Özgür Özel'in çıkış stratejisi ve CHP'de yeni hançerler

CHP'nin 47 yıl sonra birinci parti olması parti içi iktidar kavgasını yatıştırmaya yetmedi. Bilakis kızıştırmış görünüyor.

Balya balya paranın ve dolayısıyla değişimin sahibi için durum "vakit kaybetmeden müdahale" gerektiriyor. Tam da bu yüzden "taze başkan" Özgür Özel'i daha koltuğuna yerleşmeden yerinden etmekle ilgili planlar işleme konmuş gibi.

Anlaşılan o ki siyasette normalleşme süreci henüz normalleşmeden "hizipler partisi" olarak bilinen CHP yeni koltuk kavgalarına yani, kendi normaline dönmüş durumda.

İMAMOĞLU-ÖZEL İTTİFAKI İŞ YAPMIŞTI

Önce Özgür Özel'in neden hedef olduğunu hatırlayalım.

Malum, Kılıçdaroğlu muhalefetin tüm oylarını almasına rağmen seçimleri kaybedince altılı masa dağılmış ve kazansalar ülkeyi beraber yönetecek olan partiler ağır hakaretler ve sarsıcı itiraflarla CHP'nin gırtlağına sarılmıştı.

Bu çirkin görüntünün üstünü örtüp ortamı havalandıracak tek şey değişimdi, öyle de oldu.

İmamoğlu-Özel işbirliği Kılıçdaroğlu'nu yendi.

Muhtemeldir ki İmamoğlu Özgür Özel'i kolay idare edebileceği zannıyla desteklemişti.

Nitekim Kurultay'a aktarılan paranın, delegelerdeki karar değişikliğinin ve estirilen değişim rüzgârının arkasında İmamoğlu olduğunu da Saraçhane medyasından detaylıca okuduk.

ÖZEL'İN KİMLİK MÜCADELESİ

Ama partisi 31 Mart'ta ilk kez birinci parti olunca "gölge başkan", "eş başkan", "emanetçi başkan" olarak kalmak istemedi Özgür Özel. Akıllı ve kıvrak bir strateji izledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, makamına ve ona oy verenlere saygı diye özetlenebilecek "nazik tutumu"nda olağan dışı bir şey yoktu, olması gereken buydu ama Kılıçdaroğlu CHP'si öyle devlet/millet düşmanı bir yere savrulmuştu ki, Özel'in normal davranışı bile anormal derece beğeni aldı.

23 Nisan kabulünde başlayan tokalaşma, çay içme fotoğrafı ve ardından gelen karşılıklı ziyaretlerle Özgür Özel bir anda, İmamoğlu güdümündeki gölge olmaktan kurtulup Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhatap aldığı, Türkiye'nin meselelerini konuştuğu "siyasi lider" pozisyonuna yükseliverdi.

ÖZEL PARLADI, İMAMOĞLU SÖNDÜ

"Devlet yönetmeye ehil" olduğu iddiası Erdoğan'la buluşmanın en büyük çıktısı oldu Özel için. CHP'nin siyasi ajandasını Cumhurbaşkanı forsunun gölgesinde kamuoyuna anlatması, eleştirilerini siyasi rakibinin yüzüne karşı söylediği efsanesi Özel'i parlatırken İmamoğlu'nu silikleştirdi.

Tam da bu nedenle huzursuzlandı "saraçhane medyası". Kılıçdaroğlu'nun "iktidarla müzakere edilmez, mücadele edilir" tekerlemesini bırakıp Özel'in "Erdoğan'a yeni bir şans verdiği" (!) "AK Parti'yi hayat öpücüğüne boğduğu türküsüne başladılar.

Oysa buna mecburdu Özgür Özel. Kendi varlığını ve başkanlığını herkese kabul ettirmek zorundaydı. Bunu da Kılıçdaroğlu'na laf yetiştirerek, İmamoğlu'na çelme atarak yapamazdı. Onları aşan bir klasmana terfi etmesinin tek yolu Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geçiyordu.

Olan budur.

Şimdi, edindiği güç ve sıfatla parti içindeki salvoları savuşturması gerekiyor Özgür Özel'in.

HANÇER GÖRÜNDÜ

Çehov'a atfedilen güzel bir söz var, "oyunun ilk sahnesinde bir silah varsa o silah oyun bitmeden patlar" der.

CHP kulislerine bakılırsa hançer yeniden göründü CHP sahnesinde.

Malum, Kılıçdaroğlu kaybettiği kurultayda "sırtındaki hançer"den bahsetmişti. Kimse de sahiplenmedi ama bilenler biliyor o hançerde Kılıçdaroğlu'nun "evladım" dediği İmamoğlu ile grup başkanı yaptığı Özel'in parmak izi var.

Kader bu ya, bu kez İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu'nun Özel'e karşı güç birliği yapıp Eylül'deki tüzük kurultayını seçimli kurultaya çevirecekleri söyleniyor.

Kılıçdaroğlu'nun siyasette hala gözünün olduğunu, İmamoğlu'nun ise Cumhurbaşkanı olabilmek için yapmayacağı şey olmadığını herkes biliyor. Bir TV yayınında "kurultayda aday gösterirlerse, cesurlar bir adım öne çıksın diyeceğini" de ilan etmişti Kemal Bey.

Ankara artık İmamoğlu'nun ısrarlı talebiyle gerçekleşecek olan İmamoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesine kilitlenmiş durumda. Oradan bir güç birliği çıkar mı, Özel'in başını yer mi göreceğiz.