savaşırken, ‘belhum edall' olsa da; biz onlar gibi olmayacağız!

Kur'an-ı Mubîn'de Â'raf -179'da, 'cehennemlik'ler şöyle anlatılır, (meâlen): 'Onların kalpleri vardır; anlamazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler. İşte bunlar, hayvanlar gibidir, hattâ 'belhum edall'dirler, daha da aşağılıktırlar.' beyânı yer almaktadır.

*

İki haftadır, Gazze'de, 'savaş' denilerek, korkunç bir barbarlık ve canavarlık yaşanıyor ve herkes elbette ki kendi değer yargılarına göre yaklaşıyor, bu duruma... 50 yıl öncelerde Amerika'nın Vietnam Savaşı'nda, sivillere karşı sergilediği barbarlığı bile geride bırakan; 28 sene öncelerde Bosna'nın Müslüman halkına sergilenen bir canavarlık...

Bütün sivil yerleşim birimleri, hattâ okullar, mescitler, hastâneler... Her taraf füzelerle yakılıp yıkılıyor... O daracık mekânda 15-20 katlı apartmanlarda yaşamak zorunda kalan bu 2,5 milyonun tamamını hedef alan, evleri başlarına çökertilen bir 'jenosid/ soykırım...'

360 kilometrekarelik bir Gazze şeridine sıkıştırılan, suyu, elektriği kesilen, gıda ulaşım yolları kapatılan bir alçaklık ve ahlâksızlık...

Dün akşam bu satırlar yazılırken, ulaşan son bir hastâne bombardımanı sonunda, o mekâna sığınan on binlerce insandan, ilk anda belirlenenlere göre, en az 500 insan, hayatını kaybetmiş bulunuyor ve binlercesi de yaralı...

İsrail rejimi, halkın, Gazze'nin güneyine doğru gitmesini ve onlara saldırılmayacağını açıklamıştı... Ama yüzbinler halinde güneye doğru gidenlerin üzerine de bombalar yağdırıldı ve 100 civarında insan katledildi.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant, 'Uluslararası hukuk diye bir şey tanımıyorum...' dedi açıkça...

Aslında yanlış da değildi; çünkü, 'uluslararası hukuk', yani güç sahiplerinin, zorbaların, 1945'de 2.Dünya Savaşı'nın galipleri olan 5 devlet tarafından bütün dünyaya 'hukuk' diye dayatılan bir zorbalık manzûmesi... Onlar da İsrail rejimini Müslüman coğrafyasının kalbine saplayanlar...

Yani, 'uluslararası hukuk', gerçekte, çağdaş firavunların iradesinden ibaret...

İlginçtir, o 5 ülkeden Rusya'nın lideri Putin, 2 gün önce Bişkek'te, 'İsrail'in kendisini savunma hakkı vardır...' demişken; dün BM Güvenlik Konseyi'nin 'ateş-kes' kararı almasını istedi ama bu istek, 5 daimî üyeden Amerika, İngiltere ve Fransa'nın 'veto'suyla, reddedildi.

*

Müslümanların arasından bazı safdiller hâlâ, 'Yahu saldırmasalardı, bunlar olmazdı...' gibi lâflar ediyorlar... Onlar, böylece, 'İşgalciye isyan etmeyip, esir olarak yaşamayı kabullenselerdi, onlar da yaşarlardı...' demek istiyorlar...

'Savaş' diyorsak da, öyle karşı ordular arasında bir boğuşma söz konusu değil, Gazze'de... Bir grup direnişçi, 'İsrail'in zorla işgal ettiği topraklar etrafında oluşturduğu fiilî sınırlardan içeri girmeyi başarınca', şaşkına döndüler ve 'en küçük bir insanî hasletlerinin bile kalmadığını' gösteriyorlar.

Bütün bir Gazze yerle bir ediliyor... Amerika, İngiltere, Fransa başta olmak üzere, Avrupa Birliği ve NATO... Hepsi de Müslüman coğrafyasının kalbine 75 yıl öncelerde sapladıkları bu hançerin daha bir derine işlemesini hedefliyorlar. Hattâ Avrupa'da, İsrail'in canavarlığına itiraz edilen gösterilere bile izin vermiyorlar.

*

Ama biz bir gün, bu canavarlıklara mukabelede bulunmak imkânına kavuştuğumuzda, İslâm'ın savaş kuralları ve ahlâkı dışına yine çıkmayacağız; inşaallah... İslâm'ın ilk yıllarındaki bazı tahriklerinden sonra, 100 yıl öncesine kadar 13 asır boyunca, hiç savaşmadığımız ve zulmetmediğimiz Yahudiler, yine bugünkü 'dayı'larınca ezilecekler ve o zaman da o zulme de yine biz itiraz edeceğiz..

*

Bir örnek... Hz. Ebûbekir zamanında Yemen taraflarında, birkaç Müslüman tebliğcinin katledilmesi üzerine, o civardaki Müslüman ordularının, bazı yerleşim birimlerini yakıp yıktıkları, kaçamayan sivilleri ve hattâ hayvanları öldürdüğü ve tarlaları yaktığı haberi gelince... O hazretin, 'Bu cinayeti o siviller, evler, tarlalar ve o sürüler mi işlemişti ?' diye ağladığı rivayet olunur.

*