Refah'ta sıkışma ve yeni arayışlar

Türkiye son dönemde küresel gerilimde Gazze'ye odaklanmış durumda. İsrail'in Gazze'de Refah'a odaklandığını ve kitlesel bir kıyımın an meselesi olduğunu biliyoruz. Hamas'ın askeri gücünün bu bölgede olduğu bilgisi işin görünen kısmı çünkü Refah aynı zamanda çıkış kapısı.

İsrail'de 7 Ekim sonrası basına sızdırılan istihbarat raporunda ip uçları vardı. Netanyahu hükümetinin başından beri hedefi şehrin kuzeyinden güneyine kadar kitleyi sürüklemek ve güneydeki Refah kapısından Mısır'a zorla göç ettirmekti. Bu raporun içeriği hakkında 2 Kasım 2023'de bu köşede yazmıştık. (Bkz. https://www.star.com.tr/yazar/zorla-surgun-projesi-yazi-1824676/ ve https://www.972mag.com/intelligence-ministry-gaza-population-transfer/ )

7 Ekim sonrası İsrail Gazzelileri güneye sürükledi ancak rehinelere bir türlü ulaşamadı. İsrail ve İran 7 Ekim sonrası yaşanan gerilimi bir kenara bırakmış görünüyor. Hamas yöneticileri Katar ve Mısır gibi arabulucular üzerinden İsrail'le görüştüler ancak sonuç alınamadı. Şimdi yeni bir süreç söz konusu.

İsrail-İran gerilimi ABD'de Biden'ın başını ağrıtacaktı ve tarafları teskin edecek süreçte İran'la diyaloğu Türkiye yürüttü. Ankara-Vaşington hattı Erdoğan-Biden bağlamında hiç sıcak değil ancak dışişleri ve savunma bakanlıkları arasında görüşme trafiğinin hareketli olduğunu biliyoruz.

Hamas yöneticilerinin Katar'dan ayrılacakları ve Türkiye'de ikamet edecekleri duyulmakta. Erdoğan'ın Kuvayı Milliye benzetmesi, Hamas'ı İran'dan uzaklaştırarak uluslararası sistemde çatışmayı durduracak bir yapıya dönüştürme amacını gösteriyor. Kuvayı Milliye benzetmesi çok tartışıldı bizde oysa teşbihte hata olmaz Ramallah idaresi de dönemin İstanbul hükümetine benzetilebilir. Ancak bu adlandırmanın bölge sokağına birer gönderme olduğunu unutmayalım.

Erdoğan'ın Filistin-Gazze yönetimleri arasında birlik talebi hiç yeni değil. 23 Haziran 2023'te Mahmut Abbas ve İsmail Heniyye'yi kabul eden Erdoğan, "Filistin halkının birlik ve beraberliğinin önemine dikkati çekerek, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün, barış sürecini baltalamak isteyen aktörlerin işine yaradığını" söylemişti. Hamas yöneticilerini son kabulünde de benzer telkinde bulunduğunu ve daha öte adımlar için ikna ettiğini söyleyebiliriz.

Hamas'ın Türkiye serüveni siyasi riskler taşıyor elbette. Dünyanın odaklandığı bir bölgede yaşanan insanlık trajedisi Tel Aviv hükümetini itibarsızlaştırdı. İsrail kamuoyunda Netanyahu tepkisi iyice yükseldi. Bir yanda Gazzeli sivillerin ölümleri öte yanda İsrailli ailelerin rehinelerine kavuşma ümitleri... Ankara bu krizde Ramallah ve Hamas yöneticilerini bir araya getirebilirse ateşkes görüşmelerinden de sonuç alınabilir.

Güney Afrika'nın Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı davaya Türkiye'nin müdahil olması da yukarıda vurguladığımız durumu destekliyor. Üniversitelerdeki hareketlilik ve yaklaşan seçim takvimi de dikkate alındığında ABD'de Netanyahu hükümetinden rahatsızlıklar olduğunu biliyoruz, İngiltere'nin ise Ankara'nın duruşuna daha yakın bir sessizlik içinde olduğunu söyleyebiliriz.

Çatışma ve krizler ancak aktörlerin değişimiyle yeni bir evreye girebilir. Netanyahu'nun iç saiklerle yahut uluslararası mahkeme tarafından etkisizleştirilmesi ile Filistin cephesinde yeni aktörlerin ortaya çıkması diplomasinin kapısını açabilir.

.