Pirimiz Hacý Bektaþ Veli...

Onlar Horasan erenleriydi... Ahmet Yesevi hazretlerinin Türkistan'da açtýðý nurani kapýnýn evlatlarý olarak yetiþtiler ve günü geldiðinde yollara düþtüler...

12. ve 13. asýrlarda dünya, Anadolu'nun Ýslamlaþýrken bir yandan da Türkleþmesi sürecine tanýktýr. Anadolu Selçuklu Devleti, hem siyasi planda, hem de kültürel ve manevi planda, belli bir istikrarý koruyabildiði için, Ýslam kültürünü hem edebi hem mimari eserler üzerinde takip etmek mümkündür. Orta Anadolu'nun avantajý; bir yandan Ýran'a, bir yandan Irak ve Suriye'ye, diðer yandan Üsküp ve Bosna üzerinden, Endülüs'e kadar uzanan bir rotanýn kavþaðý olmasýdýr. Bu harman yerinin bereketi olarak; Yunus Emreler, Hacý Bektaþlar, Hacý Bayramlar, Mevlanalar, Koneviler, Anadolu'da bir yürek devrimi baþlatmýþlardýr...

Hacý Bektaþ Veli, Anadolu erenlerinin içinde týpký Yunus Emre gibi, mektep medrese yolundan deðil de, edep, irfan ve hakikat yolundan yükselen bir yýldýz olmuþtur.... 1209-1271 yýllarý arasýnda yaþadýðý tahmin edilmektedir. Hz. Ali Efendimizin soyundan gelmektedir, babasý 6. Ýmam Musa Kazým'ýn torunlarýndan Horasan Hükümdarý Ýbrahim-i Sani Seyyid Muhammed'dir, annesi Hatem Hatun da Niþaburlu âlim Þeyh Ahmed'in kýzýdýr. Ahmet Yesevi'nin halifesi Lokman-ý Perende tarafýndan yetiþtirilmiþtir. Horasan'dan icazetini aldýktan sonra da Anadolu'ya gönderilmiþtir. Osmanlý'nýn kuruluþ günlerinde onun öðretisi; bir yapýtaþý mahiyetindedir. Ahi Evran geleneðinde olduðu gibi, hem ahlak ve terbiye, hem de sosyal hayatýn infaka, dayanýþmaya yaslanmasý onun öðretisini toplumsallaþtýrmýþtýr... Yeniçeri Ocaðýnýn Piri, manevi büyüðüdür. Alperenlik geleneðinin, fütüvvetin manevi kurucularýndandýr...

Aþýkpaþazade tarihinde, Horasan'dan çýkýp, Sivas, Kayseri, Kýrþehir üzerinden Karayol'a (Sulucakarahöyük) geldiði, mezar-ý þerifinin de burada bulunduðu kayýtlýdýr. 1956'da Sefer Aytekin tarafýndan neþredilmiþ Velayetname-i Hacý Bektaþ Veli ve 1958'de Abdülbaki Gölpýnarlý tarafýndan neþredilmiþ Menakýb-ý Hünkâr Hacý Bektaþ Veli adlý eserler onu bugüne taþýrlar. Hacý Bektaþ Veli hakkýndaki ilk mühim bilimsel araþtýrmayý rahmetli hocamýz Prof. M. Esad Coþan, doçentlik tezi olarak akademik dünyaya dâhil etmiþtir. Türkiye Diyanet Vakfý, "Alevi Bektaþi Klasikleri"nden Hacý Bektaþ Veli'ye ait "Makalat"ý baskýya sunarak deðerli bir iþe imza atmýþtý. Mimar Veliyettin Hürrem Ulusoy'a ocak üzerinden intikal etmiþ el yazmasý eseri, orijinali ve bugünkü lisan ile birlikte yayýmladýlar. Veliyettin Bey Hacýbektaþlý'dýr... O sýralarda Kebikeç Sahhaf'taki okuma grubumuzda Makalat'ý, Üstad Ömer Lekesiz'in moderatörlüðünde, Prof. Özkan Gözel, Hümeyra Þahin, Sema Karaman, Av. Güller Yýldýz, Dr. Kuran ve Bilge Okay ile birlikte, hem Osmanlýca harflerle, hem de günümüz harfleriyle birlikte okumuþtuk.

Makalat'ý her Müslümanýn okumasý gerekir diye düþünüyorum, özellikle toplum karþýsýna çýkan hocalarýmýzýn þahsýnda düþünülen Müslümanlýk, ne yazýk ki çok da davet edici bulunmuyor. Ýncitici, kýrýcý, öteleyici bir dil ile kurt ile kuzu yan yan durur mu?

Dikkat ederseniz, Hacý Bektaþ Veli, tüm gravürlerinde ceylan ile arslaný kucaðýnda barýþýk halde tutarken resmedilir. Þeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat kapýlarýndan geçmiþ erenlerin baþarabileceði bir esenliktir bu ancak... Nitekim Makalat'ýnda, Yüce Allah'ýn dört bölük insan yarattýðýný, bunlarýn, Âbidler, Zahidler, Arifler ve Muhibb'ler olduðunu söylemektedir. Âbidlerin þeriat, Zahidlerin tarikat, Ariflerin marifet, Muhibb'lerin ise hakikat kavmi olduðunu söyler.

Müslümanýn tabiatý ne olursa olsun elinden belinden dilinden emin kiþi olmasý gerekir Makalat'a göre... Ameller þayet samimiyetle yapýlmazlarsa, imanýn zedelenme tehlikesi hâsýl olur.

Þeksiz þüphesiz tövbenin ise insan olmanýn baþýnda durduðunu söyler. Hacý Bektaþ Veli'ye göre en büyük makamlara ulaþanlar, hep edeple ulaþmýþlardýr. Tevazuda toprak olmak gerek der...

Talebelerine, misafirlerine sýk sýk þu hadisi zikreder: "Dünya'nýn durmasý dört þey üzerinde ve onlar sayesindedir. Âlimlerin ilmi, hükümdarlarýn adaleti, cömertlerin el açýklýðý ve yoksullarýn dualarý."

Bir 'Gönül Þehri'nden bahseder. Oradaki iki hükümdarýn hallerinden, birisi ki; gönülleri hayra, iyiliðe, kulluða, güzelliðe sevk ederken, diðeri ise; kibir, haset, cimrilik, açgözlülük, gýybete sevk eder... Gönül Þehri'nin faziletli hükümdar tarafýndan ele geçirilmesi gerekir, aksi takdirde hüsran vardýr...

Gönüllerin ilacý tevhiddir der... Gerçek marifet, Allah'ýn bildirdiði tüm þeylere inanýp, þükretmektir.

'Madde karanlýðý, akýl ýþýðý ile;

Cehalet karanlýðý, ilim ýþýðý ile ;

Nefis karanlýðý, marifet ýþýðý ile ;

Gönül karanlýðý da aþk ýþýðý ile aydýnlanýr.'