Dün bir yemek davetine çaðrý almýþtýk, eski ve aslýnda eskimeyen dostlar olarak. Sayýn Emine Erdoðan Hanýmefendi, biz yoldaþlarýný özlemiþ, buluþalým, yemek yiyelim, hasbihal edelim demiþ, davet etmiþti bizi, Ýstanbul'daki Vahdettin Köþkü'ne...
Davet saatini heyecanla beklemiþ, o bekleyiþte 30-35 yýl evveline gitmiþ, yýllarýn öðüttüðü günlerin ipliðini sanki geriye sarmýþ, eski hatýralar, eski çalýþkanlýklar, eski adanmýþlýklar, inanç ve hareket birliði aynasýnda, yeniden görünmüþlerdi sanki... Yaþlanmanýn en güzel yaný, hatýrlayabilmektir derim bana sorarsanýz. Ve arkadaþýnýzý, yýllar önce býraktýðýnýz yerde, sanki hiç zaman geçmemiþ gibi, ayný sevecenlikle sizi karþýlarken bulmak... Hepimiz ilkokul çocuklarý gibi, gýcýr gýcýr giyinmiþ, bir bayrama koþar gibi, sevinçle varmýþtýk davet yerine, iþte yýllar sonra yeniden bir aradaydýk... Emine Erdoðan Hanýmefendi de bizim Ýstanbul Ýl Hanýmlar Komisyonu'muzun aktif bir üyesiydi ve bizler 1989-1995 yýllarý arasýnda, Sayýn Recep Tayyip Erdoðan'a, Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðýný kazandýracak efsane ekibin kadýn neferleriydik...
Vahdettin Köþkü'nün dramatik hikayesi kalbimizi yakarken, þimdilerde artýk milletin hizmetinde olan ve bizlerin de ilk kez ziyaret ettiðimiz bahçelerinde dolaþýrken, yeniden aþýk olduðumuz Ýstanbul... Yedi tepeli konturlarýnda þairlerin de söylediði gibi, asli hüviyetini kubbeler ve minarelerin verdiði, içinden deniz akan, aziz Ýstanbul, kýyamete kadar ezanlarýnla, bayraðýmýzýn nazlý dalgalanýþýna eþlik eden rüzgarýnla kaim olasýn inþallah...
Dostluklar ve elbette vefa, bizi dünden yarýna baðlarken aslýnda bugüne has bir þuur mayalanmasýna da vesile oluyor ve hatýralar, o tezgahta hafýzaya, hatta þuura dönüþüyor. Hep birlikte ilk aklýmýza gelenler; 30-35 yýl evvelki Türkiye'mizin mahdut koþullarý ve bizlerin amatörce, bugünle kýyaslandýðýnda çok büyük güçlüklerle, bin bir zorluklarla ama büyük adanmýþlýklarla, dayanýþmayla, sevgiyle, saygýyla, sahip çýkýþla, bütünleþmeyle gerçekleþtirdiðimiz, o tertemiz istikametimiz, inancýmýz, hiç kýrýlmayan umudumuz ve elbette çalýþkanlýðýmýzdý.
Emine Erdoðan hanýmý tanýyýþým, üniversiteli günlerimize kadar gider. Hukuk Fakültesi öðrencilerini evinde iftara davet ederdi, büyük salonlarda, pahalý otellerde, restoranlarda deðil de kendi mütevazi evinde verdiði bu samimi davetler biz gençleri o vakitler çok etkilerdi. Eþinin en yakýn yoldaþý olmasýyla da göze çarpardý.
Yýllar sonra, iþte yine eski dostlarýmýzla beraber olacaktýk. Ne var ki kapýdan içeri giren Sümeyye Bayraktar idi ve annesine vekâleten, onu temsilen gelmiþti... Sümeyye'yi annesinin kucaðýnda 4-5 aylýk bebek olduðu günlerden beri tanýyorum, yýllar içinde babasýnýn hayat mektebi ve yol haritasý, onu da yetiþtirmiþti, kendisinden yaþça epey büyük, annesinin dostlarýyla, içtenlikle oturdu, hepimizle sohbet etti, yemek yedi, çay içti... Bizler de o esnada, Emine Hanýmýn test sonucunu bekliyorduk, þayet "negatif" çýksaydý aramýza katýlabilecekti... Ama sonuç beklentilerimizi boþa çýkarttý: "Pozitif' olduklarýný öðrendik. Sayýn Cumhurbaþkanýmýz da pozitif çýkmýþlar. Öðrenir öðrenmez, okun yaydan fýrladýðý gibi dualarýmýzý yollamaya baþlamýþtýk. Hemen dualar, salavatlar, aminler ettik. Sadece ülkemizin deðil, gönül coðrafyalarýmýzýn da yýldýzý ve umudu olan bir liderdi o, Allah'ým þifasýný versin dedik caný gönülden...
Ülkemizde þok edici olaylar yaþamadýk pandemi boyunca. Süreç çok iyi yönetildi çok þükür. Devlet-millet dayanýþmasýyla, çok zor günleri en az yara-bere ile atlatmayý baþardýk. Akþam haberlerinde, 221 kiþinin salgýn sonucu rahatsýzlýklar sebebiyle vefat ettiði söylendi. Bu hala çok fazla bir rakam. Ýnþallah tüm insanlýðýn da, milletimizin de kurtuluþu yakýndýr diyelim. Hayatýmýzý tümden alt üst eden bu salgýn, inþallah en kýsa zamanda sonlanýr. Hastalarýmýza acil þifalar, hasta olmayanlarýmýza ise esenlik dualarýyla efendim...